- Kategori
- Deneme
Güzele giden yol, nereye varır?
vepa.bloggum.com
İnsan kendini algılamaya başladığı tarihten beri hep güzeli aramış. Güzelin peşinden koşmuş. Güzel olmak istemiş.
Bu isteği insanlık tarihi boyunca hep artarak devam etmiş.
Ne zaman ki insan egosunun esiri olup, güzeli yaşatmak yerine sahip olmayı tercih etmiş, işte o zaman insan güzelleşmekten uzaklaşmış olmalı diye düşünürüm.
İnsan, tuhaf bir yaratık... Binyıllardır hep güzelin peşinde koşan insanın, güzellik adına yapmadığı çirkinlik kalmamış. Güzele sahip olmak için kız kaçırmış, silah çekmiş.
Güzele bakmaktan kendini almamış, bir kez baktığı güzele bir daha bakmış. Bu tacizci tavır çoğu zaman güzeli rahatsız ettiğinden olacak ki toplum “güzele bakmak sevaptır.”söylemiyle durumu kurtarmaya çalışmış.
Güzel bir hayat için hırslanmış. Çok para kazanmak zorunda hissetmiş, bunun için bin bir entrika çevirmiş.
Doğayı güzelleştirmeye kalkışıp, doğayı katletmiş. İnsanlığı ve doğayı yoksullaştırmış.
Tarihin derinliklerinden günümüze ulaşan güzellikleri korumak, paylaşmak yerine sadece kendinin kılmak için birçok tarihi kalıntıyı talan edip, metaya çevirmenin derdine düşmüş.
Güzelliği çok farklı şekillerde algılamış, yorumlamış. Kimi zaman görünen/fiziki güzelliğin peşine düşmüş. Kimi zaman mühim olan iç güzelliğidir demiş. Ama nedense hep görünen güzellik ağır basmış.
Ortak bir güzellik paydası bulamamış bir türlü.
Güzel insan, güzel yer, güzel vatan, güzel ev, güzel bir doğa, güzel iş, daha güzel aş için didinip durmuş. Ancak ulaştığı her güzellik bir başka güzelliğe sahip olma dürtüsü oluşturmuş. “İşte aradığım güzellik bu. Keyfini çıkarayım, mola!...” diyememiş bir türlü.
Belki sonunda güzel olarak tanımladığı pek çok şeye kavuşmuş.
Ama güzelleşmekten uzaklaşmış hep!...