Gribin tedbirleri ihmale gelmez!

“Beş ay boyunca öpüşmeyi, tokalaşmayı hatta sarılmayı bir yana bırakalım. Biliyorum sıcakkanlı bir milletiz ama sevgimizi bunları yapmadan göstermeliyiz.”

Bu sözler, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Domuz gribini önlemeye dair uyarıları...

Son derece gerekli ve mantıklı açıklamalar, bunlar...

Yapılan uyarıları ciddiye almamak, dünyayı saran grip salgınını önleyici çabalarla alay etmek anlamına gelir.

Bizim şimdilik böyle bir lüksümüz yok.

Henüz önleyici aşılarının yeterince temin edilemediği bir dönemde, Sağlık Bakanı Akdağ’ın ifade ettiği mantıklı tedbirleri tartışmak bile yersiz.

Dahası salgını önlemeye yönelik tüm gayretler; dezenfekte çalışmaları, maske kullanımı ve okulların bir süre tatil edilmesi vs...

Tüm bunlar hayati öneme haiz tedbirler...

Herkesin el birliği ile alınan tedbirlere uyması, halk sağlığı açısında bir mecburiyet olduğu, asla unutulmamalı...

Yoksa “bir şey olmaz” ya da “boş ver” mantığı ile hareket edip, hem kendimizi, hem de çevremizdekileri riske atmanın bir mantığı yok.

Çünkü bahse konu risk sıradan bir durumdan öte, ölümle sonuçlanan bir tehlike içermekte.

Gerçeği bile, bile uyarı ve tedbirleri kale almamak, kendimiz ve yaşadığımız çevre için “ölüme davetiye çıkarmak” anlamına gelmez mi?

O nedenle eminim ki, aklıselim insanlar olanları bile, bile tedbir almayı ya da önleyici çabalara ihmal etmeyi akıllarından dahi geçirmezler...

İster uzun süreli bir ayrılık sonrası hasret giderme adına, ister özel günler vesilesiyle sevgi veya saygı belirtme adına;

Ne adına olursa, olsun toplum sağlığı yönünden belirlenmiş yukarıdaki önleyici tedbirler asla ihmale gelmezler...

Alınan önlemlerin arzulanan sonucu vermesi için ulusal düzeyde olduğu gibi yerelde de çaba sarf edilmeli...

Özellikle eğitim kurumları, basın-yayın kuruluşları ve belediyeler salgını önlemeye yönelik bilgilendirme çalışmalarını aralıksız sürdürmeleri gerekir...

Her şeye rağmen, salgının dünyadaki seyrine bakıldığında, beklenmedik durumlara hazırlıklı olmakta fayda var.