Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '21

 
Kategori
Psikoloji
 

Güven

Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nu dün kaybettik. Türkiye, değerli bir evladını daha yitirdi. Işıklar içinde uyusun. Yokluğunu gerçekten de hissedeceğiz. Sosyal medyada ve televizyonlarda Hocamız’ın vefatı ile ilgili yansımalara baktığımda, farklı görüşe sahip kesimlerde gördüğü kabul, yani âdeta topluma mal olmuşluğu gözüme çarptı ve bu durum beni çok duygulandırdı. Ne mutlu ona. Arkamızdan böyle güzel izler bırakarak göçmek keşke hepimize kısmet olsa. 

Neydi peki Hocamız’ın bu geniş çaplı etkisinin sırrı? Muhakkak ki yazdığı onlarca kitaba ve yaptığı konuşmalara bakılınca bu sorunun yanıt(lar)ı bulunabilir. Ancak, bugün izlediğim bir videosunda “güven” konusuna yaptığı şu olağanüstü güzel vurgu, aradığımız yanıtın en derindeki kaynağına doğru bizi yaklaştırabilir gibi görünüyor:   

“Hayatın sermayesi güvendir. Çok önemli bir laf. Güvenin olmadığı yerde hayat devam edemez, mümkün değil, mümkün değil ! Anlamlı, coşkulu ve güçlü bir yaşam için kişinin kendi ilişkisinde ve kişiler arası ilişkilerde mutlaka güven lazımdır. Güvenilen insan olmak, bence bir insanın erişebileceği en büyük mertebelerden biridir.”

Rahmetli Cüceloğlu bu konuyu açıklarken şüphesiz  gözlemlerine de dayanarak toplumumuza yol gösterme çabası ile hareket ediyordu. Annemin rahmetli dayısı TBMM’nin 13. ve 14. dönemlerinde Aydın’dan milletvekilliği yapmış, İsmet İnönü’nün yakınındaki genç vekillerden biriymiş. Dayımız sağlığında bize siyasette yaşadıklarını, İsmet Paşa ile anılarını anlatırdı.  Paşa, genç siyasetçilere özellikle yakın davranır, onlara meclis kürsüsünde konuşmaları için cesaret telkin eder, onları eğitmeye çalışırmış. Genç vekillere ilk verdiği nasihatı, güven vermek üzerine: “Politikada güvenilir adam olunuz, ülkece en büyük eksiğimiz güvenilir kişilerin azlığıdır” şeklinde olmuş. Bugün de aynı sorunlarımız devam etmiyor mu?  

Saygın tarım yazarlarımızdan Ali Ekber Yıldırım, 16 Şubat’ta Dünya Gazetesi’nde yazdığı yazısında, perakende ticaretin düzenlenmesi ile ilgili yeni kanun teklifinin hazırlandığını anlatmış. Ancak, Türkiye’de mevzuat ile ilgili düzenlemelerin yapılmasının ve yasa çıkarmanın kolay olduğunu, bununla beraber o yasayı uygulamanın her zaman kolay olmadığını vurgulamış. Üreticiler ve tedarikçilerin zincir marketlere karşı durumunu sorguladığı satırlarına şu ifadelerle devam etmiş:

“Zincir marketler her geçen gün pazarda egemenliğini artırırken, milyonlarca üretici ve tüketici dayatılan şartları kabul etmek zorunda bırakılıyor. Üreticiler ve tedarikçiler örgütlü değil. Zincir marketlere ürün verebilmek, rafta yer alabilmek için kendi aralarında acımasız bir rekabet içindeler. Zincir marketler onların bu örgütsüz ve güçsüz yapısını kullanarak istediği fiyata ürün alıyor. Ödemeleri 3-4 aya yayabiliyor. Ürünlerini satmamakla tehdit edebiliyor. Bakkal, manav esnafı giderek yok oluyor. Tüketiciye çok fazla seçenek bırakılmıyor.

”Devamında, Avrupa Birliği’ndeki koşullar için de şunu ifade etmiş Sn. Yıldırım:

“Avrupa Birliği’nde çıkan yasalar uygulanıyor. Üreticinin çok güçlü örgütleri var. Kooperatifler çok güçlü. Tüketici de bilinçli ve örgütlü. Çıkan mevzuatı takip ediyor. Hakkını savunuyor. Buna rağmen yaşanan aksaklıklar bu tür direktiflerle düzeltilmeye çalışılıyor.”

Türkiye’de bu ve benzer örgütlenmelerin zayıf kalmış olmasıyla ilgili birçok engel listelenebilir, ancak listenin en tepesindeki 3 maddeden birinin karşılıklı güven(ememe) problemi olarak çıkacağına hiç şüphem yok. Yirmi yıl kadar süren profesyonel iş hayatımda Türk ekiplerinin kolektif çalışmalarda Batılı ekiplerin etkinlik seviyesine çıkmakta zorlandıklarını da bizzat gözlemledim. Batı uygarlığının her alanda ortak çalışma ve örgütlenmedeki başarısı; klasik müzik orkestralarında farklı tondan çalan ve farklı ses renkleri olan onlarca çeşit ve çoklukta enstrümanın varlığına rağmen tek bir senfoni eserinin kusursuz icra edilmesini çağrıştırıyor.  

Doğan Cüceloğlu Hocamız muhakkak çok farklı yönleriyle anlatılabilir ve uzun yıllar anlatılmaya devam edilecektir. Bu mütevazi anma yazımda, onun toplumumuzda ortak hareket etmenin, kolektif çalışmanın önündeki “güven” engelinin kaldırılması için yazılarıyla, konuşmalarıyla yaptığı büyük hizmete dair minnettarlığımı sunmak istedim. Allah gani gani rahmet eylesin. İsmi ölümsüzdür. Bayrağını taşıyacak ve aynı şevkle Türkiye’mizin aydınlık geleceği için çalışmaya devam edecek bilim insanlarımızın çokça yetişmesi dileğimle.    

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kaynakça:

https://www.dunya.com/kose-yazisi/zincir-marketlerin-onlenemez-yukselisi-ve-gida-fiyatlari/611065    

 
Toplam blog
: 30
: 349
Kayıt tarihi
: 06.01.18
 
 

Aydın'da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Aydın'da tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniv..