Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '13

 
Kategori
Tiyatro
 

Görmeyi öğrenmek istiyorum anne...

Görmeyi öğrenmek istiyorum anne...
 

İsmihan YORGANCI

Sanat, eğitimin temel taşlarından biridir. Sanatın eğitim bütünlüğü içindeki önemi, düşünmeyi öğrenme, kişilik gelişimi ve kişiye yaratıcılık yollarını açma olarak toplanabilir. Sözü edilen noktaların her biri, değişik sanat dalarıyla aynı zincirin halkaları gibi içice geçer ve birbirlerini tamamlar. (İBŞİROĞLU, 1994,14/ Akt: Yaratıcı Drama 1985-1998 Yazılar)

Sanat eğitimi; en geniş anlamıyla eğitim bilimlerinin bir dalı olarak, estetiğin, sanat tarihinin, eğitim ve öğretimle ilgili bütün sorunlarıyla ilgilenen bir süreçtir.Sanat eğitimi yeni, özgün ve çağdaş düşünceler üreten bireyleri yetiştirmeyi öngörür ve bu özelliği ile yaratıcı bir bilişsel eğitimi gerektirir. Yaratıcılık gerek bilim ve teknikte gerekse düşünsel, sanatsal ve kültürel alanda yeni ürünler verme demektir ve sanat eğitiminin temel yönelimi çocuk veya ergenin yaratıcılığını geliştirmektir.

Lisans bitirme projem olan ‘Oyun Kavramı ve Yaratıcı Drama’ başlığı üzerinden yaptığım çalışmalarımdan elde ettiğim birikimlerimi dört yıldır başta Serlarlı Sağlık ve Kültür Derneği (SER-SAD) çatısı altında; çocuklar, gençler ve yetişkinlerle; Geçitkale Belediyesi, Belediye Tiyatrosu’nda ve Akdeniz Avrupa Sanat Derneği (EMAA)’nde çocuklar ile yaptığım çalışmalarla deneyimledik. İki aylık süreçler olarak yaptığımız atölye çalışmalarında grup içindeki farkındalıkları ve bireysel deneyimleri bire bir yaşarken, birçok bireyde değişimi gözlemledim. Tiyatro estetiği içinde gerçekleşen yaratıcı drama sürecinin sanatsal paylaşımını herkes deneyimlemelidir. Çünkü sanat eğitimi her şeyden önce duyguların eğitimidir. Bu yüzden Yaratıcı Drama sanat eğitimi alanıdır ve duygularının eğitimine değer veren, okul öncesi dönemden ileri yaşlara dek herkes Yaratıcı Drama çalışmalarına katılmalıdır. Yaratıcı Drama çalışmalarının içeriğinde duyuların eğitimine her yaş düzeyindeki programlarla sürekli olarak yer verilir.

Yaratıcı Drama geniş anlamda bir görme eğitimi, ‘görme’yi öğreten bir süreçtir. ‘Görme’nin buradaki anlamı düşünmekle bütünleşmektir. Göz duyarlılığı gelişmiş, görmeyi öğrenmiş, gördüklerini düşünmeyle bütünleştirmiş olan, müzik dinlerken, öykü okurken, şiir dinlerken de o sanat yapıtının iletisini ‘görerek’ onu daha kolay anlayacaktır.

Yaratıcı Drama göz eğitiminin yanı sıra işitme eğitiminin de gelişmesi için olanaklar yaratan bir süreçtir. İşitme eğitimi demek her şeyden önce dinlemeyi öğrenmek demektir. Birey konuşurken kendi sesine kulak vermeyi ve çevresindeki sesleri bilinçli olarak algılamayı, dinlemeyi öğrenme sürecinde yaşamaya başlar. Bu da kişiliğin gelişmesinde en az görme kadar etkili olur. Sözcük kullanmadan yalnız sesle duyguları, düşünceleri ve olayları anlatmak bu sürecin önemli bir parçasıdır. Birçok yaşantı ve duyguları gözler kapalıyken hayal etmek ve istenilen sesi çıkarmaya çalışmak yaratıcılığı geliştirir, algılamayı güçlendirir.

Yaratıcılık bütün duyguları, duyum ve düşünceleri ile birlikte tüm insanı kapsar. Yaratıcılık kendini yalnız okulda göstermez, her yerde, çocukların oynadıkları, deneyimler edindikleri, çevrelerine göre yorumladıkları her yerde ortaya çıkar. (Çağdaş Drama Derneği ve Alman Kültür Merkezi tarafından yapılan Beşinci Uluslararası Eğitimde Drama Semineri’nde 19.03.1993 tarihinde bildiri olarak sunulmuştur. Aktaran: Yaratıcı Drama, 1985-1998 Yazılar, H. Ömer Adıgüzel, s. 160-166)

 Yaratıcılığın ortaya çıkışı, genel olarak onun sınırlarını belirleyen ve anlamını veren çok sayıdaki tanıma göre değişiktir. Bu yüzden yaratıcılık kavramıyla ifade edilenler zaman zaman zor ve karmaşık hale gelebiliyor. Çeşitli tanımlara bakacak olursak:

Söz gelimi bir yatak örtüsünü alıp masanın üzerine örtmeleri ve masayı bir mağara ya da kulübe olarak canlandırmaları, yaratıcı özellikler gösteren oyunlar olarak değerlendirilebilir. Sıradan eşyalara imgelem yoluyla farklı fonksiyonlar kazandırılması yaratıcılığın tipik bir özelliğidir. Çocuklar bir şeyi olduğu gibi kabul etmek istemiyorlarsa; yetişkinlerle birlikte işlemeyen bir şeyi işler duruma getirmeyi istiyorlarsa, sorunların çözümlenmesinde yaratıcılık çok önemlidir. Eğer her şeyin olduğu gibi kalmasını istemiyorsak, yaratıcılık kaçınılmaz bir gereksinimdir. O halde yaratıcılık kurallara da karşı gelip, denenmiş şeylere karşı kuşku ve merek gösterebilmek ve denemektir.

 Genel olarak yaratıcılık, daha önceden kurulmamış ilişkiler arasındaki ilişkileri kurabilme, böylece yeni bir düşünce şeması içinde, yeni yaşantılar, deneyimler, yeni düşünüler ve yeni ürünler ortaya koyma yetisidir der İnci San bir sunumunda… Yaratıcılık süreci, tüm duygusal ve düşünsel etkinliklerle her türlü çalışma ve uğraşın içinde vardır. Yaratıcılık yalnız sanatsal süreçlerde ya da sanat eğitimi ve öğretimine ilişkin etkinliklerde rol oynayan bir yeti olmayıp, insan yaşamını ve insanlığın evriminin tüm yönlerinde yer alan temel bir yetenektir. İnsan tarafından tamamlanmış her işte yaratıcılık bir temel öğe olarak bulunmaktadır (San, 1985, s.9). Eğitim sistemlerinde yaratıcılığın önemli araçlarından biri yaratıcı drama ya da Türk eğitim sisteminde daha çok bilinen adıyla dramatizasyondur. Dramatizasyon daha çok oyunlaştırma, yaşanır hale getirme anlamında kullanılmaktadır. Dramatizasyon başta çocuklar olmak üzere bireylerin öykünme, devinim, dille ifade güçlerine dayanan doğal, kültürel ve toplumsal tüm olayların imgelerin daha yoğun olduğu bir ortamda canlandırıldığı bir öğrenme yoludur. Bunu çocuklardan yola çıkarak daha da somutlayalım.

Dramatik oyun, çocukların kendilerini kolay ifade ettikleri doğal yollardan biridir. Dramatik oyun, çocukların yaşamlarına karmaşık gelen yetişkin dünyasını anlayabilmelerinde, insanlarla ilişki kurabilmelerinde ve çevrelerini tanıyıp uyum göstermelerinde bir hazırlık niteliği taşır. Dramatik oyun sırasında çocuklar anne, baba, doktor, şoför, pilot, gibi yetişkin rolleri alırlar veya çevrelerinde gözledikleri olayları zengin hayal gücüyle yeniden canlandırırlar. Dramatik oyun sırasında çocukların bir takım rolleri benimsemeleri ve bu rolleri oynarken olağanüstü zengin hayal güçlerini yaratıcı bir biçimde kullanılmaları, çocukları ve veya gençleri sosyal yaşama, gelecekteki rollerine hazırlamada ya da hazırlanmalarında etkili bir yoldur. Dramatik oyun çocuklar arası iletişim ve etkileşimi şart koşan hayali bir oyun türüdür. Bu hayale dayalı oyunda daha önceden hazırlanmış öyküler yoktur. Çocuklar çeşitli rolleri paylaşırlar. Bu yetişkinin müdahalesi olmadan bu rolleri istedikleri gibi oynayarak oyunu sürdürürler. Hayali ve dramatik oyun, çocuğun veya yetişkinin çevresindeki olayları ve kişileri deneyimleri yoluyla keşfettiği serbest bir oyundur.

 

 
Toplam blog
: 29
: 628
Kayıt tarihi
: 03.01.12
 
 

Tiyatro Sanatına gönül vermiş, içinde yaşadığım topluma yazarak hizmet etmeyi seçmiş sanatın bir ..