Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '22

 
Kategori
Güncel
 

HALKIN TAPINAĞI TARİKATI VE …

HALKIN TAPINAĞI TARİKATI, TOPLU İNTİHAR VE GÜNÜMÜZ İNSANININ ÇARESİZLİĞİ…

“Tarikatını toplu intihara sürükleyen adam…

Tarih boyunca öyle insanlar çıktılar ki bunların bazıları kitleleri ve kendilerine inananları ölüme sürükleyecek kadar etkiliydiler. İşte yakın tarihe damgasını vurmuş en büyük olaylardan birini yaşatan Jim Jones'un ve ona inananları gözünü kırpmadan intihara sürükleyen tarikatının çarpıcı hikayesi…

Toplu İntihar Gurusu: Jim Jones

James Warren Jones, James Thurman ve Lynetta Jones'un oğulları olarak Crete, Indiana'da dünyaya geldi. Annesi Lynetta bir Mesih doğurduğuna inanıyordu..

Çeroki atalara sahip Jones, çok erken yaşta, Stalin, Marks, Gandi ve Hitler'le ilgili okumalar yaptı. Aynı zamanda dine yoğun bir ilgisi vardı, çünkü başkalarıyla arkadaşlık kurmada zorluk çekiyordu. Jones'u çocukluğunu bilenler onu "garip bir çocuk" olarak betimliyorlar. Tanıklıklarına göre Jones'u un dine ve ölüme yönelik saplantılı bir ilgisi varmış. Jones'la ilgili PBS'te yayınlanan belgesele göre ufak tefek hayvanlar için evlerinin bahçesinde sürekli cenaze düzenliyormuş. Hatta bir keresinde bir kediyi bıçaklayarak öldürmüş.

Eğitimi

 Jones ailesi Lynn'e taşındı. Jim Jones'un annesi Lynn Richmond'daki fabrikalarda çalışırken, katıldığı I. Dünya Savaşı'ndan sonra sağlık sorunları yaşayan babası evde daha çok zaman geçiriyordu. Komşularından biri Jim Jones'u Nazaren Kilisesi'ne götürüyordu.

1948'de Jones'un annesi ve babası ayrıldı. Jones, annesiyle birlikte Richmond'a yerleşti ve Richmond Lisesi'nde bir yandan eğitimini sürdürürken bir yandan eğitimini sürdürürken bir yandan da hademelik yaptı.

 Aynı yıl, 1945 Richmond Lisesi mezunu olan Reid, hemşirelik öğrencisi Marceline Baldwin'le tanıştı. İkili, 12 Haziran 1949'da Teslis Birleşik Metodist Kilisesi'nde evlendi. Bu arada Jones, Richmond Lisesi'nden mezun olmuş ve Bloomington'daki Indiana Üniversitesi'nden ders almaya başlamıştı. Ülkedeki Afro-Amerikanların kötü durumuna yönelik ilgisi, burada dinlediği bir Eleanor Roosevelt konuşmasıyla pekişti.

 Komünizmden Kiliseye

Jones'un alkolik olan ve Ku Klux Klan üyesi olduğu iddia edilen babası vefat etti. Jim Jones ve Marceline, Indianapolis'e taşındılar. Jones, üniversiteden ders almaya devam etti. Bu arada Marceline hemşirelik yapıyordu.

Jones'un, vaiz olmaya karar vermesi 1952 senesine denk düşüyor. Bu yıl ayrıca Indiana'daki Somerset Metodist Kilisesi'nde öğrenci olarak vaizliğe başladı.

Jones'un dini profesyonel bir kariyer olarak görmesinde 50'li yıllar Amerika'sındaki komünist avının çok etkisi oldu.

Jones 1951'in başında Komünist Parti'ye üye olmuştu, ancak önce McCarthy'cilikle, sonra da Julius ve Ethel Rosenberg duruşmalarıyla iyice belirginleşeşen toplum dışına itmeler karşısında bocaladı. Marksizmini ifade edebilmesi için Kilise tek meşru yol gibiydi.

 Kilise ve Ticaret: "İnançla İyileştirme"

 1952-1953 yılları arasında, gençlere yönelik mezhepler arası eğlence merkezi inşa etmek için bir kampanya başlattı. Aynı yıl Jones ve Marceline, AgnesJones'u evlatlık edindiler. Jones, Colombus Indiana'daki mezheplerarası toplantıda konuştu ve enerjisiyle seyircilerin üzerinde büyük etkisi oldu.

1954'e gelindiğinde geçinmek için kapı kapı dolaşarak maymun satıyordu. Maymunların pek çoğu yolda hastalandığı ya da öldüğünden hava sevkiyatını redddince, The Indiana Star gazetesinde birinci sayfa haberi olarak epey dikkat çekti. Hemen hemen aynı zamanlarda Somerset Kilisesi'nden de ayrıldı. Jones, Somerset'ten ayrılışını siyahileri cemaate katmasının kilisede yarattığı hoşnutstsuzlukla açıklıyordu. Aynı dönem Yedinci Gün Vaftiz Kilisesi'nde bir "inançla iyileştirme" gösterisine tanık oldu ve bunun insanları derinden etkiledini, bu tür inançla iyileştirme gösterilerinden sağlayacağı paranın toplum odaklı amaçlarına ulaşmasında yardımcı olacağını keşfetti.

Gökkuşağı Ailesi

Jones, 1956'da kilisesini 15. Cadde'yle New Jersey caddesine taşıyıp burayı Kurtuluşun Kanatları olarak adlandırdı. Kilise, sonradan 10. Cadde'de ve Delaware'deki eski bir sinagoga taşınacak ve Halkın Tapınağı (Peoples Temple) olarak tanınacaktı.

Jones, "klan"ını ve onun da ötesinde Halkın Tapınağı'nı "Gökuşağı Ailesi" olarak adlandırıyordu.

Irklar Arası Bir Kilise: Halkın Tapınağı

Kilise 1960'ta, düşkünler için çorba dağıtmaya başladı ve sosyal yardım programlarını genişletti; ayrıca İsa'nın Havarileri tarikatı tarafından kabul gördü. Bu esnada Jones, vaiz unvanı aldı ve Butler Üniversitesi'nden de mezun oldu.

 Yeryüzünün Sosyalist Eden Bahçesi

1963'ün Aralık ayında Jones'lar Indiana'ya geri döndü ve cemaatine 15 Temmuz 1967'de nükleer bir felaket nedeniyle dünyanın sonunun geleceğini, sonra yeryüzünde sosyalist bir Eden Bahçesi kurulacağını, o yüzden Halkın Tapınağı'nın güvenlik için Kuzey California'ya taşınması gerektiğini söyledi.

"Göklerden inecek kimse yok! Cenneti burada inşa etmek zorundayız!.."

 Halkın Tapınağı tüm bölgeden yeni üye toplamak için otobüs kullanmaya ve ülke çapındaki dini radyo istasyonlarından yayın yapmaya başladı.Jones, Hıristiyanlığı ve İncil'i de eleştiriyordu. Marceline, New York Times'a verdiği bir röportajda Jones'un Mao Zedong'dan ilham aldığını ve Marksizm propagandası yapmak için insanları dine yönlendirdiğini söyledi.

Buna göre Jones, İncil'i masaya fırlatıp atmış ve "Bu kâğıttan putu yok etmem lâzım!" diye bağırmıştı. Vaazlarında da, "Ya kendinize yardım edeceksiniz, ya da yardım mardım gelmeyecek. (...) Göklerden inecek kimse yok! Yukarıda bir cennet yok! Cenneti burada inşa etmek zorundayız!" diyordu.

Bu arada dönem dönem Gandi'nin, Nazeretli İsa'nın, Buda'nın ve hatta Lenin'in reenkarnasyonu olduğunu iddia ediyordu.

Halkın Tapınağı'nın eski bir üyesinin aktardığına göre Jones şöyle söylemekteydi: Neye inandığınız, neyi görebildiğinizdir. Beni arkadaşınız olarak görüyorsanız arkadaşınızım. Beni kurtarıcı olarak görüyorsanız kurtarıcınızım.Beni Tanrı olarak görüyorsanız Tanrı'nızım."

Guyana'daki Cennet

1973 yılının Ekim ayında kilisenin yönetim kurulu, oylamayla Güney Amerika'daki Guyana'da kilisenin bir şubesinin kurulmasına ve orada tarım yapılmasına karar verdi.

1974'te ilk Halkın Tapınağı üyeleri Guyana'ya giderek Jonestown'ı kurdular. Onları pek çok kişi takip edecekti.

Jones ve Yüksek Yerlerdeki Tanıdıkları

Jim Jones 1975'te, Religion in American Life adlı dergide ülkenin en seçkin 100 din adamı arasına girdi.Diğer tarikat liderlerinin aksine, Jim Jones seçim kampanyalarının aranılan isimlerindendi.

First Lady Rosalynn Carter'la bile görüşmüştü ve Toplu Konut İdaresi'nin başına geçme nedeni,George Moscone'nin 1975'teki belediye seçimlerini kazanmasında önemli bir rol oynamasından kaynaklanıyordu.

Jones, 1977'de Jonestown'ı iki kez ziyaret etti ve Lynn'e 12 otobüs dolusu Halkın Tapınağı üyesiyle döndü.

Jonestowna Büyük Göç

Jones'un San Francisco Chronicle'ın köşe yazarlarıyla ve diğer basın yayın kuruluşlarıyla kurduğu iyi ilişkiler, tarikatın medyadan olumlu tepkiler almasına hizmet ediyordu. 1977 Eylül itibariyle yaklaşık 1.000 üye göç etti.

 Jonestown'da "Beyaz Geceler"

Jim Jones, Jonestown'u komünist bir komün modeli olarak görüyordu. Buna bağlı olarak, Halkın Tapınağı üyelerinin Jonestown'dan ayrılmasına izin vermiyordu. Kasaba sakinlerinin dış dünyayla bağlantısı tamamen koparılmıştı. Yerleşim yerinde bir hoparlör sistemi vardı vebunu sadece Jim Jones kullanabiliyordu, hatta hayatta kalmayı başaran tarikat üyelerine göre Jones bu sistemi gece gündüz kullanıyor, gecenin bir yarısı başladığı konuşmalarıyla sakinlerin yataktan fırlamalarına neden oluyordu.  Ayrıca kasabadaki izole yaşantısının başlangıcından itibaren, Jones'un iktidarı uyuşturucu bağımlılığını fark eden üyeler arasında sallantıdaydı. "Beyaz Geceler" adını verdiği konuşmaları da başka bir endişe konusuydu. Jones'unTranslation ("yer değiştirme", "çeviri") dediği inancına göre,Jones ve tarikat üyeleri hep birlikte ölecek ve başka bir gezegene giderek orada mutlu mesut yaşayacaklardı.

Jim Jones, tarikat üyelerinin evlilik dışı cinsel ilişkilerini yasaklamıştı, ama hem erkek hem kadın üyelerle cinsel ilişkiye girdiği biliniyor. Ayrıca, kendini "tek gerçek heteroseksüel" olarak tanımlamasına rağmen bir erkek üyeyi, eşcinsel eğilimleri olduğunu kanıtlamak için cemaatin önünde taciz ettiğine dair en az bir tanıklık mevcut. Jones, erkek üyelerle (ya da kadın üyelerle) girdiğibu ilişkilerin onların iyiliği için olduğunu, bu şekilde kendisiyle sembolik bir ilişki kurduklarını iddia ediyordu.

Bu konudaki şikâyetler, intihar ve kiliseye yönelik tehditlerle ilgili bu konuşmalar kendilerini Endişeli Akrabalar(Concerned Relatives) olarak adlandıran, Jones aleyhtarı olan Jonestown sakinlerinin akrabalarını alarma geçirdi ve Akrabalar, California milletvekili Leo Ryan'ı olaylardan haberdar ettiler.

Ölüme Çeyrek Kala...

13 Kasım'da Kongre üyesi Ryan ve delegeleri, Endişeli Akrabalar ve medya temsilcileriyle Guyana'ya giden bir uçağa bindiler. Ryan'a bazı insanların ölüme zorlandığı söylenmişti. Ekip 15 Kasım'da Guyana'ya vardı.Ryan ve ekibi Jonestown'u öğleden sonra ziyaret ettiler. Akşam da Port Kaituma'da kaldılar.

Bir değişiklik yapıp kendi ölümümü kendim tercih etmek istiyorum. Ölesiye işkence görmek bıktım. Bıktım.

Bir değişiklik yapıp kendi ölümümü kendim tercih etmek istiyorum. Ölesiye işkence görmek bıktım. Bıktım."

Delegasyonun ziyareti kısa sürdü. Tarikat üyelerinden biri Ryan'ı bıçaklamaya çalışınca, ziyaretçiler ve onlarla gitmek istediklerini söyleyen tarikat üyeleri 17:00 civarı apar topar Port Kaituma uçuş pistine gitti. Jones başta duruma itiraz etmedi. Ancak 16 kişi uçağa binerken, bir traktörün çektiği, içi Halkın Tapınağı üyeleriyle (Jones'un verdiği isimle "Kızıl Tugay") dolu yük arabasından ateş açıldı. Ryan ve 4 kişi öldü, geri kalanlar yaralandı.  Jim Jones, Beyaz Gece, yani toplu intihar için çağrıda bulundu. Toplam 913 Halkın Tapınağı üyesi gönüllü olarak ya da tehditle siyanür içerek kendini öldürdü. Bunların 300'ü çocuktu. FBI daha sonra yaptığı araştırmada, intiharın devam ederken yapılmış 45 dakikalık kayıtları ortaya çıkardı. Jones'un toplu intihar sebebi, üzerinde ısrarla durduğu"Halkın Tapınağı'na kurulan komplolar"dı. Adamlar paraşütle kasabanın üzerine inecek, masum bebekleri vuracak, yetişkinlere ve yaşlılara eziyet edecek ve gençleri faşist olarak yetiştireceklerdi. İntihar tapesinin başında bir üyenin, Christine Miller'ın itiraz ettiği, Jones'un da sinirlenerek "Sosyalistler ya da komünistler böyle ölmez!" diye bağırdığı duyuluyor.

“İnsanlık dışı bir dünyanın yaşam koşullarını reddeden devrimci bir intihar bizimkisi."

 47 yaşındaki Jim Jones, ateşli silahtan aldığı yarayla öldü.  51 yaşındaki karısı Marceline ve evlat edindikleri çocukları 36 yaşındaki Agnes ve 22 yaşındaki Lew Eric ile ikisinin çocukları da öldüler.  Felâketten sonra Jim Jones yakıldı ve külleri Atlantik Okyanusu'na serpildi. Marceline'in naaşı Richmond'daki Earlham Mezarlığı'na gönderildi; cenazesi 8 Ocak 1979'da gerçekleşti. Agnes ve Lew Eric'in külleri de yanına gömüldü. Torunları, diğer Jonestown çocuklarıyla birlikte San Francisco'daki bir toplu mezara gömüldü.

Günümüzde Jones'ların çocuklarından dördü hayatta. Stephan, Jim Jr., Suzanne ve Tim Tupper Jones.

Jim Jones'a göre intihar devrimci bir eylemdi. Son konuşmasında şu sözleri söylemişti:

"Yaşamlarımızı bizden al. Açık açık söyledik. Yorulmuşuz. İntihar etmedik biz. İnsanlık dışı bir dünyanın yaşam koşullarını reddeden devrimci bir intihar bizimkisi."

Jim Jones ve Sinema

1980'de ise TV için Guyana Tragedy: The Story of Jim Jones (Guyana Trajedisi: Jim Jones'un Hikâyesi) adlı bir mini dizi çekilmiş. Dizi, Charles A. Krause'un Guyana Massacre: The Eyewitness Account (Guyana Katliamı: Görgü Tanıklarının Açıklamaları) kitabından uyarlama. Dizinin başında Jones'u azınlıklara yardım ederken ve ırkçılığa karşı savaşırken görüyoruz. San Francisco'ya taşınmasının ardından daha çok dikkat çekiyor ve nükleer soykırım fikrini saplantı haline getirdiği için yüzlerce kişiyle Guyana'ya göç ediyor. Kongre üyesi Leo J. Ryan, bazı kişilerin isteği dışında öldürüldüğünü duyması üzerine Guyana'ya olayı araştırmaya geliyor ve gerisi bildiğimiz gibi.

Jim Jones burada da kurmacadan çok "non fiction"bölümde ilgi çekmiş. Konuyla ilgili yazılmış çok sayıda akademik araştırmanın yanı sıra kitlelere hitap eden kitaplar da mevcut ve hepsi de periyodik olarak olayın gizemini çözdüğü iddiasında. Bunların arasında en dikkat çeken Tim Reisterman'ın 1982'de basılmış Raven: The Untold Story of Rev. Jim Jones and His People'ı (Kuzgun: Rahip Jim Jones ve Halkının Anlatılmamış Öyküsü), çünkü PEN almış. Reisterman, yaptığı röportajlarla Jones'un gerçek kişiliğini ve neden bu kadar insanın onun peşinden gittiğini ortaya koymaya çalışmış…”

https://www.milliyet.com.tr/molatik/galeri/tarikatini-toplu-intihara-surukleyen-adam-72660/1

Rüya Salik

Kaynak: line.do

Nasıl da unutmuşum şu ‘Halkın Tapınağı Tarikatı’nı…

Oysa Türk ve dünya basını, bu tarikatı ve yaşanan toplu intiharı günlerce haber yapmış, konu ile ilgili çok sayıda yazı ve sonrasındaysa kitaplar da yazılmıştı…

İnsanın, insanların bir tek insana veya gruba teslim olması, çağımızın en büyük insanlık sorunudur…

Düşünsenize bir insana bağlanıyorsunuz, bu insan en yakınınız da (eşiniz, ailenizden, akrabalarınızdan, arkadaşlarınızdan biri) olabilir, en uzağınızdan biri de…

Bunun nedeni de şudur: Kendin olamıyorsun, kişiliğini bulup kalıcı bir iradeyle kişiliğini koruyamıyorsun; çaresizsin, çaresizliğine tek başına veya doğru insan veya insanlarla çare bulamıyorsun…

Böylece kolayca bir insana veya gruba ölümüne teslim oluyorsun…

Her zaman ve her şartta kendimiz olmalıyız; kendimiz olabilmemiz için de kitapları hayatımızın merkezi, rotası, gücü yapmalıyız…

Okumalıyız… Okumak, insana güç verir…

 

 
Toplam blog
: 94
: 202
Kayıt tarihi
: 16.08.12
 
 

Babam; okumaya, hele de gazete okumaya çok meraklıydı. Aldığı gazeteleri okur, sonra da masama bı..