- Kategori
- Şiir
Güz Çiçeğim

"Şemsi Belli Anısına"
sizdiniz o sizdiniz
hani, çokça beklediğim
bunca zaman gelmediniz
ahh neredeydiniz
daha önceleri neredeydiniz
bu mevsim / benim için geç biraz / bahar güneşim / dedi
mahçup edâyla, aşka âşık kadın
mevsimler arasında fark kapanır mı
ateş olup yakma sonra
ruhumun durgun denizinde fırtınaya atma
sen / dünyâma altın ışıklar saçan müstesnâ kadın
güz çiçeği olsun senin adın / dedi genç âşık
Ve Aşk
sen adınla tezat bahar goncası
renklerin ile kokun tutuşur teninde
saçlarında her mevsim, taze leylak kokusu
destansı güzelliğini yazamaz hiçbir kalem
sihirli olsa bile ucu
aşkına pervâne sana dönerim
mâbedimde bir tek, senin aşkına olacak ibâdetim
güz çiçeğim, son sığınağım
sen / poyrazlara dalga kıran oldun içimdeki denizde
gözlerinde, mevsimlerin ışıkları tutuştu
aşkın şarâbı bana gözlerinden sunuldu
yazdım seni satır satır içime
Ve Ölüm
gittin güz çiçeğim / yittin
hayat, ne kadar acımasızmış meğer
sonsuz mutluluğumun bedeli
ağır mı olmalıydı bu kadar
bıraktığın ölüm sarhoşluğunda kalsam / uyanmasam
büyüyen yalnızlıklar içinde kalmaya gücüm yok
yaşam, kanıyor ellerimde durmadan
bir çıkmaz sokak geliyor önüme hep
kader çizgimdeki cümbüşlü yolda şimdi
ne bir ışık / ne renk / ne de âhenk var
ay’ın şavkıması kadar güzel gözlerinde
renklerin hepsini sende gördüğüm
hepsi soldular senle, gözlerimin önünde
yaşamak ve sevmek senle güzeldi güzçiçeğim
artık çok zor her ikisi de
biz, deli divâne âşık iken
yıldızlardan uzak bildiğimiz ayrılık geldi
boylu boyunca susmuşluğa
ak yataklara uzattılar seni
anne gibi /saçlarımı okşayan elinin kımıldamayan şefkati
ahh güzçiçeğim
acı bir masal oldun ömrüme
kan damladı beyaz mermere
açılmayacak bir daha dudakların
çocuğum / bahar güneşim diyemeyecek dilin
kemanın öksüz kaldı arkanda / kitapların tozlu raflarda
korkular nöbet nöbet geliyor durmadan
ilk defa / dönüşsüz gidişler içinde kaldın
öyle sessiz ki gidişin / bir el sallayamadan
gelin telleriyle süslemişler seni
her soluk alışta duyuyorum nefesini
ruh gölgelerimizde kucaklaşıyoruz seninle
güz çiçeğim benim
ömrümün vârı, can damarım idin
her yarayı gördüm, her yarayı sardım
bir tek / bir tek gidişinle açtığın
o korkunç, derin yara hâlâ açık
sustu sabahın gülüşleri penceremde
öğlen, akşam/ dan renkler silindi
kan damladı ellerime, bütün zamanlardan
yollar kapandı, sana gelen yollar
sarı bir gül goncası usumda kalan
ben yitik, kadehlerde mey yitik
her gölge sen / her gölgede sesin
şarkılar hep hicran / kara bulutlar kördüğüm
güzçiçeğim
güneşim benim, diyen sesin
bir tek sendin O / bana mutluluğu veren
kara topraklara gelin gittin
hiçbir varlık mutlandırmıyor beni
yalan avunmalarım resimlerinle
ahh duygularımı uyuşturabilsem şimdi
gitme kal demem faydasızdı
kim, nasıl hükmedebilmiş ki ecele
dünyâ dönüyor yine
tüm küskünlüğüme rağmen
durmuyor hayat/ geçiyor tek düze günler
yerini dolduramıyor hiç bir şey
mektupların, bana senden kalan en değerli şey
güzçiçeğim
ne yapsam teselli değil bana
son tesellim / sana gelecek oluşum
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
esinleme: kaynak kitaplar
güz çiçeği /bahar güneşi/can kuşum/Şemsi Belli