Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '11

 
Kategori
Öykü
 

Gizli anahtar

Gizli anahtar
 

Küçük Kanya prenseslerin en güzeliydi. Ama biraz kibirliydi. İnsanlara tepeden bakıyordu. Sarayları uzak bir diyardaydı. Ülkelerinin adı Rüya Ülkesiydi.

İstedikleri her şeyi önlerinde buluyorlardı. Tüm bunların bir sihri vardı. Gizli anahtar. Kanya bunu bilmiyordu. Bilmemesi normaldi. Çünkü bu sihir babadan oğula geçerdi. Ne yazık ki Kanya'nın erkek kardeşi yoktu. Babasının ölümünden sonra bu sihir bozulacaktı.

Günlerden bir gün Kanya'nın babası ormanda ölü bulundu. Bütün ülke bunun üzüntüsü içindeydi. Kanya'da çok üzüntülüydü. (BURAYA KADARINI BEN VERDİM GERİSİNİ JİNDA TAMAMLADI)

Hayatta tek yakını olan babasını kaybetmişti. Yapayalnızdı. Sıkıntıdan her hafta pazara gidiyordu. Pazarcının biri Kanya'ya aşık oldu. Ama Kanya kibirinden kimselere bakmıyordu. Adam Kanya'nın dikkattini çekmek için elinden geleni yapıyordu. Her hafta bir buket çiçek alıp Kanya'ya vermek istiyordu. Ama Kanya çiçeği almıyordu. Adam Kanya'nın almadığı çiçeği çiçekçiye geri veriyordu. Parasını da almıyordu. Aylar yılları kovaladı bu arada çiçekçi kadın adama aşık oldu. Ama adamın gözü Kanya'dan başkasını görmüyordu. Üzüntüden eriyip bitiyordu.

Yine bir hafta Kanya pazarda dolaşıyordu. Adam Kanya'yı görür görmez aklı başından gitti. Çiçekçi kadından bir buket çiçek istedi. Çiçekçi kadın bu çiçeğin Kanya için olduğunu anlamıştı. Çiçeği hazırladı adama çaktırmadan çiçeğe acı toz biber döktü. Zira adamın Kanya'yı sevdiğini biliyordu. Bu yüzden Kanya'yı çok kıskanıyordu hem de insanlara tepeden bakan bu prensese bir ders vermek istiyordu. Adam çiçeği Kanya'ya verirken "Seni çok seviyorum, benimle evlenir misin?" dedi. Kanya çok utandı ama hoşuna da gitmişti. Çünkü yalnızlık canına tak etmişti. Kendisine bıkmadan usanmadan her hafta çiçek veren bu adamı galiba o da seviyordu. Gülümsyerek çiçeği aldı, teşekkür ederek çiçeği kokladı. Koklar koklamaz acı içinde hapşırmaya başladı. Gözleri, burnu ve boğazı yanıyordu. Herkesler gülüyordu. Hele çiçekçi kadın inanılmaz mutluydu ve de içten içe gülüyordu. " Sen misin insanlara tepeden bakan kibirli prenses? dercesine. Adam bunu yapanın çiçekçi kadın olduğunu anlamıştı. Kadına kızdı zorla sevgi olamayacağını haykırarak, Kanya'yı oradan uzaklaştırdı. Bu olay Kanya ile adamı birbirlerine bağlamıştı. Kanya adamın evlenme teklifini kabul etti. Rüya ülkesinde, rüya gibi bir düğünle evlendiler. Çok mutluydular, sarı saçlı, mavi gözlü dünyalar güzeli bir kızları oldu. Kızı için bir park yaptırdı. Ülkenin tüm çocuklarının bu parkta oynamsına izin verdi.

Kanya odasını temizlerken eski bir anahtar gördü. "Bunun burada ne işi var?"dedi ve anahtarı pencerden fırlattı. İşte olanlar oldu. Sihir bozulmuştu. Yerler yarıldı Kanya yarılan yerlerin derinliklerine düştü. Kanya bilmediği yerlerdeydi, her şeyini kaybetmişti. Yapayalnızdı, acdı üşüyordu. Tek dostu ay dedeydi. Geceleri ay dedeyle konuşuyordu. Nasıl mı? Kanya ağlayarak başına gelenleri özellikle kızını çok özlediğini ay dedeye anlatıyordu. Ay dede de parlayarak umut dolu mesajlar gönderiyordu. Aralarında ilginç bir iletişim kurmuşlardı. Geceleri çok üşüyordu. İpek giysiler içinde büyüyen Kanya paçavaralar içindeydi. Yaşamalıydı. Kızı için de olsa yaşaması gerektiğini düşünerek ısırgan otundan sekiz tane kazak ördü. Artık üşümüyordu ama kızının özleminden adeta ermişti. Çok hastaydı, umutsuzdu. İşte böyle bir günde Zıpır Sincap'la karşılaştı. Zıpır, sincapça konuşuyordu. Hayretler içindeydi Kanya. Sincabın konuşmalarını anlıyordu. Kanya sincabı çok yakından tanıdığı birine benzetiyordu ama kim olduğunu bir türlü hatırlayamıyordu. Sincap Kanya'yı evine davet etti. Kanya sincabın teklifini kabul etti, birlikte yaşmaya başladılar.

Kanya bir gün temizlik yaparken sihirli anahtarı gördü. Hemen tanıdı bu anahtar pencerden attığı anahtardı. Eline alır almaz büyü bozuldu. Sincap yok olmuştu ama Kanya'nın eline bir kağıt sıkıştırmıştı. Kanya kağıdı okumaya başladı. " Canım kızım, bu anahtarı sakın yanından ayırma. İnsanlara da tepeden bakma. Elinden geldiğince insanlara yardımcı ol. Mutlu mesut yaşa. Baban " diye yazılıydı.

Her şey eskisi gibi oldu Kanya sarayındaydı. Eşi ve canından çok sevdiği kızı yanındaydı. Rüya ülkesinde, rüya gibi bir yaşam sürdüler. İnsanlara tepeden bakmadan.

Jinda Lorin TÜZÜN 27.06.2011

*Öğrencim Jinda'nın tamamladığı öykü. Öğrencimi kutluyor öyküyü beğenilerinize sunuyorum. 

 
Toplam blog
: 124
: 393
Kayıt tarihi
: 01.04.11
 
 

Diyarbakır’da doğdu, tam bir Diyarbakırlı olarak büyüdü. İlk okulu İsmet Paşa İlkokulu’nda, orta ..