Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '07

 
Kategori
Öykü
 

Gülnaz Hanım ve Sedef (2)

Gülnaz Hanım ve Sedef (2)
 

Gülnaz hanım kartta yazılı adrese ulaştığında saat 11:00 e geliyordu. Büyük bir binanın girişinde bekleyen güvenlik görevlisine kartı uzatarak Hakan Bey'le görüşeceğini söyledi. Birlikte binanın içine girdiler. Gülnaz Hanım'ı asansöre kadar götüren güvenlik görevlisi 4. kata çıkmasını istedi. Asansör yukarı çıkarken Gülnaz hanımdaki merak da yükseliyor ve heyecandan tir tir titriyordu.

Asansörün durduğu 4. katta başka bir görevli bekliyordu. Kartı gösterip Hakan Beyle görüşmek istediğini ona da söyledi. Görevli onu 402 nolu odaya götürdü. Kapıyı hafifçe iki kez tıklattı. İçeriden "Girin!" sesini duyduktan sonra kapıyı açarak "Gülnaz Hanım geldi, efendim" dedi. Hakan Bey yerinden kalkarak Gülnaz Hanımı karşıladı ve içeri buyur etti. Masanın yan tarafındaki koltuklara oturarak konuşmaya başladılar:

- Hoş Geldiniz. Umarım burayı bulmakta zorlanmadınız?

- "Evet... Hayır, pek sayılmaz." Sesi de kendi de hala titriyordu. Hakan Bey sakin olmasını istedi.

- Sizi buraya neden çağırdığımızı, dün olanları da merak ettiğinizi biliyorum. Ancak, önce sakin olun. Biraz rahatlayın. Konuştuklarımız, yaptıklarımız ve yapacaklarımız aramızda sır olarak kalmalı. Olan biteni hiç kimseyle paylaşmamamalısınız. Merak etmekte haklısınız, ancak bazı şeyleri de bilmemeniz gerekiyor. Bunlar şirketimizin dolayısıyla kartta ismini gördüğünüz Teoman Beyin temel ilkesidir. Bu ilke ve isteğimize sizin de uymanızı önemle rica ediyoruz.

- Sizin bazı sıkıntılar yaşadığınızı ve zor günler geçirdiğinizi öğrendik, ancak bunu nasıl yaptığımızı bilemezsiniz. Zamanla bazı şeyleri öğreneceksiniz. Önce siz ve kızınızla ilgili yapacaklarımızı dinleyin. Sözlerimi bitirene kadar sabretmenizi rica ediyorum. Daha sonra, olursa, sorularınıza yanıt vereceğim. Bu arada bir şey içmek istermisiniz, çay ya da soğuk bir şey?

- "Su!" diyebildi. "Buraya gelirken biraz yoruldum da." Hakan bey masadaki telefonla bir yeri arayarak su ve iki çay getirmelerini rica etti. Sonra Gülnaz Hanım'a dönerek "Su ve çaylar gelsin, sonra devam ederim." dedi. Biraz sonra kapı gene tıklandı, Hakan beyin "Girin!" sesinden sonra içeriye giren beyaz giysili garson su ve çayları sehpaya bırakıp çıktı. Hakan Bey konuşmasına kaldığı yerden devam etti:

- "Siz ve kızınız için bundan sonra yeni bir yaşam başlayacak. Şimdilik şirketimizin konukevinde ağırlayacağız sizleri. Daha sonra dayalı döşeli bir apartman dairesinde yaşayacaksınız. Pek büyük olmasa da anne kız birlikte sanırım rahat edeceksiniz. Şu an kirada oturduğunuz evinizden sadece kişisel eşyalarınız ile anısı olan bazı değerli küçük eşyalarınızı alabilirsiniz. Bir kaç gün sonra sizi almaya bir araç göndereceğiz." Tebessüm ederek "Aracı göndermeden önce Sedef'e telefonla bildiririz."

Gülnaz hanım ses çıkarmadan belki de nefes almadan dinliyor ama tarif edemeyeceği bazı duygular içindeydi artık. Hakan Bey devam etti:

- Kızınızın gözlerinde hastalık sonucu oluşan görmezlik ile ilgili yeniden bir kontrol ve değerlendirme için gerekli araştırmalar da yapılacak. Tabi ki yeni evinize yerleştikten sonra. Kızınız tam teşekküllü bir hastanede tedavi ve kontrol edilecek. Elimizden ne gelirse yapacağız.

- Şirketimiz size uygun bir iş de verecek. Çalışacağınız yer evinize çok yakın. İşiniz sizi fazla yoracak türde bir iş değil. Başlayınca göreceksiniz zaten.

- En önemli konu ise, size yapılan bu yardım ve iyiliklerin karşılığında sizden bir karşılık beklemiyoruz. Önceden yaptırdığımız araştırmalarımızda sizin nasıl bir insan ve ne güçlükler içinde savaş verdiğinizi biliyoruz. Yapılan ve yapılacak olanların gizli kalması başta söylediğim gibi şirketimizin ve Teoman Beyin isteğidir. Umarım tüm konuştuklarımızdan bir anlam çıkarmışsınızdır artık. Size ve kızınıza yeni yaşamınızda mutluluklar dilerim.Sizi bir kaç dakika yalnız bırakacağım.

diyerek dışarı çıktı. Dışarı çıkmak zorundaydı, çünkü Gülnaz hanım o daha kapıya varmadan ağlamaya başlamıştı, ağlayacağını biliyordu Hakan Bey. Buraya gelenlerin, yapılan böyle görüşme ve konuşmaların ardından hep ağladıklarını biliyordu.

Hakan Bey kendi aracı ile Gülnaz hanımı oturduğu sokağın başına kadar getirdi, vedalaşarak ayrıldılar. Eve vardığında sevinç içindeydi Gülnaz Hanım. Kapıyı açtığında kızı içerden seslendi:

- "Anne, bil bakalım beni kim aradı, Biri bana telefon etti, bil bakalım, kim?" Gülnaz hanım kızının yanına yaklaşarak "Güzel kızım, nereden bilebilirim ki, belki arkadaşlarından biridir. Bildim mi?"

- Hayır anne, otur. Yanıma otur, sana anlatacaklarım var. Çok güzel şeyler. Beni arayan bana 'Merhaba Sedef. Ben Teoman. Ama bundan sonra sen bana Teoman Amca de, olur mu?' dedi. Teoman amca benimle çok uzun konuştu, çok güzel şeyler söyledi, Bize yeni ev, sana iş, hatta beni hastaneye götürüp iyileştireceğini bile söyledi. Beni sık sık arayacakmış. Çok mutluyum.

Gülnaz Hanım duydukları karşısında gözleri dolu dolu oldu. Kızının yanından biraz uzaklaşarak ellerini hafifçe iki yana açarak içinden bir şeyler söyledi, belli ki dua ediyordu. Neler söylediğini, içinden neler geçirdiğini bir o, bir de Allah bilebilirdi.

Bir kaç gün sonra Gülnaz hanım ve kızı Sedef, yanlarına aldıkları bir kaç parça eşya ile, yeni bir umuda, yeni bir ışığa doğru yolculuğa başlamışlardı. Kapıda bekleyen araca binip komşularının meraklı bakışları ile uzaklaşırken bu kez her ikisinin gözleri sevinçten parlıyordu.

Gülnaz Hanım ve kızı Sedef'in öyküsü burada bitiyor. İsteriz ki sonraki yaşantıları sağlıklı ve mutluluklarla dolu sürmüş olsun, hayatın güzelliklerini ve renklerini birlikte görerek.

SÜRECEK

Peki kim bu Teoman K. Neden bazı insanlara, özellikle yardıma daha çok ihtiyacı olanlara böyle yardım ve iyilikler yapıyor. Bu insanları nasıl buluyorlar. Her şeyin bir nedeni olmalı.

Resim. www.alltheweb.com dan alınmıştır.

 
Toplam blog
: 240
: 2494
Kayıt tarihi
: 13.04.07
 
 

6 Mayıs, bir Hıdırellez günü "Merhaba dünya" demişim. Geçen elli küsur yıl. Bir şarkı vardır Osma..