Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '08

 
Kategori
Tarih
 

Gözde Cariyeler

Gözde Cariyeler
 

…Batı dünyası tarihi boyunca, Doğunun egzotik ve şaşalı yaşam biçiminden ilgisini hiç eksik etmemiştir. Harem ve cariyeler hakkında ki merakları günümüzde de çekiciliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Avrupalıkların ilgisi kadar İstanbul sosyetesinin de ilgisi hiç azalmamış ve son zamanlarda balo ve dernek toplantılarında cariye kıyafetleri ile arzı endam etmekten pek hoşlanır olmuşlar!!!

… Ancak, hiçbir belge ve bilgiye dayanmadan sadece erotik Cariye kıyafetleri giyerek, güya tarihi yaşatmak adına onlar haksızlık etmeyelim. Bu konuda yazılmış onlarca yerli- yabancı roman ve filmlerden etkilemiş olmak, tarihi gerçekleri görmezden gelmemize engel olmamalıdır!

...Geçen yıl Türk Kalp Vakfı'nın 30'uncu yıl kutlamaları kapsamında düzenlenen defilede, "aralarında ünlü mankenlerinde bulunduğu gecede, cemiyet hayatının (!) ünlü simalarıda podyumda haremin cariyelerini canlandırdı." şeklinde basında çıkan magazin haberinden yola çıkarak, nedir bu cariyelere olan "özel ilgi" diye merak ettim...Zaten merak etmeyende yoktur aslında!

Harem Arapça’da yasak ve gizli anlamına gelir. Büyük bir sırdır, Osmanlıların Harem-i Hümayun’u. Herkesin girip çıkması mümkün olmayan haremde yaşananları belgelemek de zordur. Tabii bu giz, haremle ilgili daha çok fantezinin üretilmesine sebep olmuştur.

Padişahın özel zevklerini sonuna kadar yaşadığı özel genelevi tarzında düşünenler bile olmuştur.

Avrupalıların yüzyıllarca yazıp çizdiği gibi, Harem, padişahın dilediği kadınla yatması için düzenlenmiş bir kurum imasını hiç hakketmiyor. Kaynaklar Cariyelerin köle, hele cinsel köle hiç olmadığını gösteriyor. Cariyeler 25 kişilik koğuşlarda kalıyor, üst katta yatan kalfaların sıkı denetimi söz konusu. Padişahın kadınını annesi seçip oğluna sunuyor.

Haremdeki kızlar musiki, raks, ince sanatlar, saray protokolü ve adabı öğrenirlerdi. Onlara tam bir saraylı hanım kıvamı verilene kadar uğraşılırdı. Hareme daha çok Hırvat, Yunanlı, Rus, Ukraynalı, Gürcü kızlar alınırdı. Esir olarak İstanbul’a satılıp köle konumundayken haremde cariye oluverirdi bu kızlar.

Ancak tarih yazarı Murat Belge’nin şu yaklaşımı da değerlendirmeye alınmalıdır; " Haremi batıda epey yaygın olan, padişahın sınırsız cinsel özgürlüğe sahip olduğu bir cümbüş mekânı gibi düşünmekten kaçınmalıyız. Onun için burayı ve buradaki hayatı bir aygırın hüküm sürdüğü bir hara gibi tasavvur etmek yanlış olur."*

Üç kıtaya yayılarak evrensel bir imparatorluk kurmuş olan Osmanlı Devleti’nin Türk ve dünya tarihinde çok önemli bir yeri vardır şüphesiz. Ancak bildiğimiz tek şey, haremin sarayın içinde cariyeleri barındırdığı ve bu cariyelerin dışa kapalı yaşadıklarıydı. Orada olup bitenler gizli tutulduğu için haliyle daha da ilginç bir şekil alıp, belki de, herkesin erotik hayallerini bile süslemiştir.

Sayıları dönemine göre 200 ile 750 arasında değişen bu kızlar grubu, haremin en dikkati çeken ve üzerinde konuşulması, senaryo üretilmesi en cazip yönüydü. Zira harem hakkında yazılabilecek her senaryoda onlar mutlaka vardı. Onlara biçilen roller ise hiç değişmezdi... Cinsellik ve entrika.*

Dünyanın belki en güzel, çekici ve yetenekli kadınları idiler. Cihan padişahının eşi olabilecekler ve ona bir erkek çocuk vererek ileride padişahın anası olacaklardı. Bu ise onlara valide sultan unvanıyla haremdeki en nüfuzlu kişi konumunu verecekti.*

Saraya cariyesi olanlara ilk olarak güzellikleri, karakter ve fiziki görünüşleri dikkate alınarak münasip bir isim verilirdi. Verilen bu isimler genellikle Farsça olurdu. Çeşm-i Ferah, Hoşneva, Mahcemal, Laligül, Ruhisar, Nergiz-eda, Eda-dil, gibi.*

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil

 
Toplam blog
: 156
: 5679
Kayıt tarihi
: 05.11.06
 
 

Söz konusu Atatürk ve Laik Cumhuriyet ise; asla tarafsız olamam! Ben; İş ve özel hayatımda Cumhur..