Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Günün adamı ve gönül adamı

Günün adamı ve gönül adamı
 

konuşma esnasında


Değerli yol arkadaşlarım!

Gözlerine baktığım zaman karanlığıma ışık alıp, gönüllerinden yarınlarıma umut bulduğum, çetin yollarda hep yan yana olduğum, Şeyh Edebalının; ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünü pusula yapan gönüldeşlerim.

İnsanlar ikiye ayrılırlar;

Birincisi günü kurtaranlar

İkincisi de günü kazananlar.

Birincisine günün adamı, ikincisine de gönül adamı derler.

Eğer müsaade ederseniz ben size günü ve yarını kazanmanın derdinde olduğunuz için ‘gönül adamları’ diye seslenmek istiyorum.

Zira günü kurtaranlar geçtikleri yerlere engeller bırakarak geçerken, günü kazanmaya çalışan gönül adamları yalnız engelleri aşmakla kalmaz o engelleri kaldırmaya da çalışırlar. İşte sizler o engelleri kaldırmaya ve aşmaya çalışanlardansınız.

Gemilerin yelkenlileri rüzgârla şişer ve hareket edebilir. Eğer içerisinde elinde pusulasıyla yol bilen bir kaptanı yoksa liman yerine kayalıklara çarparak durabilir. Rüzgâr kimseyi aldatmasın. Önemli olan kaptandır. Eğer güvenli bir limana gitmek istiyorlarsa rüzgârdan çok kaptana güvenmelidirler. Zira bugünlere emin adımlarla gelinmişse rüzgârdan çok kaptanlar sayesinde olduğu unutulmamalıdır.

Muhammet İkbal “Harekette birlik olmazsa fikirdeki birlik faydasızdır” diyor. Fikirde ve harekette birlik yaparak birlikte bugünlere geldiğimiz yol arkadaşlarımız aynı birlik ve beraberlik içerisinde yarınlara da gitme inancını taşımaktadırlar.

İnsanlar bizim elimizden ab-ı hayat içsin diyerek kendi hayatlarını feda eden yol arkadaşlarım!

Necip Fazıl Kısakürek “Cemiyet hayatını avuçlarına alanlar şahsi hayatlarını ellerinden bırakırlar “diyor. Biliyorum ki siz cemiyet hayatını avuçlarınıza aldığınızdan dolayı şahsi hayatınızı elerlinizden bıraktınız. Yine biliyorum ki sizler hiçbir unvan ve makam beklemeden bu mukaddes yola baş koydunuz. Önünüze taş koydular, diken koydular. Taş ve dikenleri alıp size atanlara atmadınız. Büyük bir erdemlilik göstererek onları başkalarını incitmesin diyerek bir kenara koydunuz. Böylece size yakışanı yaptınız. Her türlü engeli azim ve inancınızla aşmayı bildiniz. Gözünüzü doruklara dikip tırmanmayı, zirvelere ulaşmayı bildiniz. Bütün bunları yaparken hiçbir makam ve mevkii peşinde olmadınız. Bir güzel sevdaya tutuldunuz. Kâh gemilere yol veren su, kâh sularda yürüyen yelkenli oldunuz. Bundan dolayı unutulmaz oldunuz. Gönüllere kazınan bu yolculuğunuz gök kubbede kalan bir hoş seda olarak sizleri daima unutulmaz yapacağına inancım sonsuzdur.

Her ışık her karanlığı aydınlatamaz. Ben karanlıkları aydınlatacak ışığı sizlerin inanç dolu gönüllerinden gözlerine yansıyan ışıklarda görüyorum. Benim nurum ve güneşim oradadır. Dilerim ki bu ışığı kimse söndüremesin.

Muhterem yol arkadaşlarım!

Her birimiz birer damlayız. Bir araya gelirsek değil gölleri okyanusları oluştururuz. İşte o zaman limanına giden gemilere yol oluruz. Bu demektir ki daha bir çoğalalım. Bunun için daha bir büyüyelim. Sakın çekilmeyelim. Kurumayalım. Yok, eğer biz çekilir de kurursak, bilelim ki gün gemilerin karaya oturduğu gündür. Böyle bir şeye ne bizim nede bir başkasının hakkı yoktur.

Dün olduğu gibi bugünde yine gecesini gündüzünü bu hizmete adayan siz değerli yol arkadaşlarımızla birlikte damlaları göl, gölleri deniz, denizleri de okyanus yapmaya talibiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de bu anlayışımız devam edecektir. Böyle olursa ancak işte o zaman sular yükselişe geçecektir.

Yol arkadaşlarım!

Bir düşünür; ‘Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkları sürece, avcı hikâyelerine inanmak zorundadırlar’ der. Avcı hikâyelerini dinleyerek bugünlere geldik. Bundan böyle aslanlar kendi tarihlerini yazmaya ve başkalarını da avcı hikâyelerinden kurtarmaya kararlıdırlar. Yazılan tarihin altında sizin samimi ve onurlu imzalarınızı gördükçe geleceğe dair umutlarımız daha bir çoğalmaktadır.

Biliyorsunuz ışığı önüne alanın gölgesi ardına düşer. Işığı arkasına alanında gölgesi önüne düşer. Değerli arkadaşlarım sizler ışığı önlerine alanlardansınız. Zira ışık deyince bilgiye, ilme koştunuz. Işık denilince bir yaraya mehlem olmaya koştunuz.

İdealist insanların nesli tükenen dünyada biz varız dediniz. Karanlık aydınlığa mahkûm olacak dediniz.

Gökten hiçbir zaman gül yağmayacağını, eğer daha fazla gül istiyorsak daha çok gülfidanı dikilmesinin gerektiğini bilen dostlarım. Bahçıvanlar toprakta, sizlerde gönüllerde gül yeşertelim diye ıstırap çekiyorsunuz.

Aklıma üstadın;

“ Tohum saç bitmezse toprak utansın

Hedefe varmayan mızrak utansın

Hey gidi küheylan koşmana bak sen

Çatlarsan doğuran kısrak utansın! “

Mısraları geldi. İşte böyle. Karamsarlık yok, umut var. Tükenmek yok, diriliş var. Zira ya günü kazanacak gönül adamı olacağız ya da günü kurtarmaya çalışan günün adamı olup saman alevi gibi tükeneceğiz. Siz ikisinden birini tercih edin denilseydi bugüne kadar yaptığınız gibi yine gönül adamlığını seçerdiniz.

Sizin kararlılığınıza bakınca sözlerime günü kurtaranlar değil, yarınları kazananlar diye başlamakla ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anlıyorum. Bu sözleri söylemek için bana bu güveni verdiğinizden dolayı hepinizi yürekten selamlıyor, şükranlarımı sunuyorum.




 
Toplam blog
: 574
: 922
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Samsun Yazarlar Derneği (Kurucu) Başkanı. 12 kitabı neşredildi. Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar ..