- Kategori
- Güncel
Gününüz nasıl geçiyor ?

-
Kalem pille çalışan eski, çok kullanılmış bir el radyosunun, her zaman olmasa da bazı anlarda huzur getireceğine inanırım.
Öyle durduk yere getirmez tabii…Bir kere odanın ışığı yanmayacak. Seyyar bir lamban olacak ve ışığı da çok şiddetli olmayacak.
Harfleri görecek kadar olsun yeter. Ama sürekli yanacak...
Hele bir de Namık Kemal’in İntibah’ını okuyorsan, üstüne üstlük Mahpeyker’i de hayal ediyorsan.
Değme keyfine.
Radyodan da tambur sesi gelmeli…Okuma yapıyorsan şâyet, terennüme dalman güçleşir.
Ancak onun yerine gözlerinle takip edeceksin notaları.
Ney üfleyen bir neyzen ya da yurttan sesler korosu da aynı hazzı veriyor nedense bana.
Ama ne olur popüler bir tını ya da ses dağılmasın odamın içinde, armoniyi bozar, atmosferin içine eder.
Duyamam, hissedemem sonra vız diye başımın üstünden geçen, bir lümenlik aydınlığıma sulanan sineğin akrobasi gösterisini.
Musiki dinlemenin, insanı azdırmayacağı ön kabulü yerleşmiştir zihnime.
Ama doğru, ama yanlış. Bir Münir Nurettin dinleyicisi olsaydı, Münevver’in kanına girer miydi hiç o korkunç adam?
Sanmam.
Tüketilecek o kadar çok şey var ki…Hele bir de insanlar adlarından söz ettirme saplantısına tutulmuşlarsa…
Bunların hepsine yetişmeye çalışıyorlar, başarısız olduklarında da sağa sola saldırmaya başlıyorlar. Sporcuysa doping alabiliyor, gazeteciyse iftira atabiliyor meselâ.
Yurttan sesler korosu klişesi güldürmesin sizi. Radyoda onların sesini duyduğumda hâlâ hâlâ keyifleniyorum.
Hele bir de bildik bilindik bir şarkı çalarsa, keyfimin şahikalarında kaç tam tur atmış olurum Allah bilir. Bunu yaşlanmışlık emaresi olarak telakki etmemek lâzım gelir.
Tamam, yirmili yaşlarda böyle şeylerden keyif alınmaması sizi doğrulayabilir ama; kalem pille çalışan eski, çok kullanılmış bir el radyosunun huzur getireceğine inanırım.
Ve şu an çok huzurluyum.
Gününüzün güzel geçmesi dileğiyle, mutlu pazarlar.
Sabrın sonu ile