- Kategori
- Ekonomi - Finans
Planlı ekonomi
PLANLI EKONOMİ KONFERANSI
7 mart tarihli Birgün Gazetesindeki köşesinde A.Ahmet TONAK, serbest piyasacı iktisatçılarca , planlı ekonomiye yöneltilen eleştirilerin, milyonlarca ürünü planlayarak üretmenin olanaksızlığından kaynaklandığından bahisle, şöyle devam ediyor; “10 milyon ürünlü bir ekonominin planlama bilgilerini işlemenin 1.5 milyon yıl alabileceği tahmininin, söz konusu eleştirilerin dayanağı olduğu belirtilir. Ama, hemen ardından, hem de 15 yıl öncesinin algoritmik teknikleri ve süper bilgisayar imkânlarının kullanımı ile aynı işlemin ilkin 1.5 yıla, girdi-çıktı tablolarının yapısını modifiye ederek de 17 dakikaya nasıl indirilebileceği gösterilir. Yani değişen dünyanın teknik araçları sosyalizmi daha gerçekleştirilebilir yapmıştır!Dolayısıyla, planlı sosyalist ekonominin gerçekleştirilemezliğini savunmaya girişenlere tavsiyemiz, teknik hesaplama imkânsızlığı argümanını, bunda böyle teknik donanımlarını tazeleyerek yapmaları.”
Cesur olmak gerekiyor. Cesur iktisatçılara ihtiyacımız var. Geçmiş birikimlerimizi tazelemeli, sandığa kaldırdığımız ve tartışmalarda korkarak, tedirginlikle ileri sürdüğümüz planlı ekonomiye ilişkin görüşlerimizi gün yüzüne çıkarmalıyız. Kapitalizmi, cesurca, tam cepheden eleştirmeye başlamalıyız. Hiç kıvırmadan, üretken yabancı sermaye gelebilir şaklabanlıklarına aldırmadan, İMKB’nın kaldırılmasını, sanal sermayenin defedilmesini, ulusal sermayenin de kamulaştırılmasını dillendirmeliyiz. Ekonomide geçerli olması gereken yasanın emek-değer yasası olduğunun altını çizmeliyiz. Ekonomiye giriş ve mikro ekonomi derslerinde okutulan, arz-talep eğrilerinin ve fiyat oluşumunun gerçeği yansıtmadığını, serbest piyasanın mutlaka monopol-duopol ve oligopol piyasasına dönüştüğü gerçeğini, bütün solculara hatırlatmalıyız. Serbest piyasa ekonomisinin kitaplarda yazdığı gibi, uzun dönemde “pareto optimalite” ye ulaşarak, dengeyi sağlayacağı safsatasını, tuzla-buz etmeliyiz. “Homo Ekonomicus”un hiç doğmadığını, yaşayamayacağını, insanın toplumsal bir varlık olduğunu ve toplumsal ilişkilerin insansallaşmasıyla mutluluğa ereceğini yüksek sesle haykırmalıyız. İçinde hiçbir umut kırıntısı kalmamış “Eskimiş Solcuların” dillerine pelesenk ettikleri, ”insan ihtiyaçları sonsuzdur, çalışanla çalışmayan aynı parayı mı alacak, hiç lüks arabaya binemeyecek miyim, ev alamayacak mıyım, vb.” söylemlere kulaklarımızı tıkamalı, umudu tazeleyen gençlerin, ”Tek Yol Devrim” seslerine kulak vermeliyiz. Herkes iktisat okumalı, iktisat konuşmalı ama burjuva iktisatçılarınca kaleme alınan tezlerin tam tersinin doğru olduğunu düşünmeliyiz. Kapitalizmi yenilemeye çalışan, soldan devşirme, sosyal piyasacı döneklerin argümanlarına gülmeli, sosyalizme olan umutlarını yitirenlerin sözlerine kulak asmamalıyız. Hemen yarın, bütün bu yazdıklarımın konuşulacağı, tartışılacağı, yeni fikirlerin üretileceği bir “Planlı Ekonomi Konferansı” düzenlemeliyiz. Bu görev, kapitalizm aşılmalı, özgürlükçü sosyalizm hemen şimdi! diyen herkesin önünde duruyor.
Abdullah DAMAR
7 mart tarihli Birgün Gazetesindeki köşesinde A.Ahmet TONAK, serbest piyasacı iktisatçılarca , planlı ekonomiye yöneltilen eleştirilerin, milyonlarca ürünü planlayarak üretmenin olanaksızlığından kaynaklandığından bahisle, şöyle devam ediyor; “10 milyon ürünlü bir ekonominin planlama bilgilerini işlemenin 1.5 milyon yıl alabileceği tahmininin, söz konusu eleştirilerin dayanağı olduğu belirtilir. Ama, hemen ardından, hem de 15 yıl öncesinin algoritmik teknikleri ve süper bilgisayar imkânlarının kullanımı ile aynı işlemin ilkin 1.5 yıla, girdi-çıktı tablolarının yapısını modifiye ederek de 17 dakikaya nasıl indirilebileceği gösterilir. Yani değişen dünyanın teknik araçları sosyalizmi daha gerçekleştirilebilir yapmıştır!Dolayısıyla, planlı sosyalist ekonominin gerçekleştirilemezliğini savunmaya girişenlere tavsiyemiz, teknik hesaplama imkânsızlığı argümanını, bunda böyle teknik donanımlarını tazeleyerek yapmaları.”
Cesur olmak gerekiyor. Cesur iktisatçılara ihtiyacımız var. Geçmiş birikimlerimizi tazelemeli, sandığa kaldırdığımız ve tartışmalarda korkarak, tedirginlikle ileri sürdüğümüz planlı ekonomiye ilişkin görüşlerimizi gün yüzüne çıkarmalıyız. Kapitalizmi, cesurca, tam cepheden eleştirmeye başlamalıyız. Hiç kıvırmadan, üretken yabancı sermaye gelebilir şaklabanlıklarına aldırmadan, İMKB’nın kaldırılmasını, sanal sermayenin defedilmesini, ulusal sermayenin de kamulaştırılmasını dillendirmeliyiz. Ekonomide geçerli olması gereken yasanın emek-değer yasası olduğunun altını çizmeliyiz. Ekonomiye giriş ve mikro ekonomi derslerinde okutulan, arz-talep eğrilerinin ve fiyat oluşumunun gerçeği yansıtmadığını, serbest piyasanın mutlaka monopol-duopol ve oligopol piyasasına dönüştüğü gerçeğini, bütün solculara hatırlatmalıyız. Serbest piyasa ekonomisinin kitaplarda yazdığı gibi, uzun dönemde “pareto optimalite” ye ulaşarak, dengeyi sağlayacağı safsatasını, tuzla-buz etmeliyiz. “Homo Ekonomicus”un hiç doğmadığını, yaşayamayacağını, insanın toplumsal bir varlık olduğunu ve toplumsal ilişkilerin insansallaşmasıyla mutluluğa ereceğini yüksek sesle haykırmalıyız. İçinde hiçbir umut kırıntısı kalmamış “Eskimiş Solcuların” dillerine pelesenk ettikleri, ”insan ihtiyaçları sonsuzdur, çalışanla çalışmayan aynı parayı mı alacak, hiç lüks arabaya binemeyecek miyim, ev alamayacak mıyım, vb.” söylemlere kulaklarımızı tıkamalı, umudu tazeleyen gençlerin, ”Tek Yol Devrim” seslerine kulak vermeliyiz. Herkes iktisat okumalı, iktisat konuşmalı ama burjuva iktisatçılarınca kaleme alınan tezlerin tam tersinin doğru olduğunu düşünmeliyiz. Kapitalizmi yenilemeye çalışan, soldan devşirme, sosyal piyasacı döneklerin argümanlarına gülmeli, sosyalizme olan umutlarını yitirenlerin sözlerine kulak asmamalıyız. Hemen yarın, bütün bu yazdıklarımın konuşulacağı, tartışılacağı, yeni fikirlerin üretileceği bir “Planlı Ekonomi Konferansı” düzenlemeliyiz. Bu görev, kapitalizm aşılmalı, özgürlükçü sosyalizm hemen şimdi! diyen herkesin önünde duruyor.
Abdullah DAMAR