15 Kasım '06
- Kategori
- Felsefe
Güvenli hayatlarımız

Varolamayana ergi yaparak geçiyor hayat. Hep bizim olmayanı, bizim olamayacağı isteyerek yaşıyoruz. Ön yargılarımızdan oluşturduğumuz, koruma kalkanlarının altında olumsuzluklardan beslenerek büyüyoruz. Kendimizce güvenli olan bir çevre yaratıp, yapmak ve hissetmek istediğimiz herşeyi minimumda tutarak, büyük riskler almadan (yarattığımız fanusta) suni teneffüs yöntemiyle, kendimiz tarafından az kullanılmış ikinci el hayatımızı soluyoruz.
Gündelik yaşamak artık o kadar olağan bir hal almışki, ileri tarihli yapılacak herhangi bir plan, beklenti veya umut yaratmaktan çok, korku yaratıyor bizde. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilmiyoruz, bilemiyoruz. Öğrendiğimiz herşey; habitatımızda, koşulları belli, sentetik ve didaktik bir hayat alanında, el yordamıyla yaptığımız seyahatler de edindiğimiz afilli tecrübeler, daha ötesi yok, daha ötesi için zaten yeterli cesarette yok.
Hep korkuyoruz... Var olduğunu sandığımız sanal özgürlüğümüzü kaybetmekten, o meşhur yaşam standartımızdan feragat etmekten, havalı bir kartvizit insanı olmaktan vazgeçmekten... Sonra korkularımızdan utanıyor ve geçerli mazeretler üretiyoruz. Çünkü öncelikle kendimizi ikna etmemiz gerekiyor. Ezberlenmiş bir şekilde sıralıyoruz bahanelerimizi, içini hiç doldurmadan; toplum baskısı, ailevi nedenler, ekonomik şartlar, zamansızlık... Liste uzayıp gidiyor... Aslına bakarsanız nedenlerimizin hiçbiride mantıksız gözükmüyor yani ikna olmamız çok kolay.
Yalnızca biraz alkol alınca, belki de hayat tarafından birkaç kez ufak veya orta boy şiddetle sarsılınca, bahanelerimizi biraz aralayıp, gerçeği teneffüs ediyoruz. Temiz hava ciğerlerimizi yakıyor. Oksijen hızla kana karışıyor ve gerçekliğin baş döndürücü şarhoşluğunu yaşıyoruz.
O an işte; yarattığımız dünyanın boşluğu gözlerimizi alıyor, doğruları kusuyoruz. Bir kez olsun kendimizle yüzleşip, sorguluyoruz geçmişi ve geleceği... Ama biliyoruz ki sarhoşluk kalıcı değil, ertesi sabah ayılacak, kaldığımız yerden yaşamaya devam edeceğiz "güvenli" hayatlarımızı.