- Kategori
- Estetik / Güzellik
Güzellik, suç ve ceza

Bugün az çok herkesçe bilinen, Burma'da yaşayan Kayan Lahwi kabilesine özgü, bir geleneğin arka planına bakmak istiyorum.
Birmanya, ya da Burma’daki boynu halkalı kadınların gerçeği, modern dünyanın düşündüğünden farklı anlamlar taşıyor olabilir çünkü.
BURMA’DA YAŞAYAN BOYNU HALKALI KADINLAR
Güzellik; dünyaya anlam katan bir kavramdır ve bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren özelliğidir.
İnsanlar kendilerine, memnuniyet hissi yaşatan, algısal deneyim sağlayan, bir özelliği güzellik olarak tarif etmektedir. Güzellik deneyimi genellikle cazibe ve duygusal esenlik hissi içerir. Bu deneyimin öznel doğası "güzelliğin bakanın gözünde’’ olduğu söylemine yol açmıştır.
Her toplum kendi yaşayış tarzı üzerinden, güzelliğe dair genel standartlar geliştirir.
Bu standartlar genellikle, bir toplum için üretilmiş sanat ve edebiyatı yansıtılır.
Güzellik standartları, kültürel değerlere bağlı olarak değişim gösterebilir.
Tarihsel süreçte, sanat ve edebiyat her zaman, güzellik için farklı standartlar içeren geniş bir yelpazede gösterilmiştir.
Ancak, ne olursa olsun bu güzellik standartları konusunda çok tahammüllü olmadığımız da ortada.
Batı uygarlığına bir örnek verecek olursak, kadınlarda belini inceltmek için korse kullanması Viktorya döneminde zirveye ulaşmıştır.
Diğer kültürlerde de dikkat vücudun diğer bölgelerinde odaklanmış olabilir. Bunda yadırganacak bir yan yoktur.
Bunun örneklerinden biride Burma’da ki kadınlardır. Batı standartlarında olmayabilir ama bu âdetin arka planı farklı bir güzellik standardı içerir.
Burada, güzelliği onaylamak, kutsamak ve hatta gerektiğinde ceza kavramı tek geleneğin ardından modern dünyaya sunulmaktadır.
Burma (şimdi MYRAMAR olarak bilinir) ve Tayland arasındaki sınırda dağlarda (ayrıca Padaung denir) Kayan Lahwi kabilesi yaşamaktadır.
Bu kabile kadınlarının bir bölümü boynuna, pirinçten yapılmış halkalar takmakta ve bundan dolayı, turistlerce "zürafa kadınlar" olarak anılmaktadırlar.
Kayan Lahwi kabilesinin, asimile bir Moğol kabilesi kökeni olduğu düşünülmektedir.
Dünyanın en uzun boyunlu kadınları, modern dünyanın onlara taktığı adla 'Zürafa kadınlar bu kabileye mensuptur.
Burma, köylü nüfusun yoğun olduğu bir ülkedir.
Nüfusun 3/4'ü köylerde yaşıyor. Resmi dil Birmanca ama 100'ü aşkın yerli dil konuşuluyor.
Zürafa kadınların dili Kavence.
Köylerin hiçbirinde elektrik yok.
Tabii televizyon ve radyo da yok.
Elektriğin icadından önce nasıl yaşanıyorsa hâlâ öyle yaşıyor köylüler.
Misafirlik, başlıca eğlenceleri.
İnsan ilişkileri çok sıcak ve samimi.
Tipik bir aile yapıları ve farklı alışkanlıkları var.
Mesela; zürafa kadınların köyünde, erkekler tarafından gün boyu bir ot karışımı çiğneniyor.
Bu ot karışımı, uyarıcı ve uyuşturucu bir özelliğe sahip. Dişetlerini tahriş ettiği için çoğunun dişleri dökülmüş durumda.
Ağızlarındaki kırmızılık, çiğnedikleri ottan kaynaklanıyor.
Reçine de çiğneniyorlar ve onun da uyuşturucu etkisi var.
Halka takma geleneğine tabi tutulan kız çocuklarına bu pirinçten yapılma takılar kademeli olarak takılıyor.
Boyundaki halkalar 6'lı 3 parça.
İlk parça 5-8 yaşları arasında takılıyor. Çenenin altına konulan destek sürtünmeyi önlüyor.
Halkalar Zürafa kadınların yaşamına hiçbir kısıtlama getirmiyor.
Sadece hareketleri çok ağır ve dikkatli olmak zorunda.
Tahta üzerinde yatıyorlar.
Şaşırtıcı ama halkalarla ne boy ne boyun uzuyor. Biçimdeki değişiklik nedeniyle uzamış görünüyor sadece.
Bu dağ köyünde astroloji çok önemli bir yer tutuyor ve Çin takvimi kullanılıyor.
Çin takviminde yıllar, hayvan adları ile anılıyor.
Her yıl bir burca ait.
Bu eski geleneğin kökenine dair muhtelif rivayetler var ama bu halkaları sadece Ejderha (Dragon) yılında doğan kadınlar takabiliyor.
Ejderha veya Dragon gücü simgeleyen bir burç ve Çin astrolojisinde İmparatorların burcu olarak kabul ediliyor. Bu burç mensuplarına çok üstün özellikler atfediliyor.
Ejderha yılında doğan bir kadının da, çok güzel ve çekici olmasının yanı sıra zeki olduğuna da inanılıyor.
Küçük bir kabilede, 12 yılda bir gelen ejderha yılında doğabilecek kız çocuk sayısı çok fazla değildir, doğal olarak.
Onlar kendilerince özel kabul ettikleri kız çocuklarına, bu yöntemle bir ayrıcalık sağlıyor.
Bugün batılı ülkelerin bir çeşit esaret kabul edip yadırgadığı bu uygulamanın arka planında, özel kadınsı güzelliğin bir ifadesi ve sosyal statü göstergesi var aslında.
Boynunda halka taşıyan bir Kayan kadını, güzelliği, bilgeliği ve doğal çekiciliği simgeliyor.
Bir Kayan kadın tarafından takılan bu pirinç halkalar, kendisi ve ailesi için statü göstergesidir.
Topluluklarında ayrıcalıklı, saygın bir yerleri var.
Kendileri de, kutsallık taşıdıkları inancına sahipler.
Ama bu halkaların bir de, başka anlamı var.
Boyunlarında ki bu halkalar, hem bu ayrıcalığın göstergesi hem de bir yanlış yapması durumunda ölümüne sebep olacak cezanın uyarısı mahiyetindedir.
Eşlerinden başkası ile birlikte olmalarının cezası boyunlarındaki halkaların, destekleyici bir önlem almadan çıkarılması şeklinde veriliyor ki, batı uygarlığı bunu da çok zalimce bir ceza olarak niteliyor. Çünkü o halkaların çıkması kadının ölmesi anlamına geliyor.
Bu dağlık bölgedeki çeşitli köylerde, toplam 500 halkalı kadın yaşıyor.
Dünyanın dört bir yanından insanlar, onları görmeye gidiyor.
Çok fazla uyuşturucu ot çiğneyen bir kabile, güzel kadınların boynuna takılan halkalar, son derece mistik ve modern dünya için efsane üretmeye uygun bir ortam oluşturuyor.
Neden bu halkaları takmayı kabul ettikleri sorulduğunda kadınların çoğu, kendi kültürel kimliklerini korumak için olduğunu söylüyor.
Kayan kadınları için 11. yüzyıldan bu yana halkalar, hala kadınsı doğal güzelliğin, suç ve cezanın sembolü olmaya devam ediyor.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir
05.09.14
Muğla