Babam; okumaya, hele de gazete okumaya çok meraklıydı. Aldığı gazeteleri okur, sonra da masama bırakırdı. Her seferinde de: "Oku, bir gün adam olursun, sana lazım olur." demeyi de ihmal etmezdi. Gazete okumak, babamdan mirastır bana, "adam olma" yolunda gazetelerden çok şey öğrendim; hala da öğrenmekteyim. Sonra, Orta Okul'da Ahmet Rasim'in bir hikayesini okudum; o yazıdaki bir cümleyi hiç unutmadım: "Okumak; bu bana ana nasihatıdır, kabil değil terk edemem!.." Hiç terk edemem okumayı; çünkü biliyorum ki okumak, insana, bilmenin cesaret ve gücünü verir. Sonra Atatürk'ü farkettim, ta İlk Okul'dayken... Tuttum Atatürk'ün elini, tıpkı manevi kızı Ülkü'nün o eli tuttuğu gibi... O eli, hiç bırakmadım. Zamanla anladım ki, Atatürk'ü, bütün dünya çok seviyor. Hiç dünya görüşüm olmadı benim. İhtiyaç duymadım. Benim dünya görüşüm sevgidir; sadece sevgi!.. Ve dosdoğru olmak, ne büyük erdemdir... Dünyanın neresinde olursa olsun, doğru yaşanmış hayatlar, kutsallık değerindedir. Doğru hayatların ve sevginin, insanlığı, mutlu edeceğini unutmadan bu uğurda yaşamak erdeminde olmak dileğimdir.
- Toplam blog
- : 94
- : 202
- Kayıt tarihi
- : 16.08.12