Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Nisan '08

 
Kategori
Deneme
 

Görmedin

Görmedin
 

Kanaryam mahzun ama özgür şimdi


Aferin sanaaa… Kolay olanı seçtin: “Kaçmak”. Sen hayatta, sınavlarda, tüm ilişkilerinde de böyleydin zaten. Başarısızlık seçeneği senin için kaçmayı çağrıştırdı hep. Halbuki benim için “Başarısızlık asla bir seçenek değildi”. Yok, yok, sen şöylesin bense böyleyim kıyaslamasına girmeyeceğim. Bu adil bir davranış olmaz çünkü, gidenin ardından veryansın etmek kolay, yaz gitsin söv gitsin.

Ammaaa, biliyor musun, “GÖRMEDİN”! Hatırla o Temmuzu, sıcaklığın 45 dereceyi bulduğu o günde sen çıkarken kopan fırtınayı, boranı hatırla! Görmedin. Evimin neşesi biricik kanaryam Tweety nasıl da huzursuzlandı, hayvancağız sen ona son bakışında kafesinden inip hasta taklidi yaptı, sesi çatallaştı. Hani mahzunlaşınca gagasının bir kenarı kıvrılırdı, ta yüreciğinden bir “ciyk” sesi çıkarırdı ya… Yaptı. Görmedin. Eve ilk girdiğimiz gün ilk yaptığımız iş neydi anımsıyor musun? Yıldız Parkı’nda çekilen resmimizi asmıştık. Papatyaların ortasında bi sarı kızla bi kara oğlan. Dünyaya umarsızca gülen, elleri kenetli, yürekleri coşkulu. Yıllardır asılı duran o resim sen giderken düştü. Görmedin. Duymazlıktan geldin. Bebeklerinden Lavinia sol yanına, Destina sağ yanına düştü. Görmedin. Görür gibi oldun sanki. Tam o sırada komşu Fatma Abla helva getirmişti. En sevdiğinden, içi fıstıklı. Bu da tesadüftü senin için tabii. Görmedin. Bağırtılarımı duymuş gelmiştir o dedin. Bu işareti gör(e)medin. Şimdi yumrulu begonyan da akşamına boynunu büktü sen onu öpmeyince konuşmayınca diyeceğim, edebiyat yapıyorsun diyeceksin bana. Ama öyleydi. Soldu o. Görmedin. Çok ilginçtir, hatırla bak. Anahtarın kapının arkasındaydı, çıkarıp yüzüme atmak istedin de çıkmadı, zorlandı, yapışmıştı kapıya sımsıkı. Görmedin.

Yattım o gece. “Yalnız bıraktım” sandın beni, sen öyle san, bir koluma Venüs aktı geldi diğerine Satürn, Güneş o gece karşımdaki koltukta yattı, ısıttı beni, üşümedim hiç.

Sabaha yine güneşin gülümseyen yüzüyle uyandım. bir şeyler dedi, mahmurluktan anlamadım. Hayata bir başka baktım sonra, bahçedeki ağaçta umut çiçekleri açmıştı, yedi renkli çiçekler, erguvanlarla iç içe…Erguvanlar Mayısta açar bilirim ama açmıştı Temmuzun ortasında. Güneşi yolcu ederken küskünlükleri, kırgınlıklarımı, hüzünlerimi kahverengi bavula koydum, götürdü giderken, 5500 derece sıcaklıkta yakmaya.

Baktım, duvarlarda gölgen aynalarda görüntün yoktu, olmayacaktı bir daha. Tek görüntün resimlerindeydi, onları da usulca yerleştirdim bir zarfa, kızmamıştım sana, kızamamıştım, bu yüzden incitmedim onları. Aklıma takıldı çıkardım geri bir kez son bir kez bakmak üzere ama YOKTUN! Sıvazladım ovuşturdum gözlerimi, bir kez daha baktım, yoktun. Galata Kulesinin altında, Aspendos’un merdivenlerinde, Bodrum’da devenin üzerinde, Marmaris’te yatta sadece ben vardım, ben vardım ama sen yoktun, olmamıştın belki de, aklım karıştı. Ben hayatta hep gerçek olanı istedim, artık senin gerçekliğin olamayacağına göre daha fazla sorgulamadım resimleri, kaldırdım onları şu an hatırlamadığım bir yere, ağdalı anıların altına.

Yaşanan bütün duyguların benim için ağır gelebilecek yönleri vardı, yoğundu çünkü. Bedenim. Ruhum özgür şimdi, ama bir tek duygu zorladı beni: ‘terk edilmek’ sözcüğü beynimde savaş açarken ben o savaşa dahil olmadım, kaldım ayakta çınar gibi, dağ gibi, adam gibi. Demiştin ya bana, inan bana sevgilim inan bana… İnanmak mı, sana mı, ben mi???

Not: Bu arada kanarya da özgür şimdi, mahzun ama özgür...

 
Toplam blog
: 13
: 1075
Kayıt tarihi
: 10.04.08
 
 

Dünyada gelen her darbeye "İşte buradayım işte burada, dimdik ayakta, çınar gibi, adam gibi ayakt..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara