- Kategori
- Gündelik Yaşam
Halka göre düzen olmaz

Esnaf ve alışveriş dünyasında bizlere hizmet sunanların yaptıklarına bir bakın lütfen! Neden hiç kimsenin sesi çıkmıyor? Caddede, sokakta köpek ısırmış gibi bağırıp duruyorsunuz ama ciddi bir şikâyetiniz de yok. Kuşluk vakti olmuş köşe başında emmim marketi açmamış. “Daha millet uyanmadı begim” Ama ben uyandım. Cebim para dolu, gönlümde arzular, hayatın sokaklarına çıktım; yaşamak istiyorum. Şimdi ben taleplerim yerine gelsin diye Angara’nın cin cin deresinden kalkıp Manhatton’a mı gidecem?
Esnaflık balık avlamak mı? Gelirse beklerim gelmez ise alır oltamı giderim. Giden giden de gümüş kalkanı kaçırırsın bazen. Küçük esnaf batıyormuş. Sermaye, ayak oyunları filam tamam da asıl neden esnaflığı bilmedikleri için. İyi oluyor, seviniyorum valla! Angutlara ekmek yok! Bilmiyorsan yapmayacaksın. Bir yanlış bilgi daha. Küçük esnaf batıyormuş. Hayır, küçük olan değil esnaflığı bilmeyen batıyor. Marketlerle mal ile yarışamıyorsan hal(davranış) ile yarışacaksın.
Hem bana ne ya! Senin mazeretlerin benim taleplerimin önüne geçemez. Onun için diyorum ben işte, bu devletin yöneticileri öküz bile güdemez. Halka hizmet sunanların sorumluluklarını düzenleyen bir kanun olmak zorunda. Adam istediği zaman açıyor, kafasına göre akşam olmadan kapatıyor, aradığını bulamazsın, bulduğunu beğenmezsin, temiz değildir, bilgisi yoktur, buyur demeyi bilmez, kravatlıya eğilir köylüyü kovar, dükkânı pis kendi beceriksizdir… Zavallı halkım hayatın iğrenç sokaklarında ağlaya sızlaya köpek gibi dolaşsın dursun. Elin oğlu yarın seçim günü yine aynı terane “Benim bacımın başörtüsü…” deyip %50’yi götürsün.
Halka göre düzen olmaz diye bağıra bağıra boğazımız yırtıldı. Bu devlet korkak kardeşim! Halktan korkuyor. Hâkim değil, otoritesi yok. Esnaf üç beş kişi bir araya geliyor, bizim dediğimiz olacak. Marketler Bolu beyi olmuş, biz anlamayız. Kim yönetiyor bu ülkeyi ya! Haa ortada haksızlık varsa kepenk kapatsınlar; yanlarındayım. Ama kusura bakmasınlar kimse benim halkımı hayvan yerine koyamaz!
Kırtasiyede defter bulamıyorsun; tekelde bira yok. Peki, ne var? Bira şişesi. İyi. Demek ki bir zamanlar burada bira satılıyormuş hahahahaha! Bakkalda, makette ne satılıyorsa; bakkal, market hangi konu üzerine açılmışsa içeri de ben onu isterim. Haa altın iğneli değil de gümüş kakmalı, alıp gitmeli değil de uzaktan bakmalı olur; ama olur. Olmazsa… Ben bir daha bu dükkâna gelmem. Hayır, gelirim; gelmek zorundayım. Ben kendimi sana göre ayarlayamam; sen kendini bana ayarlayacaksın. Senin de bir hayatın varmış, hiç yaşamayacak mıymışsın, çoluğun çocuğun varmış, cenazen düğünün olurmuş, hastalık hali, misafir… Bunlar devreye girdiği zaman halka hizmet nanay.
İhtiyaç ve isteğin zamanı olmaz; insanlar her şeye 24 saat ihtiyaç duyabilirler. Gece yarısı saat üçte canım ananas suyu istedi, bulcan, ticarethane kapanmaz kardeşim. Adam senin keyfini mi bekleyecek! Bin tane patatis sattın emme bir denecik dumatis ancak gediyo, dumatis de olacak. Gelir de bulamazsam tezgâhı kafana geçiririm alimallah! Bu ne ya! Adam gitmiyor diye satmıyor. Ben istiyorum beyim, ben. Uzaydan geldim ve Jüpiter fasulyesi istiyorum.
Ne satılıyor ona göre açayım zihniyetiyle kurulan bir yer ticarethane olamaz. Böyle bir yerin içine ben tuvalet diye oturur… İnsanların neye ihtiyacı olur. Zihniyet bu olacak, olacak ama sende bunu bilecek akıl yoksa yine fark etmez. Sonuçta ticaret ve halka hizmet mutlaka eğitim gerektiriyor. Yani davar çobanı market açamaz.