Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Hala 12 Eylül Anayasası’na tabiyiz!

Hala 12 Eylül Anayasası’na tabiyiz!
 

Esas olarak % 80 i değiştiği ileri sürülse de hala 1982 Anayasası'na tabiyiz.

Bu anayasanın dayandığı model “iki başlı yürütme modeli.”

Bu modelde siyasi açıdan sorumsuz bir cumhurbaşkanı mevcut ve aşırı siyasi yetkilerle donatılmış durumda.

Bu modele göre cumhurbaşkanı;
- devlet üst bürokrasisini,
- yüksek yargıçlarını tayin etmekte,
- yürütme gücüne ortak olmakta,
- bu yolla siyasi iktidar ve parlamento üzerinde denetim kurmaktadır.

Bu model şu anlama gelmektedir;
- devlet iktidarı ile siyasi iktidarın birbirinden ayrıdır.

Bu yüzden son Cumhurbaşkanlığı seçiminde vesayet sahipleri ile hükümet birbirine girmiştir.

Ancak halk oyu ile sonuç alınabilmiştir, bu dahi hükümetin ciddi cesaretidir.

Sonrasında kapatılma davası ile siyaset bloke edilmiştir.

Bu model 1982 yılından bu yana siyasetin alanının dar tutulmasını sağlayan en önemli araçlardan birisidir.

Ancak model AKP iktidarıyla ters düşerek iflas noktasına gelse de, AKP’nin tutumuyla kendini yeniden yükleme olanağı yaratmaktadır.

“Devletin onayladığı bir rejim temsilcisi” olmayan bir AKP’linin Çankaya'ya çıkması, sistem için iki başlı yürütmesinin birleştirilmesi, devlet-siyaset ayrımının zedelenmesine yol açmıştır.

Bu Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Anayasa Mahkemesi devreye girerek 1982 modelini; iki başlı yürütme modelini, siyasi bir kural koyarak, son derece katı bir zorunluluk haline getirmişti. (367)

Bu engel ancak halk desteği ile aşıldı.

Yargı, halen 1982 Anayasasına dayanarak siyasal ve sosyal değişimin önüne çıkabiliyor, değişimi yasaya ve politik içtihata tâbi kılabiliyor.

Bu nedenle anayasa değişikliği çabasının referanduma dayandırılması zorunlu.

Böyle ise rejimin demokratikleşme yolunda geri dönülemez bir noktaya taşıyacak bir anayasal dönüşüm sağlanmalı.

Ancak AKP 2002 çizgisini yakalayabilecek gibi gözükmüyor.
Kısmi anayasa değişikliği arayışında dahi yalnız kalmış durumda.
Topluma dönük politiklarla değişimi sürükleyebilir, kendi varlığının devamı da bu sürece bağlı.

Oy vermek ve bazı temel vatandaşlık hakları dışında hak ve özgürlüklerin söz konusu olmadığı bu düzenin aşılarak, insana verilen değerin sınırlarının sürekli genişlemeye imkan bulacağı bir düzene geçiş nasıl mümkün olacak?

Sezin Onay bu soruya cevabı ilginç ve şöyle:

“Dikkatli bir göz, sadece haberlerin satır aralarını gözleyerek, Ergenekon’un, şu an için öldürücü olmasa da, artık şiddete eskisi gibi rahat başvuramasa da, hâlâ faaliyette olduğunu görebilir. “Bir numara”, bu sistemin kendisi çünkü. Kişiler değişse de, feda edilse de, sistem sürüyor. Çaresi de, tıpkı Macaristan, Polonya, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin yaşadığı bir tarzda anayasal bir kopuşla geçmişi geride bırakarak, AB’nin bir parçası halinde evrensel bir demokratik arayışın parçası olmak.” Sezin Öney - 04.05.2009

Değişimin gerçekleşmesi için demokratikleşme için mutabakat şart..

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..