Golyan Devrimi

Dünya ülkelerinin gelişim süreci doğal olarak birbirine benzemez. Devletlerin tarihi çevrimleri birbiriyle ilişkilidir, ancak izlediği yollar onları farklı ufuklara doğru yol aldırır. Siyasi ve ekonomik anlamda öz çıkarların korunduğu devlet ilişkilerinde, bir devletin diğer devletleri boyunduruk altına alma çabası daima etkin olmuştur. Zamanla değişen güç dengesi içinde öyle bir ülke vardır ki, kendini bir türlü toparlayamamış, kronikleşmiş sorunlarını çözememiş, dahi bir lider önderliğinde top yekün savaşarak kazandığı bağımsızlık hakkını yavaş yavaş yitirmeye başlamış; ülke, dışa bağımlı olarak yaşayışını sürdürürken, hükümet, kalkınmak için kendi ormanlarını, madenlerini satışa çıkarmış, satış envanterine illerinin en güzel yerlerinde bulunan kamu binalarını ve arazilerini de eklemiştir. Satış anlaşmalarını ise geçmişinde bağımsızlık savaşı verdiği devletlerle yapmakla da bir sakınca görmemiştir. Tahsin Yücel’in Golyan Devrimi, işte bu ülkede olup bitenleri bizlere 14 öyküyle anlatıyor. Ülkenin adı, Hayristan Cumhuriyeti'dir; burası dünya haritasında yeri dahi belli olmayan garip bir ülkedir!

Anlatılan olaylar, ilk bakışta birbiriyle ilgisiz gibi görünse de, kitabın bütünü ele alındığında yazar, o ülkenin sorunlarını ve bu sorunları oluşturan çıkar ilişkilerinin çelişkilerini akıcı ve ironik bir dille gözler önüne seriyor. Golyan Devrimini okurken sözü edilen ülkenin hangi ülke olabileceği konusunda tahminleriniz olacak. Ancak yazar, kitapta söz edilen o ülkenin bizim olası tahminimizle bir ilgisi olmayacağını kitabın arka kapağında yaptığı açıklama metininde bizlere bildiriyor.

“Tüm bu öykülerde anlatılmaya çalışılan insanların ve olayların bizim ülkemizin insanlarına ve bizim ülkemizde yaşanan olaylara hiç mi hiç benzememelerini benim kusurum olarak değerlendirirseniz, yüzde yüz yanılırsınız. Bunca yıllık gözlemlerime dayanarak söylüyorum:

Hayristan Cumhuriyetinin yöneticileri de, yazarları da, sokaktaki insanları da, kadınları ve çocukları da benzemez bizimkilere, hiç ama hiç benzemez.”

Usta Yazar Tahsin Yücel’in Can Yayınlarından 2008 yılı içerisinde yayımlanan bu romanını mutlaka okumanızı öneriyorum.