Hafta sonu hayalleri

2500 sayfa iddianame…Binlere yorum, makale yazı, açık oturum kapalı oturumi haber vs... Bilmem kaç bin belge, küpür ve milyarlara kelime suçlama okyanusun kenarında oturup hayallerimi kurcalamak istedim bu yazımda. Şair ne demiş “sanatkar madde üzerinde kurduğu bir dünyada kendince bir alem yaratır” ya, öyle....

Yukarıda bahsettiğim konular üzerinde kurulan hayaller zından karanlık olacağından kendime yeni bir alem yaratmalıyım… Suları gürül gürül, nehirleri çoşkulu denizleri bir ananın kolları gibi ülkmemin tarla kuşlarının seslerini dinlemeliyim. Zümrüd-ü Anka kuşunun bahar yapraklarından yaptığı yuvayı gözlemlemeliyim. Bir an evve yaksın o yuvayı ve yeniden doğsun, yeni melodilerle yeni bir günle ve yeni bir gelecekle... Ki, çocuklarımız daha sihhatlı, daha zeki, daha üretken, daha insan sevgisiye dop dolu yetişsin.

İlmin fennin, iletişimin baş döndüren hızına yetişsin ve süratle bilgi toplumu olsun bütün insanım, kurumlarım… Tarinine, dünyaya kulak kesilmiş, sürekli mutluk, sürekli istikrar ve sürekli gelişme kovalayan bir dünya milleti düşlemeliyim.

Aldo Moro dan sonra İtalyada değişen suların renginin kötü kopyası değil, kendi gerçekleriyle sağlıklı bir şekilde yüzleşen dinamik bir toplum görmeliyim…

Son yazılarımda mucizelerden bahsettim…

Geldiğimiz bu noktada mucizeleri hayaller tetikler, başkaca çarede yok. O nedenle çok katlı hayallerimi abartılı bulmayın… Tan yeri ışıklarının ilk düştüğü yüce dağlarların yangınlarına dönsün yüreğim, bırakın öyle düşler kurayım.

Bunun adına ismarlama rüya da diyebiirsiniz. Hadi, durmayın, sizde katılın bu rüyalarıma… Arşa uzanan ellerin isteği geri çevrilmez, cevabını bulur…

Gökyüzünde gördüğüm deprem işaretleri ancak o zaman nurlu aydınlıklara dönüşebilir.

Sevgi ve saygılarımla…..