Hakan Şükür Türk değilmiş!..

Hakan Şükür TÜRK değilmiş!

Kimin umurunda?

Hakan Şükür kendisini Arnavut olarak tanımladı ve Türk olmadığını büyük bir gururla(!) söyledi. Bu söylemin neye, kime hizmet ettiğinin fazla bir önemi yok.

Gelin Atatürk’ün Türk milleti için söylediklerine bir göz atalım.

“Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki muvaffakiyeti Türk Milleti’nin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak kararlı bir şekilde yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Millî kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.

Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir. (Mahmut Esat Bozkurt, Yakınlardan Hatıralar, S. 95)

Bu memleket tarihte Türk’tü, hala Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. 1923 (Taha Toros, Atatürk’ün Adana Seyahatleri, S. 23)

Türk! Öğün. Çalış. Güven. (Afet İnan, Atatürk Hakkında H.B., S. 304)

Bir Türk dünyaya bedeldir. (1925)

Türk milleti büyük bir arslandır. Biz hepimiz onun tüyleri arasına sıkışmış ve sığınmış göz ile görülmez küçük varlıklarız. O arslanın büyük hareketleri ve hamleleri ise inkılâp hareketleri ve hamleleridir. Bu arslanı tahrik edebilmek... İşte bizim için iftihar edebilecek rol budur. 1931 (Asım Us, Hatıra Notları, S. 322)

Türk milleti, güzel her şeyi, her medenî şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde tapındığı bir şey varsa, o da kahramanlıktır. Bu sözlerim şüphesiz bugünkü uyanık Türk gençliğinin kulaklarında yüksek ve tesirli akisler yapacaktır. Yüksek huylarına ehemmiyetle baktığım Türk çocuklarından daha az şey istemem.

Bizim başka milletlerden hiçbir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, yüksek maksatlar uğrunda ölmesini biliriz. (Makbule Atadan Anlatıyor. Nükte, Fıkra ve Çizgilerle Atatürk III, Der: N.A. Banoğlu, S. 79)

Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü Türk Milleti’nin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir. Çünkü Türk Milleti millî birlik ve beraberlikte güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk Milleti’nin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir.”

Bu söylemleri bir kere daha okuyup, ondan sonra Hakan Şükür’ün Türk olup olmamasının önemine bakmak yeterlidir.

Bu halkın belleğinden Türk Milleti kavramını, milliyetçiliği ayaklar altına alarak veya popüler isimlere açıklama yaptırarak silmek mümkün mü?

Veya "İnkılâp kanunlarının korunması" başlıklı anayasa maddesinin değiştirilmesiyle, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izlerini silmek mümkün mü?

Bildiğiniz gibi devrim kanunlarını anaya koruma altına alıyor. Bu kanunlar 1924 ila 1934 yılları arasında çıkarılmıştır. Bu Devrim Kanunlarının anayasaya aykırılığı iddia edilemiyor. 

Neydi o Devrim Kanunları?

*Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924)

*Şapka İktisasi Kanunu (1925)

*Tekke ve zaviyelerle türbelerin seddine ve türbedarlıklar ile bir takim unvanların men ve ilgasına dair kanun (1925)

*Türk Kanunu Medenisi’yle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110’uncu maddesi hükmü (1926)

*Beynelmilel erkamin kabülü hakkında kanun (1928)

*Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanun (1928)

*Efendi, bey, paşa gibi lakap ve unvanların kaldırılması hakkında kanun (1934)

*Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun (1934)

Sözün özü, ne Türk Milleti kavramını ortadan kaldırabilirsiniz, ne de bu Devrim Kanunlarını.

Hakan Şükür’ün kim olduğunun da bir önemi yok. Eğer kendisini Türk hissetmiyorsa, bu onun bileceği iş. Kendisini ne hissediyorsa, gitsin orada yaşasın.