Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '07

 
Kategori
Öykü
 

Gülnaz Hanım ve Sedef (3)

Gülnaz Hanım ve Sedef (3)
 

Gülnaz Hanım ve kızı Sedef konukevinde ilk gecelerini geçirdikleri sırada Teoman Beyle Hakan 401 no.lu odada konuşuyorlardı. Her ikisi de memnun ve mutlu gözüküyorlardı. Teoman Bey;

- Hakan, iyi iş başardın. Seni ve arkadaşları kutlarım. Bu teşekkürümü yarın onlara da söyle.

- Peki abi, iletirim.

- "Sedef" dedi. "Telefonda sesi o kadar içten ve güzel ki. Konuştukça beni neredeyse ağlatacaktı. Onbir yaşındaymış. Demek Dilek sağ olsaydı aynı yaşta olacaktı." Sonra gözleri doldu ve derin bir iç geçirdi.

'Tam sekiz yıl olmuştu. Ülke tarihinde derin yaralara yol açan 16 Ağustos Marmara depreminde herşeyini kaybetmişti Teoman Bey. Eşini, kızını, akrabalarını... daha kim varsa. O gün herkes ailenin en büyükleri, eşinin anne ve babasının yani kayınvalidesi ve kayınpederinin 50 nci evlilik yıldönümünü kutlamak için Gölcük'teydiler. O da orada olacaktı, bu mutlu günde onunda orada olması gerekiyordu. Herkes O'nu bekledi. Ama O gelemedi. Ülkemizdeki bazı iş adamları ile birlikte gittiği Uzakdoğu gezisine programda olmayan (Japonya'daki Türk İş Adamları ile) toplantı eklenince dönüşü bir gün gecikmişti. Bu duruma canı sıkılsa da yapacak bir şey yoktu.'

- "Hakan!" dedi. "Sırada kimler var?"

'Hakan, Teoman Bey'e abi derdi. Gerçekte abisi değildi ama çoğu kişi Teoman Bey'in kardeşi sanırdı, burada birlikte çalıştığı arkadaşları da öyle bilirdi. Hakan'da aynı felakette ailesini kaybetmişti. Üniversiteyi bitirmenin mutluluğunu arkadaşları ile birlikte Marmaris'te tatil yaparak kutluyorlardı. Eğlenmeleri de haklarıydı. Kolay değil, onca sene oku, dirsek çürüt, iyi bir eğitim gör, mezun ol. O da ertesi güne yani 17 Ağustos'a tüm ailesinden yoksun olarak başlamıştı.'

- Abi, daha önce görüşmüştük. Sırada Ahmet var. Üniversiteyi bitirmiş, askerliğini yapmış ama henüz işsiz. Akın bulmuştu o çocuğu. Baba emekli öğretmen, evleri kira. Ahmet ailenin en büyük çocuğu. İki kız kardeşi var. İkisi de eğitim görüyor. Büyük, lise ikinci sınıf öğrencisi. Küçüğü de ilköğretimi bitirdi. OKS'de iyi bir puana sahip. Tercih formlarını doldurmuşlar, sonucu bekliyorlar. Yani kardeşleri de başarılı birer öğrenci. Ahmet Hacettepe Üniversitesinin Makina mühendisliği bölümünden iyi derece ile mezun olmuş. Bir kurumdan son iki yıl burs almış. Yurtta kalmış. Kısa dönem askerlik yapmış. Askerlik sicili temiz. Arkadaşları arasında sevilip sayılıyor. Kötü alışkanlıkları yok. İş bulamamak onu biraz umutsuzluğa ve çaresizliğe itiyor. Ayrıca komşu kızı Zeynep'le de yıllardan beri arkadaş. Bu ilişkiyi evliliğe kadar götürmek düşüncesindeler ve ...

- Anladım. Tamam. Akın istediğimizden fazla bilgi sağlamış. belli oluyor. Bu işle Hamza Bey ilgilensin. Ona şirketlerimizden birinde uygun bir iş bulabilir. Hamza Bey'le yarın sabah görüş, bu işi kısa sürede çözümlesin. Başka?

'Eğer Teoman Bey Hakan'ı bulup şirketine almasaydı, Hakan da Ahmet gibi, belki de ondan daha zor şartlarda yaşamını sürdürüyor olacaktı. Kimbilir şimdi nerede ve nasıl yaşıyor olacaktı? Yaşıyor olacak mıydı? Tam sekiz yıldır beraberdiler. Teoman Bey kendisini o felaket günlerinde tanımış, yardımcı ve destek olmuştu. Onca kaybettiği insana rağmen kendisini teselli eden yine O'ydu. Önce iş vermiş hatta çok yakınında olmasını sağlamıştı. Hakan'ın şirkette çalışma hayatı böyle başlamıştı. Çalışmalarından, başarısının yanısıra davranışlarından da çok memnun olan Teoman bey yaklaşık beş yıl önce kendisini çağırmış ve kendisini kardeşi olarak gördüğünü söyleyerek yeni bir görev önermişti. Şimdi yaptıkları yani büyük sıkıntılar içinde bulunan insanları bulup onlara maddi ve manevi yardım etmek amaçlı bir düşüncesi olduğunu söyleyerek bu konuda kendisinden destek istemişti. İşin çok zor olacağını, büyük bir özveri gerekeceğini, belki çok yorulacağını ama sonunda yardım eli uzatılan insanların mutlu olmasından manevi bir haz duyacağını ve işin başında kendisini görmek istediğini söylemişti. Çalışacağı arkadaşlarının seçiminde kendisine yardımcı olacağını da sözlerine eklemişti. Hakan kendisine sunulan bu görevi büyük bir mutlulukla kabul etmiş ve bu görevin kendisini onurlandırdığını söyleyerek Teoman Beye ilk kez "Siz de bundan sonra benim abimsiniz. Zaten hayatta başka kimsem de yok." diyerek ellerine sarılıp öpmek istemiş Teoman Bey izin vermemişti. Teoman bey elini öptürmezdi. İzin vermezdi elini öptürmeye.'

- Abi, başka bir konu var. Aylin'in ablası...

- "Eski kocası değil mi, rahatsız etmeye devam ediyor demek." Biraz düşündü. Bekledi ve "Peki, sen Serpil için ne düşünüyorsun, ne demek istediğimi anladın, söyle bakalım" deyince Hakan biraz kızardı. "Sandığın gibi değil, abi"... Teoman Bey devam etmesine izin vermedi ve gülerek "Oğlum, biz kaçın kurasıyız, beni bu işlerden anlamaz mı sandın, hep iş mi yapıyorum," gülerek "Ben de sizleri, hepinizi izliyorum." Sonra biraz ciddileşerek; "Bu hem mümkün değil hem de buna gerek yok. Başta sen olmak üzere tüm arkadaşların her bakımdan mükemmelsiniz" dedi ve devam etti. "Daha mahkeme salonunda Serpil'e, onun da sana bakışları gözümden kaçmadı, konuşmalarımızdan alınacak, kızaracak bir şey yok. Sen benim kardeşim sayılırsın, seni mutlu görmek beni de en az senin kadar mutlu eder. Tamam, Serpil eşinden ayrılmış ama, durumunu biliyoruz, her yönü ile mükemmel bir insan, üstelik güzel de. Kardeşi Aylin iki yıldır bizimle, bir yanlışını görmedim, iyi bir aile. Sen de yakışıklısın, yaşında uygun, bak saçların kırlaşmaya başladı bile, ha istemiyorsan bilemem. Tabi ki Serpil'in de sende gönlü var mı, onu da da bilemem" dedi. Hakan böyle bir konuşmanın kendisini rahatlattığını hissederek, "Evet abi var. Birbirimizi seviyoruz ve iznin olursa evlenmek istiyoruz." Teoman bey "Ha şöyle!" dedi. "Çoktandır şöyle çengili çalgılı bir eğlence yaşamadık, biraz efkar dağıtırız kendi aramızda. Yarın olmaz, önemli bir işim var, öbür gün istemeye gideriz Serpil'i, haber ver ailesine" Hakan eline sarılıp öpmek istese de Teoman bey izin vermedi. Kimseye elini öptürmezdi. O an unutmuştu Hakan.

- Fakat Hakan, başka bir konu var, bu yıl biraz geç kaldık gibi. Bu kutsal günlerde yaptığımız geniş çaplı bir yardım vardı, hatırlarsan. Daha fazla gecikmeyelim.

- Gıda ve erzak yardımı. Evet abi. Onu da iletecektim. Sıra gelmedi. Önerdiğiniz sayıdaki aile için hazırlanan yardım paketleri hazır sayılır. Kutulama işlemleri belki bu akşam bitmiş olabilir. Yarın dağıtıma başlayacağız. Geçen yıldan kalma bir liste vardı elimizde. Yenileri de eklendi. Sayı çok az arttı, bu eklemelerden dolayı.

- O kadar önemli değil. Geçen sene iki ekip görev almıştı dağıtımda. Biraz geciktik. Yarın bu ekibi dörde çıkar. Yalnız geçen yıllarda olduğu gibi gene dışarıdan araç kiralayın. Şirket araçlarının bu işlerde kullanılmayacağını arkadaşlarımıza bir kez daha hatırlat.

- Peki abi,anladım. Bir de geçen yıl bizden burs alan üniversite öğrencileri var. Bunlara birlikte karar verdiğimiz beş yeni öğrenci daha ekledik biliyorsun. Bu ders yılı için ne kadar burs vermeyi düşünüyoruz? Malum okullar açıldı açılacak.

- Geçen yıl ayda xxx YTL vermiştik sanırım. Bu yıl xxx YTL yapalım. Muhasebede Nermin bu işi halleder. Bu işi ona aktarabilirsin.

Hakan her konuşulanı not alıyordu. "Abi son olarak ..." sözü yarım kaldı.

- Hakan, bugün sen de ben de oldukça yorulduk. Bir an önce evlerimize gidelim. Dinlenelim. Yarın burada olmayacağım. Yarın ki program bu akşam konuştuklarımız. Onları uygula. Ekibin yetmezse İrfan Beyle konuş, bir şekilde tamamla, ama yarın bu işler bitsin. Gecikmeyelim. Bekleyen insanlarımızı da geciktirmeyelim. Öbür akşam için çiçek ve çikolatayı unutma. Yakında düğün var. Hep böyle güzel günlerimiz olsa...

Birlikte asansörle aşağı indiler. Güvenlik görevlisi Nahit ile Teoman Bey'in şoförü Kemal onları bekliyordu. Teoman Bey Hakan'a dönerek; "Hayrola sen çıkmıyor musun?" diye sordu. Hakan; "Bir arkadaş ile buluşacağım" deyince Teoman Bey Hakan'ın kulağına eğilerek, "Müjdeyi bu akşam vereceksin galiba. Serpil'e benden selam söyle" dedi ve aracına doğru yürüdü. Kapıyı açmış olarak bekleyen Kemal'e teşekkür ederek arka koltuğa yerleşti. Araç hareket ettikten sonra Kemal'e seslenerek " Ee,ne zaman baba oluyorsun bakalım?" diye sorunca Kemal, "Çok yakında efendim" diye yanıt verdi. "Hadi bakalım, hayırlısı olsun" diyerek sevindiğini söyledi. Evine geldiğinde araçtan inerken Kemal'e;

- Çoktandır yapamadığım bazı ziyaretleri yapacağım. Yarın uzun bir gün olabilir. Araç sen de kalsın bu gece. Sabah 07:00 gibi beni almaya gel. Yolumuz uzun, ziyaretlerimiz de uzun sürebilir. Yarın Gölcük'e gideceğiz. Kimsenin haberi olmasın. Benim prensiplerimden birisi de sır saklamak. Bilirsin.

Toplumumuzda nice Teoman Beylerin var olduğuna inanıyorum. Onları kimse bilmiyor. Onlarda tanınmak ve bilinmek istemiyorlar. Yardım ettikleri insanların da tanınıp bilinmesini istemiyorlar. Oysa günümüzde tam tersine tanık olabiliyoruz. Örnek olarak, alacakları yardım için birbirini ezen insanların görüntüleri, karınlarını doyurmak belki de iftarlarını açmak için çadır önünde saatlerce kuyrukta bekleyen insanlarımızın görüntüleri ve bazı TV'lerdeki programları söyleyebilirim. Daha fazla söze gerek yok sanırım.

Resim. www.zaman.com.tr den alınmıştır.

 
Toplam blog
: 240
: 2494
Kayıt tarihi
: 13.04.07
 
 

6 Mayıs, bir Hıdırellez günü "Merhaba dünya" demişim. Geçen elli küsur yıl. Bir şarkı vardır Osma..