Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '17

 
Kategori
Blog
 

Gidişat Hiç İyi Değil. Herkes Ayağını Denk Alsın!

Gidişat Hiç İyi Değil. Herkes Ayağını Denk Alsın!
 

Adam sormuş karşısındakine: “ Adın ne? Öbürü cevap vermiş: “ Terzi Memet” Beriki devam etmiş sormağa “ Ne iş yaparsın?” Öbürü kızmış: “ Demin ikisini birlikte söyledik  ya!” 

Diyorum ki,  aynı suali bilgisayarın karşısına geçsek. Ve sorsak yüksek sesle: “ Sen ne iş yaparsın?” diye. Ne cevap verirdi acaba dili olsaydı. Ne mi yapardı? Ben söyleyeyim, kendisini dağıtırdı, pırtık pırtık parçalara ayrılır, yerlere saçılırdı, iyi mi? Parçalarını yerden toplardık. Hiç her işin erbabı bilgisayara sorulur mu “Ne iş yapıyorsun” diye. Her işin erbabı,yemediği nane yok zaten. Değil mi?

Lafı nereye getireceğim, şu meşhur  beklentiye getireceğim: Günlerden bir gün, o mürekkep kokulu kağıttan okuduğumuz gazetelerin yerini, dijital medya alacak. Şimdiden  oraya doğru  gidişin adımları sıklaşmış. Eli kulağındaymış.

Kadir Has Üniversitesinde bir uzman görevli var. İ.Hakkı Polat. Diyor ki:  “Yeni medya’nın başlangıcı, Berlin duvarının yıkılmasıyle başladı” diyor. Hoppala… Bu kadar eski demek.

Ama, bu gün serpintilerini yakinen görüyoruz internet dünyasında. Baksanıza internet ağı, 90’lı yıllardan itibaren küreselleşmeye başladı. 2005 yılında “Web 2.0” çıkınca internet medya haline geldi.”  Son durumumuz şu: “dijitalleştirme, siberleştirme ve sosyalleştirme” haline getirildik.  Şimdi bu üç şeyin kölesi halindeyiz.

Milliyetin Okur Temsilcisi Belma Akcura, bu konudaki  son yazısında bu konuta değinmiş, şöyle diyor: “Geleneksel medya sektörü bir yandan mevcut okur / dinleyici / izleyici kitlesini elde tutmaya çalışırken, bir yandan da kendisini besleyecek yeni tüketici ve gelir kaynaklarının arayışında. Dolayısıyla yeni medya düzeninde hâlâ yanıt aranan sorulardan biri şu: Mobil ağlar, geleneksel medyanın dönüşümü için altın bir fırsat mı, yoksa baş edemeyeceği kadar büyük bir tehdit mi? Ne de güzel kavramış, ne de güzel soruyor değil mi?

Şimdi bizi aldı bir merak ve telaş. Baş Editörümüzün başındaki tilkilerin işi iş. Yazılı basın kalkacak. Dijital basın gelecek.  Cümle alem ınternete yüklenecek, baştaki tilkiler  bu yük karşısında haliyle  çoğalarak yenilenecek. Ve en önemlisi, baş içinde dönerlerken hiç birinin kuyruğu birbirine değmeyecek. Bu nasıl olur. Bunu “baştilkimiz” nasıl halleder. Orasını düşünmeğe de gerek var haliyle. Ki  on yıldan fazla, koskoca kolordular arasında resmigeçit yaptı o kafada.Ve de kuyruklar birbirine değmeden bu günlere gelindi.

Google’da milyarlarca arama yapılıyor, YouTube’da 13.8 milyar saatlik video paylaşılıyor, FacebookMessenger üzerinden 13 milyon sesli / görüntülü video görüşmeleri yapılıyor, WhatsAppüzerinden 50 milyar mesaj atılıyor, Twitter’a 500 milyon tweet atılıyor. Hele o akıllı telefonlar.

“Artık gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor” değil mi? Dijital medya üzerinde yaklaşık altı saat harcıyoruz. Sonuç olarak insanların dikkatini yoğunlaştırabildiği süre, 2000 yılından bu yana 12 saniyeden 8 saniyeye indi. Balıklarınki bile 9 saniye... Ve artık bizler, gayri ihtiyari pek çok bilgiyi okumadan hatta kontrol bile etmeden geçiveriyoruz

Akıllı telefonlarımızı günde 50 defa kontrol ettiğimizde, her seferinde her konuda bilgi sahibi oluyorsak,, gün gelecek bu sayfalar, bir gün gazete sayfalarına dönüşecek. Gidişat bu. Mürekkep kokusu da nihayet, koklamaya koklamaya unutulup gidecek. Ta ki: “ Mürekkep kokusuna alışığım, dijital mijitalden anlamam” diyenlere inat bu devran, kapımızı çat diye  çalacak.

Farkına varmadan hazırlanıyor muyuz, ne dersiniz? Bu işten en çok, Blog kategorisine ezelden beri demir atmış “laylay-lomcun’lar” etkilenecek. Neden mi?   Klavyede  “saat” yazmak isterken, parmakları havada kalarak sızlanacak. Nedenini sorduğunuzda da şu cevabı almanız muhtemel olacak:İki tane  “a“ yok! Diye yakınacaklar.

Şaka tabi. Ama bazı kafalara göre gidişat hiç iyi olmayacak. Eskiden omuz üzerinden veya cepheden  birilerinin gazetesini okuyan vatandaş, bundan  mahrum kalacak.

Ört ki, ölem !

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..