Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Günümün gerçekleri

Günümün gerçekleri
 

BAŞKA KLAVUZA GEREK YOK ECDADIMIZ VE GEÇMİŞİMİZ BİZE YOL GÖSTERMEKTE SAHİP ÇIK VE ANLA


Yıl 2012 zaman gaflet ve delalet içerisinde olan bir siyaset erkânı, mekân ise Türkiye Cumhuriyeti. Yapılmak istenen birlik ve beraberlik çatısı altına sığdırılmış parçalama projeleri. Amaç tarihte yapılmak istenipte yapılamayan, Ortadoğu kıstasının gerçekleşmesidir. Belli bir zümrenin egemenliği altında yaşama ve tek dünya tek dil tek düşünce ve lider stratejisinin uygulanmaya çalışılmasıdır. Türkleri dıştan yıkmanın zor olduğunu anlayanlar ve tarihte de bunu başaramayan zihniyetler satranç oyununa dönerek sabırla oyunu kurmaya başlamışlardır. Kale o kadar sağlamdır ki yıkılamaz. Ancak içerden yardımlarla insanları asimile etmeyi başarmışlardır. Milletin önlerine günümüzde yaşanan suni gündemleri oluşturup kendi haklılıklarını sergilemeyi de ustalıkla öğrenmişlerdir. Çözümlü ama çözümsüz sorunlarla uğraşma gayretleri içerisinde bırakılan aziz milletin gözleri küçük şeylerle doldurulurken akıllara durgunluk verecek ve geri dönüşünün mümkün olamayacağı kararların ve yasaların çıkması ve çıkartılmaya çalışılmasının açıklamasını kimler yapacak ve bunların hesabını kim soracak bilmez.

Ulu önder Atatürk’ün mensup olduğu yüce Türk Milletinin sahip olduğu ve Dünya ülkelerinin gücünden ve şaşmaz adaletinden korktuğu Türk ordusu harap ve bitap bir hale getirilmiştir. Memleket yaslarla değil kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmeye başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Kurulduktan Sonra yapılan yapılanma fersah fersah yok edilmeye başlanmıştır. Dış güçlerin emirleri doğrultusunda işler yapılır olmuştur. Kurtuluş savaşı sonrası memleketi terk eden azınlıkların ve savaş kaybedenlerin malları 85 yıl sonra milletin iken tekrardan onlara verilmeye başlanmasının ne manaya geldiği açıklanmalıdır. Bunlar yapılırken ve yasallaştırılırken asıl sahiplere yani millete sorulmuş mudur? Sineyi Millete dönülmüş müdür?

Hani meşhur olan şeffaflık abidesi olarak gösterilen referandum yapılmış mıdır? yoksa ben yaptım oldu ya mı getirilmiştir1453 te çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u Fethi  ile camiye çevrilen 1934 yılında da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün müzeye çevirdiği Ayasofya’nın tekrardan ibadete açma çalışmalarımı yapılmaktadır. Benim ülkem Türkiye Cumhuriyeti’nde mantar gibi kilise açılırken Almanya’da İslam dininde dini gerekçelerle yapılan ve diğer din mensuplarının da sağlık için yaptırdığı Sünnet fiiliyatına yasayla yasak getirilmesi, Nato ülkesi olmamıza rağmen bu gücü kullanmamamız ve Donkişotluk yapmaya çalışmamız nasıl açıklanır bilinmez. Uluslar arası sularda radar sistemi ile takip edilen ve radar kontrollerinin yapıldığı, hareketleri saniye saniye takip edilen bir eğitim uçağının düşmesi ve halen bulunamaması bir senaryonun yazıldığını kanıtlamaktadır.  Şehitlerinin törenlerinde Vatan sağ olsun naralarının yavaştan yavaşa sesinin kısıldığı dönemler yaşanmaktadır. Vatan borcu olan menfaat gözetmeksizin yapılan askerlikten olumsuz yönde nemalanmaya kalkılmıştır. Milli birlik ve beraberliğin ve hatta Vatan bütünlüğünün elden sabun gibi kayıp gittiği aşikârdır.

Din, dil, ırk, meshep ayrımı yapılmadan, kan ile alınmış Vatanın, Çanakkale ruhunu yaşayan milletin, Kurtuluş Savaşı ruhunun kaybettirilmeye çalışılması tarih kapatıp tarih açan ecdadını unutturmaya çalışanlara ve bunları yaşayıp 85 yıl sonrasını görerek istikbalin ve kurtuluşun gençlikte olduğunu söyleyen Ulu önder Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde söylenenleri anlamak ve bu düstür ile hareket etmekten başka çare yoktur. Allah yüce Türk milletine bir daha İstiklal marşı yazdırmasın diyen Milli şair Mehmet Akif Ersoy’un sözleri ile yar ve yardımcımız olmasını yüce mevtadan niyaz ederek  Atatürk’ün Gençliğe hitabesini aşağıda sunuyorum. Saygılarımla SHG.29.06.2012

                                                            Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

     

    Mustafa Kemal Atatürk
           20 Ekim 1927

 
 
Toplam blog
: 84
: 2161
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

Sağlık sektöründe toplum sağlığı teknisyeni olarak çalışmaktayım. Yüksek okul mezunuyum. Konuşmay..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara