Gol:2... Averaj:2

Nihayet 900. galibiyetimizi, MKE Ankaragücü karşısında aldık. Maçın sonucu 2:0, averaj da 2 oldu. Ne goller kaçtı, ne pozisyonlar harcandı. Ama 35. dakikada Alex'in kullandığı köşe vuruşu, Mehmet Aurelio'nun kafa vuruşuyla neredeyse iğnenin deliğinden geçti ve ağlarla buluştu. Maç öncesi her zaman olduğu gibi bilinçli olarak bir gerilim, bir panik yaratılıyor ki, bunun sonucu sıradan bir maça bile derbi kazanmış gibi seviniyoruz. Oysaki son yıllardaki verilere ve benim hatırladıklarıma göre ne Süper Lig'de ne de Fortis Türkiye Kupası'nda Ankaragücü'nün Fenerbahçe'ye üstünlüğü yok. Bir kez yenilmiş, beraberlik bile yok.

Maça gelince yine tam istediğimiz gibi oynamadılar, tempo yavaştı, ama maçın kontrolü Fenerbahçe'de idi. Volkan çok rahattı maçta, çünkü Edu ve Lugano iyi oynadılar, ilk yarıda Önder'in top kayıpları oldu. Deniz de çok iyi değildi. maçın yıldızı her zamanki gibi Kaptan Alex ve Aurelio idi. Yine Vederson çok güzel ve etkili oynadı. Roberto Carlos'un geldiğinden beri en kötü oynadığı maçtı. Sanırım televizyonda ve basında iki gündür boy gösteren ve açıklamalar yapan hanım kızın etkisi olmuş. Birinin hemen Roberto'yu uyarması hatta küpesini çekmesi gerek...(Kulağı çekilmez, çünkü çekilmeyecek kadar büyük...) Kötü oyununu maçın ikinci yarısında güzel bir deparla affettirdi ve tribünler alkışladılar onu.

Her maçta olduğu gibi en az 6 net gol kaçtı,son vuruşlar çok yavaş, top kalecinin kucağına gidiyor ya da topu düzeltelim derken savunma giriyor araya. Yine lehimize çalınmayan düdükler...tartışılacak pozisyon çok. Geçen sezon boyunca 66 faul yapılmış Fenerbahçe'ye, bu sezon 6 haftada yapılan faul sayısı 106, o da çalınanlar. Bunun sonucu bizim futbolcular ya çileden çıkıyor ya da onlar da gereksiz fauller yapıp, gereksiz kartlar görüyorlar.

Akşam Kezman yine çok kötüydü. Atamadıkça kendisine de yazık oluyor,bu kadar kısmetsiz,beceriksiz olur mu insan? Oynamadığında da arıyoruz onu maalesef! Geçen hafta Semih oynadı, golün dışında o da verimli olamadı. Kezman olsaydı yine iki kişiyi oyalardı, dedik. Deivid elinden geleni yapsa da tam etkili değil. Sağlam ve net vuruşlar yapacak bir forvet alınması artık şart. Maç biterken 90+1'de ikinci golü atan Ali Bilgin geçen yıl Antalyaspor'daki kadar güzel oynamıyor, henüz uyum sürecini aşamadı. Colin Kazım'ı taraftarlar seviyor, alkışlıyor,ama Zico'nun gözüne tam giremedi. Sabah maçın bir bölümünü tekrar izledim, naklen olunca heyecandan atladığımız yerler oluyor, ilk yarının son bölümünde çok güzel oynamışlar.

Maç izlerken eşim bir sinirleniyor, kendi kendine konuşuyor. Geçen hafta Fenerbahçe TV'de antremanları izliyoruz, genellikle futbolcuların çocukları da oluyor,onlarla oynuyorlar. Akşam eşim,bunlar antremanlarda çocuklarıyla oynamaktan ya da birbirlerinin kafasında yumurta kırmaktan başka birşey bilmiyorlar, ciddi ciddi çalışmıyorlar, diye kızıyordu. Deivid sessiz görünmesine rağmen saha dışında çok komik ve şakacı,zaten lakabı "Obezkedi" imiş.

Akşam bu sezonunu ilk derbisini izleyeceğiz, sessiz derbiymiş. Sanki biz sessizleştirdik, hayret hala konuşabiliyor sorumlusu olan kişi, takımı bu hale getirmesine rağmen,gerçi öbürü de konuşuyor. Kankalar diyalogu... Bu yıl, bırakın aynı masada yemek yemeyi, aynı lokantaya uğramayacaklar bile, belli oldu-:)) Hakem de tam isabet, bizim en sevdiğimiz hakem. İnşallah beraberlik olur!

Gelecek yazı CSK Moskova maçından sonra...Kilit maç olacak! Umudum,dileğim sevinç ve zafer yazıları yazarız inşallah!


Resim alıntıdır:
http://www.fenerbahce.org/