Hakikatı aramak

Çok sık telaffuz edilen bir cümle HAKİKAT’ı aramaktır. Hakikatı aramadan önce Hakikatın tanımında anlaşmak lazımdır. Dinlerin, filozofların, masonların  ve bilim adamlarının Hakikat tanımları çok farklıdır. Hatta ben Hakikatın doğru dürüst tanımının yapılabildiğinden dahi emin değilim. Hakikat’ı neden arıyoruz ? Tüm dinler zaten bunu önümüze koyuyorlar. Ama Hakikat’ın ne olduğu ve hakikatı bulmak konusu sadece dinleri ilgilendirmiyor, filozoflar, bilim adamları, hür ve kabul edilmiş masonlar da yüzlerce yıldır tartışıyorlar. 1920lerde Einstein ve Quantum fiziğinin babası Niels Bohr Hakikatın ne olduğu konusunda büyük bir tartışmaya girdiler bu konu hala çözümlenemedi. Einstein’ın şiddetle reddettiği ama Quantum Fizikçilerinin öne sürdüğü şey insanın gözlemlerinden bağımsız bir hakikat olmadığı, hakikat dediğimiz şeyin bir olasılıklar dağılımından ibaret olduğu biz gözlemlediğimizde sonsuz sayıda olasılıklardan birinin gerçekleşip bizim hakikatımız haline geldiğidir. Diğer olasılıklar da sonsuz sayıda paralel evrenlerde gerçekleşiyorlar. Bilim kurgu gibi görünen bu olayı ciddiye alan birçok bilim adamı var. Bu konuda Gwyneth Paltrow’un başrolde olduğu Sliding Doors filmini seyretmenizi tavsiye ederim. Einstein buna “ ne yani ben bakmadığım zaman Ay orda yok mu ?” diyerek tepki göstermişti. Einstein Ayrıca “Tanrı Zar atmaz “ diye de tepki gösterdi Niels Bohr ona : “ Tanrı’ya ne yapması gerektiğini söylemeyi bırak artık” diye cevap vermişti. Peki madem hakikat sadece biz gözlemlediğimiz zaman gerçekleşiyor o halde insan ortaya çıkmadan önce hakikat nasıl olabilirdi ? Bunun cevabı da büyük ihtimalle gözlemi yapan bir kozmik bilincin olması ihtimali belki de tanrı dediğimiz bu kozmik bilinçtir. Böyle gözlem yapan kozmik bir bilinç olabileceğine 1901 – 1905 yılları arasında  Thomas Young adında bir fizikçinin yaptığı ve günümüzde çok daha gelişmiş aletlerle binlerce defa tekrar edilen Double Slit ( çift yarık ) deneyi işaret ediyor bence. Bu konuda Milliyet Blog’da “ Hakikat algılayabildiğimizden çok daha geniş bir olgu” ve “ Hakikat dediğimiz şey kafamızın içinde mi ?” başlıklı yazılarımı da okumanızı tavsiye ederim.

Rasih Bensan 23 Ocak 2013