Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '06

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Hakkaten Çinliler Geliyor

Hakkaten Çinliler Geliyor
 

Bir geçmişteki zaferlerimizle övünüp, “bak bizden korkup çin seddini yaptılar” diyerek kendimizi avuta dururken Çin’liler dünya liderliğine ciddi ciddi adaylıklarını koyuyorlar. Bunu yaparken, birçok sektörün şikayet ettiği “fiyat düşürme” yada “fiyat savaşını” kullanıyorlar. Siz Batı şirketlere “Fiyat savaşı neye yarar?” sorusunu sorduğunuzda hala “Hiçbirşeye” yanıtını veriyorlar.

Birde olaya Çin açısından bakalım mı?

Öncelikle Çin, fiyat savaşını meşru ve efektif bulduğu bir strateji olarak görüyor ve uyguluyor. Son 10 yılda özellikle tüketici elektroniği, küçük ev aletleri, kişisel bilgisayar, cep telefonu ve otomobilde fiyatı kızıştırıyorlar. Bu fiyat savaşını kazanıp pazarda büyük pay kapan ve karlarını artıranlar Çin’de kahraman olarak görülüyor.

Çin fiyat savaşları konusunda gerçek bir dehaya sahip. Yani sadece ucuz üretmekle fiyat savaşının kazanılmayacağının farkında. Benim kanımca Çin’li yöneticiler Batılı Yöneticilerin görmedikleri yada umursamayıp atladıkları bazı noktaları planlamada ve uygulamada ciddi başarılılar.

Fiyat savaşında çok iyi analiz edilmesi gereken 2 unsur vardır: Pazar ve müşterinin fiyat hassasiyeti. Öncelikle Çin, fiyat savaşına girilen alanlarda büyüdüğünü farkediyor. Hem iyi hemde kötü firmalar ile bu rekabete giriyor. Fakat fiyat savaşını kazanmada verimsiz firmaların elenmesi gerektiğini unutmuyor.

Batı daha olgun bir pazar olmasına karşın pazarlama stratejileri geliştirme konusunda yönetsel becerileri ve kurnazlığı teşvik ediyor. Halbuki Çin bu konuda çok net. Eğer müşterinin fiyat hassasiyeti varsa sen ne numara çevirirsen çevir düşen fiyata anında yanıt veriyor. Zaten sizdedikkat ederseniz Çin fiyat hassasiyeti olmayan A-B grubuna hitap eden lüks mallarda neredeyse hiç yoktur.

Çinliler herhangi bir alanda fiyat savaşı yapmanın avantajlı olduğunu nasıl anlıyorlar? Ne zaman savaşa başlıyorlar? Savaşa nasıl hazırlanıyorlar?

Bu konuda örnekler var. Renkli TV konusunda önce içerideki küçük ve verimsiz firmalar saf dışı bırakılıyor. Daha sonra Çin’e en çok TV ithal eden Japonya hedefleniyor. Hedefe yönelik olarak ayarlanan fiyatlar rakibi çaresiz bırakıyor. Fiyat rekabeti rakip firmaların maliyet çalışmalarını ve üretm süreçlerini reorganize etmeleri anlamına geliyorki buda ciddi anlamda Çin’e zaman kazandırıyor.

MikroDalga fırın konusunda ise Çin’li tüketicilerin mutfaklarını modernize etmeleri konusundaki isteklilikleri rol oynuyor. Fiyat düşüşü satışları %100 artırıyor. Burada Galanz adlı firma bizim “sürümden kazanma” dediğimiz yolla zayıf rakiplerin tamamını geçiyor. Üstelik sadece ürünü değil üretim, dağıtım ve yedek parça konusundada çok uygun fiyatlar sunuyor. Bunun içinde ilk fiyat düşüşü öncesindeki 2 ay 24 saatlik bir çalışma ile hazırlığını tamamlıyor.

Aslında tüm stratejilerde yaptıkları; fiyatları satış hacmini sistematik artıracak şekilde düzenli olarak düşürmek yada düşük tutmak.

Peki biz nerede kaybediyoruz?

Özellikle Türkiye’de öncelikle cebe giren paraya bakıldığı için maliyet önemsenmez. Gerçi son 10 yıldır oda değişti. Fakat en önemli şey bir firmanın gerçek maliyetlerini anlık izleyebilmesi ve bilmesidir. Eğer maliyetinizi bilirseniz satış yapabileceğiniz maksimum ve minimum fiyatlarınızı belirleyebilirsiniz. Eğer birde bu max-min fiyatlarla oynayabilmek için ciddi bir maliyet çalışması yaparsanız işte o zaman fiyat avantajıda yakalayabilirsiniz. Şunu bilmeniz önemli: hangi maliyetleri ne oranda kıstığınızda fiyatı ne oranda aşağı çekebiliyorsunuz? Bunu bilirseniz Çinliler gibi savaşa planlı ve hazırlıklı giriyorsunuz demektir.

 
Toplam blog
: 578
: 5372
Kayıt tarihi
: 23.06.06
 
 

Superonline danışmanlık, İktisat Bankası' nda ilk palm bankacılığı uygulaması, 5 yıl Garanti E-Ticar..