Güneş ile Ay

Birbirlerini kovalayan güneş ile ay, daha genele inersek gece ile gündüz ve bunu daha da genelleştirirsek doğum ve ölüm... İnsanlık tarihi başlangıçtan bugüne dek kendi kavimlerini oluşturup ulus gücünü o kavime aşılamadan duramamışlar ve bunun sonucunda ise birçok etnik kültür yapısı ortaya çıkmıştır. Tarih sayfalarında her ulusun ulus olma özelliklerinin çoğu kısmını kültür başlığı altında incelememize rağmen birbirlerini takip eden güneş ile ay gibi, gece ile gündüz gibi kültüründe git gide genelleştigini görüyoruz. Bundan yıllar önce bir bilmece gibi sayılan kültür özelliklerinin hangi ulusa ait olduklarını tahmin edebilirdik fakat şimdi özellikle yeni nesil için kültür; moda başlığı altında toplanıp ego fırtınasına karşısında boynunu büken bir varoluş. Moda degişir, degişmedigi sürece aynıdır. Egolarımız degişir, degişmedigi sürece aynıdır. Peki kültür? Kültür degişmesi ile moda degişmesi arasındaki farklar dağlar kadardır. Büyükbabamın üzerinde kot pantolon ve tişört görebiliyorsam buna rahatlıkla moda diyebilirim bilakis büyükbabamın üzerinde şalvar şeklinde bir pantolon, üzerinde de gömlekle içlik görebiliyorsam bu kültürdür. Bugün bir Alman ile Bir Türkün gittigi yerler aynı, giydikleri üstler aynı ve hatta kullandıkları dil bile aynıysa bu ortamda kültür artık modalaşmış diyebiliriz. Kaybediyoruz... Bizi biz yapan özgün niteliklerimizi bıraktığımız yerden almak yerine gidip komşununkini borç alıyoruz. Degişiyoruz ve degiştikçe başımızı kumun içine sokuyoruz. Dalyan boylarımızı kumun içine hapsetmek ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemiyorum...