Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Güneyli köyü diye bir yer I

Güneyli köyü diye bir yer I
 

Hafta sonu atmak istedim kendimi yine bir yerlere şehrin gürültüsü, kasvetli yaşamı, kaç der gibiydi bana. Kız arkadaşlarım aradı beni hadi hazırlan cumartesi gidiyoruz dediler. Ben zaten bunu planlıyordum, sıkıntılarımı bu şehre bırakıp yol almak gitmek ama dönmemek…Gideceğimiz yer Gelibolu’da Güneyli Köyü’ idi. Internetten araştırdık, telefon açıp yerlerimizi ayarladık, sabahın erken saatinde, elimizde internetten çıkardığımız küçücük bir harita, arabada güle eğlene koyulduk yola. Silivri’ ye kadar yol aldığımızda karnımız zil çalıyordu. Esra kahvaltılık hazırlamış, bende poğaçalarımızı almıştım. Termosumuzda çayımız da sıcacıktı hemen bir park alanına çektik, güzel bir kahvaltı yaptık. İyi bir atmosferde, güzel bir kahvaltı gerçekten insanın kendini iyi hissetmesini sağlıyor. Temmuz ayında topraklarında düzenli olarak tarım yapılan Trakya bölgesi uçsuz bucaksız ayçiçeği tarlalarıyla bambaşka bir güzelliğe bürünür diye bilinir. Maalesef biz bir tarafta mavi, bir tarafta sarıyı bulamadık…. Susuz geçen aylar yüzünden ayçiçeklerini boyunları bükük olarak kavun ve karpuz tarlalarının yanında gördük küresel ısınma misali….

Tekirdağ dan sonra yol kentleşmenin getirdiği görüntü kirliliğinden yavaş yavaş arınmaya başlıyor, gökyüzünün mavisi değişiyor, deniz güneşin ışıklarıyla oynaşmaya başlıyor, iki tarafında uzanan uçsuz bucaksız tarlalar ve kısmen ağaçlık alanlarla yol sizi alıp götürüyor….sanki sinirleriniz alınmış gibi bir anda araba kullanmak bile zevk vermeğe başlıyor.

Aracımızla Gelibolu Yarımadası’nın başlarında bulunan Koru dağından aşağıya doğru inmeye başladığımızda yol kızılçamlar arasından kıvrılarak devam ediyor. Karşımızda Saroz körfezinin inanılmaz manzarası beliriveriyor aniden.

Güneyli Köyü İstanbul’ a yaklaşık 4 saat mesafede olmasına rağmen bir an evvel çantaları otel odasına atıp da denize girmek olan hedefimizi unutup her canımızın çektiği yerde durmak suretiyle köye 6 saatte varıyoruz. Uzaktan harika görünen, motelimize ulaştığımızda hayal kırıklığına uğruyoruz. Balkonda oturup koyun güzelliğine varmayı, mehtabın esintisini hissetmeyi beklerken bize gösterilen motelin en alt katında, balkonu olmayan ve manzarası saman yığınlarından oluşan bir oda ile sinirlerimiz alt üst oluyor. Internette yayınladıkları resimlerde beğendiğimiz motelle, gittiğimiz motel apayrı yerlermiş gibi. Nasıl da insanları kandırmaya meyilli bir toplum olduk böyle, nasıl düzelecek bilemiyorum. Tabii bu motelde kalmadık hemen arabaya binip sahilde başka bir motel aramaya başladık ve ilk girdiğimiz motelin bungalowlarından birini bir gece için kiraladık. Diğer motelden hem temiz, hem de daha ucuzdu. Çantamızı odaya atıp hemen serin sulara bırakmak istedik kendimizi ve mayolarımızı giyip denize koştuk; bir hayal kırıklığı daha; deniz arzuladığımız gibi değildi. Saroz Körfezi’nin kendi kendini temizleyen denizini insanoğlu bu denli kirletmeyi nasıl başarmış bilemiyorum. Kumu bataklık gibi, sahili çok pis, denizinin içinde bile çöp olan köyün doğal güzelliğini bozmak için adeta özel bir çaba harcanmış gibiydi. Sadece serinlemek için denize girdikten sonra etrafı kolaçan etmeye başladık. Güneyli’ ye daha yeni gelmiştik ve bir yorum yapmadan önce keşfedilecek daha çok şey olduğunu düşünüyorduk. Ne de olsa doğa bu şirin köye bol balık bahşetmişti. Balığa doymak ve her çeşidini tatmak için sabırsızlanıyor, tanıtım sayfalarında okuduğumuz yazıları ve gördüğümüz fotoğrafları gözümüzde canlandırarak akşam yemeği vaktini iple çekiyorduk.

BİTMEDİ

 
Toplam blog
: 53
: 2313
Kayıt tarihi
: 30.01.07
 
 

Hayat herşeye rağmen o kadar güzel ve sevgi doludur ki. Benim için hayat kimi sevdiğim ve kimi in..