- Kategori
- Şiir
Gülümser sana
Fazlalık esir düşmüş
Bir hiç uğruna aza
Alevli acılar yalamış taze yüzünü
Koşturup gidersin hiç durmadan
O yaşlı yılların ardından
Yıldızlardan işaretler bırakıp
O yüce göreve
Cılız övgüler düzerek
İzler durur ölümün gözleri seni
Kâinatın dili yas tutmuş seni bekler
Eşlik edesin diye o hoş muhabbete
Ecel kölesi gönlün direnir,bırakmaz
Kötü günler çökmüş üstüne beklersin
Acemi oyuncular üşüşmüş sahneye
Zorba, mahşeri koymuş tezgâhına
Saf gerçeğe perde olup yalanı satar
Bulutlar feryadından utanmazlığa kaçar
Doğrunun taçsız sultanı olup alkış tutarsın
Sevgiye yâr olmuş iyi kelepçede
Korkup Kerem külü kıvılcımından
Sevdanın kervanına duvar örersin
Feda etmezsin istenmeyen kulluğu
yanından ayrılmaz arkadaşın olur çile
Yusuf u Kenan'dan medet umarsın
Çiziklerinden kan sızar, ağlar hep
Nefes nefese kalmış emanet ülken
Sevgiye muhtaç bir çocuk gibi
Gülümser sana arkandan
Çevirip de yüzünü bir bakmazsın bile