Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '07

 
Kategori
Tarih
 

Global kültürün dayanılmaz hafifliği

Acaba diyorum niçin Fenikeliler, yerleşik uygarlıkların hâkimiyetindeki o eski dünya da denizcilikte ulaştıkları düzeyi, zamanın kültürel değişimlerine yön verecek bir avantaj olarak kullanamadılar?

O tarihlerde denizciliğin öneminin yeterince anlaşılamadığını ve bunu fırsat bilen bu becerikli insanların bu alanda çok önemli işler başardığını görüyoruz. Antik dönemin Mısır ve Asur medeniyetlerinin karadaki üstünlükleri karşısında her ikisi arasında sıkışıp kalmış olan bu küçük devlet, muhakkak ki çıkışı denizlerde aramış olmalı. Denizlere yaptığı yolculuklar, henüz bu teknolojiye sahip olmayan komşu devletlerce yeterince denetlenemiyor ve Fenikeliler Akdeniz sularında kendilerine bağlı koloniler oluşturuyorlardı. Daha sonra Avrupa ve Afrika kıyılarını dolaşarak buralarda yaptıkları ticaret ve ulaştıkları zengin hammadde sayesinde çok ileri bir sanayi yarattılar. Gidip geldikleri yerde görüp öğrendiklerini çevresindeki insanlara aktardılar. Antik dönemlerin Yunanlı tüccar filozofları, Fenikelilerden öğrendiklerini kendilerine mâl ederek yenilik adına halklarına sundular. Tek tek insanlar ve devletlerarasında bilginin dolaşımı Fenikelilerin katkısıyla o dönemde hızlı bir sirkülâsyona uğradı.

Şüphe yok ki bilgi o dönemde de üstünlük nedeni olmalıdır. Fakat her nedense bu Sami kültürün bilgiyi tekellerine almak gibi bir endişelerinin bulunduğunu gösterecek deliller göremedim ben. Mısırlı kâhinler rasathanelerinde yaptıkları gözlem ve hesaplamalarını hükümdarlardan dahi gizlerken, ya da mısırlı göçmenlerin din adamları Tevrat’a ait bilgileri ehil olmadığı gerekçesiyle kendi halkına açıklamazken onlar niçin bu konuda en azından ihmalkâr olabildiler? Her neyse, benim değinmek istediğim esas konu bugün Fenike uygarlığına dair bir izin kalmayışı ile ilgili. Bunun nedeni beklide sıkışık bir coğrafyada büyük bir zenginliğe sahip olmanın güçlü komşuları iştahlandırmış olmasıdır. İthal edilen bilginin yeterince öneminin fark edilememesi, eldeki verileri yeniden değerlendirecek entelektüel birikime sahip olmamak ve komşuları dengeleyebilecek bir siyasi basiret geliştirememek vb. Aynı tarih diliminde kardeş bir toplum olup üstelik tüm soysal şartların aleyhte geliştiği o azınlık gurup nasıl olup ta uygarlığa yön veren bir güce ulaşabilmişler? Bu konudaki tüm kazanımlarını adaptasyon yetenekleriyle açıklamak gerçekçi olur mu? Yoksa biz mi Skolâstik öğretinin zaten ikna yeteneğinden uzak olan yönüne Rönesans mantalitesinin haklı çıkışını abartarak büyütüyoruz.

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..