Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Giyim kuşam ahkâmı

Giyim kuşam ahkâmı
 

benden


Yasalarla bağlı belirli bir giyim kuşam talebi olmayan tüm mesleklerin ve kamusal alanda devlet hizmeti alan vatandaşların kimlik kapatmayan her tür giyim ve giyimsizlik nedeniyle temel ya da özel bir hak engeline takılmasına karşıyım. Bu ilkesel tutumum gereği kimlik tanımını kapatmadığı sürece yasal gerekçeye dayandırılmadan bir giyim kuşam biçiminin yasaklı yapılmasını demokrasi ve özgürlük hakları adına gerici bir davranış görmekteyim. Aynı ilkesel tutumum giyimsizliği bile özgürlükten sayarken bu özgürlüğün topluma açık alanlarda cinsel ilişkiye davet edici bir teşhir aracı olarak kullanılmasını var olan toplumsal ahlâkın hoş görü sınırında son bulması gereğine de inanırım. 

“Herkese açık mekan” diyerek meramım kestirmeden anlaşılır sanmakla yanılmış olabilirim. Ayrıca giyim kuşama “pornografik bir teşhir MİSYONU” yükleme amacına değinerek bu yanlış anlaşılmayı doğrultabildiğim sanısında da yanılmış olabilirim. Bu yüzden biraz açıklık getirmek istiyorum. 

Şimdi burada şişman ve fizik estetiği bozuk hanımların açık saçık ortalıkta dolaşması zaten söz konusu değildir. Her şeyden önce bu hanımlar böyle bir beden gösterisi sergileme ihtiyacı duymayacak kadar genelde kendilerine saygılıdırlar. Aralarından bir iki uçuk çıksa bile onlar da ancak mide asidini dürtükleyebilirler. Ayrıca burada söz konusu ettiğim ayartıcı çıplaklık salt kadınlara özel değildir. Erkeklerin de aynı ilkeye uygun giyim özeni göstermeleri beklenir. 

Kaldı ki benim sözünü ettiğim kısıtlanabilir ayartıcı çıplak giyim tarzı özel mekanlar ile zaten çıplak olunması gereken havuz, hamam, sauna, deniz ve hatta çıplaklar kampı gibi sosyal mekanları kapsamıyor. Bunlar parklar, bahçeler, sokaklar, bir biçimde halk hizmeti veren kurumlar falan filandır… 

Bir yaz günü Şişli Meydan caddesinde ipek tülden bile ince şeffaf gecelik gibi askılı bir elbise giymiş halde salınarak gezinen bir hanım görmüştüm; sarışın değildi ama etine buduna dansöz kıvamındaydı. Üstüne geçirdiği tülden elbisenin ne omuzlarını ve koltuk altı derin aşağısını ne de meme açımını (dekoltesini) kapatan bir kesimi vardı; üstelik sadece poposunu örtecek kadar uzundu. Fakat ne yalan söyleyeyim çok da arsız bir cinsellik arzı değildi; çünkü sütyen ve külot giymiş olduğu apaçık belirgindi. Böyle bir giyim bugünkü toplum değerlerimiz içinde ancak genelev vitrinlerinde geçerli ve makbul sayılabilir. Bu tür bir giyim eğer sokaktaki kadın erkek toplumunun küçük bir azlığı tarafından bile özgürlükten sayılmazsa, bence demokratik ifade özgürlüğü içinde ayıplanmasında sakınca yoktur; yeter ki polisiye bir yasak unsuru veya olası bir tacize tahrik nedeni yapılmasın. Toplumun küçük bir azlığı tarafından bile bu tarz giyim bireysel özgürlüğün seçimi olarak görülüyorsa, geri kalan kısım bu giyim kuşamı sevimsiz ve kendi ahlâk değerlerine aykırı bulsa bile kendi özel yaşam alanına bulaşmadığı sürece katlanılması gereken demokratik bir olgudan saymalıdır. 

Her tür giyim kuşam zamana, mekana ve yapılan işe uçsal bir aykırılık göstermiyorsa özgürlükten sayılmalıdır. Bu uçsal aykırılık saptamasını da toplumun maddi ve manevi eytişim dinamikleri geleneksel ve demokratik hoşgörüyü uzlaştırarak yapmaktadır zaten. Belki bir gün gelecek sıcak iklim bölgelerimizde insanlar sokaklarda don göynek dolaşacak da kimse dönüp bakmayacak. O zamanın ruhuna uygun uçsal aykırılık sınırı belki sadece donsuz çıplaklıkta dolaşmaktan ibaret olacaktır. 

Ben ilkesel olarak insana ve insan toplumuna mutlak doğruluk ve ahlâk ilkeleri dayatmayı ahlâki bulmuyorum. Hele bu dayatma biçimsel bağlamda yapılırsa hiç doğru bulmuyorum. Buna rağmen toplumsallığın zamana, mekana ve işe uygun bir doğruluk ve ahlâk beklentisi hep olacaktır. Bunun ille de giyim kuşam biçimselliğinde olması gerekmiyor; hal ve tavırlarda da aynı beklenti olacaktır. Alınması gereken demokratik tutum bu beklentinin gerici bir anlayışa dönüşmesini engelleyecek kadar özgürlükçü değişime yol verebilmektir. Son durumda bu özgürlüğe yol verme hızı bir milletin kendi kendini yönetme başarısının elementel sorumlusu olan her bireyde oluşabilmiş demokratik toplum bilinci ortalamasının istenen en ileri demokrasi düzeyine yakınlığıyla doğrudan bağlantılıdır… Bence Devletin hizmet sunmak için istihdam ettiği elemanlarına bir yasa, tüzük veya yönetmelikle uymaları gereken kılık kıyafet biçimi belirtilmiş değilse kamusal alanda hizmet verenlerin de giyim kuşamlarına karışmak demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz… Devlet hastanesinde görev yapan doktor hemşire ve hatta hastabakıcıların giyim kuşamları belirli bir biçimde tarif edilmişse burada çalışanlar bu tarifli biçime uygun giyinmek zorundadır. Tabi buradaki hassas konu, “baş açık olmak şartıyla kılık kıyafet serbesttir” şark kurnazlığına kaçmamaktır. Eğer özel sektör meslekleri için yasal bir giyim kuşam biçimi belirlenmişse orada çalışanların da buna uyma zorunluluğu vardır. Bunun dışında “kamusal alan” eşittir “laik alan” zorlamasıyla kimseye bir giyim kuşam biçimi dayatılamaz.. 

Son sözüm: Bana göre, insanın giyim kuşamına ideolojisini, namusunu ve ilahi imanını emanet edip koruma görevi yüklemesi, sağlıklı yaşam için kış günü sokağa çıplak çıkması kadar anlam çarpığı bir ahlâk ve özgürlük seçimidir. Gene de böyle bir görev yüklenimiyle yapılmış olan bir insan giyim kuşam seçimini demokrasi ve laikliği koruma adına yasaklamak daha çarpık bir ahlâk ve özgürlük anlayışıdır... 

Muharrem Soyek 

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..