Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Ekim '10

 
Kategori
Spor
 

Hagiyagra

Hagiyagra
 

Biliyorsunuz Rijkaard’ın ardından tonla yorum yapıldı. Onun teknik direktör bile olmadığı, kariyerindeki başarıların kendisinden kaynaklanmadığı, zaten Barcelona’yı herkesin şampiyon yapabileceği şeklinde bizim futbol kamuoyumuzu tatmin eden uzun uzun analizler yapıldı.

Bunun bir yere kadar doğru olduğunu düşündüğümüzde ortaya aslında cevap bulmakta gerçekten zorlanacağımız birçok soru çıkıyor ortaya.

Örneğin, Galatasaray, Fenerbahçe gibi değeri yüz milyon eurolarla ölçülebilen takımlarımızın yerel ölçekte Barcelona ya da Real Madrid’ten ne farkı vardır? Bir takımda iyi oyuncular eninde sonunda bir araya gelerek belli bir kadro istikrarı yakalayabiliyor. Öyle zamanlarda kenarda kimin oturduğunun gerçekten büyük bir önemi olmuyor. Türkiye’de bu gerçeğe uygun üç tane kulüp vardır ve onların başına kim gelirse gelsin son sene kadar biri mutlaka mutlu sona ulaşıyordu. Bu durumda yapılması gereken en basit şey doğru kadronun bir araya getirilmesini sağlamaktı.

Galatasaray bu anlamda belki de başında teknik adam olmaksızın şampiyon olabilme başarısı göstermiş Türkiye’deki yegâne kulüptür.

Başında teknik adam olmaksızın başarılı olabilen bir kadronun kariyerli bir teknik adamla çalışırken aynı şeyi tekrar edemiyor oluşunu anlayabilmek kolay değildir.

Fakat burada doğru model başından beri konuşmaya çalıştığımız şey değildir.

Temelde futbolcu; sporcu merkezli bir sistemin uzun vadeli bir başarı getirmesi de mümkün değildir. Takımda ağır ağabeyler olacak, onlar takımı bir araya toplayacak, sahip çıkacak ve motive edecek. Bunun asla profesyonel olmadığını düşünüyorum. Dünyada da böyle bir model yok.

Fatih Terim’in Milan’da başını yiyen şey işte budur.

Oysa tam aksine Mourinho, Alex Ferguson, Arsen Wenger’i başarılı kılan şey de ne yapacağını bilen, kariyerli ve karizmatik teknik adam modelidir.

Ertuğrul Sağlam Bursaspor’da bunu yapıyor. Bülent Uygun’un Sivasspor’da yapmaya başladığı ancak egosunun fazla önplana çıkması nedeniyle yarım kalan projesi bir örnek olabilir.

Kuşkusuz Aykut Kocaman bir projedir!

Fakat spor çok bileşenli bir kurumdur. Hele işin içine profesyonellik girdi mi ilişkiler daha bir karmaşıklaşır olur. Bu nedenle amatör düzeydeki spor takımlarının daha başarılı olduğunu görürsünüz. Çünkü onlar “takımdır.”

Rijkaard’ın gönderilmesinden sonra, Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye 10 yıl sonra Kadıköy’de yenilmemesi, çok da iyi mücadele etmesi, peşinden dün Antalyaspor karşısında alınan galibiyet bir anda sorunun Hollandalı’da, Romen olanınsa bu işin sihrini biliyor olduğuna yönelik kesin bir kanaate varıldı.

Hagi’nin on gün içinde bu takıma ne yaptığı ve söylediği spor gazetelerinin en fazla merak edilen şeyi durumundadır. Oysa aynı Hagi’nin on maç sonra bu takımı nasıl iyi idare edemiyor olduğunu konuşuyor olacağız yine aynı sayfalar içinde.

Hagi bu filmi daha önce izlemedi mi?

2009 yılında şampiyon yaparken övülen, 2010’daysa her şeyi eleştirilen Mustafa Denizli örneğinde olduğu gibi. Bu sene Galatasaray şampiyon olsa da biz önümüzdeki sene Hagi’nin teknik adamlığını tartışıyor olacağız.

Futbolda istikrar devamlılıktan geçer. Bunun kesinlikle bir ekole sadık kalınarak teknik adamlıktan başlanması gerektiğini düşünüyorum.

Uzun ve kalıcı başarılara ulaşmak için teknik adam devamlılığı sağlanmalıdır.

Yok, kısa ve periyodik başarılar talep ediliyorsa bu sefer de oyuncu tarafı güçlü kılınmalıdır.

Biz Hagi’nin elinde sihirli bir değnek olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu anlamda hiç kimse sonradan tersini söyleyeceği şeyler için kendisini bugünden kandırmamalıdır.

Hagi bir hap da değildir ki ağzına at yüksek performans sağlayıversin!

Eğer Rijkaard gitti, yerine Hagi (Aykut Kocaman, Bülent Uygun, Hikmet Karaman) geldiyse yapılması gereken şey artık onun arkasında sağlama durabilmektir.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara