Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Kasım '15

 
Kategori
Futbol
 

Hamza Hamzaoğlu’na erken terhis!..

Hamza Hamzaoğlu’na erken terhis!..
 

Futbol dünyasında “camianın çocuğu” diye bir sahiplenme vardır.

“Bizim evladımız” denenler, “Yuvama gidiyorum” der, kanatlanır uçar giderler!. Ne yazık ki Milli Takım’ı ya da kulüp takımını sezon ortasında bırakıp da oyuncusu olduğu bir “Büyük”e koşar adım gidenlerin sonu hüsran oluyor.  “Boş mukaveleye imza atmak”la, “Yuvama geldim” diye övünenlere "dönüş yol"u daha baştan gözüküyor/du. 

Hamza Hamzaoğlu’yla 5 aylığına yapılan sözleşme, beklenmedik bir şampiyonluğun gelmesiyle “ömrü” uzattı. Oysa Hamza Hamzaoğlu, Galatasaray’a “kısa dönem askerlik” misali gelmişti; şampiyonlukla “tezkere” bıraktırılmıştı.

Hamza Hamzaoğlu’nun kazanımı neydi?

Özgeçmişine Galatasaray'da “3 Kupa” kazandıran teknik direktör yazdırmak...

*****

Kupa kazanmak, şampiyon olmak yetmiyor.

Hakkıyla, emekle, büyük çabayla elde edilenin değeri nasıl yadsınır!?

İşler, rayından çıkmaya görsün, gidiş, gidiş değildir.

Bunalımlı dönemlerde, eskimiş ve denenmişlere “kurtarıcı” diye sarılma, “çaresizlik”ten kaynaklanır.  Çözüm diye sunulan, aslında günü kurtarmaktan öteye gitmez. Öyle olunca da sorunlar, ötelenmiş olur.

İçini dışını bilmeyen bile, söylenenlerden söylenmeyeni kolayca çıkartabilir.

Hamza Hamzaoğlu’nun değişen tavrı ve söylemleri ya her şeyi yapacak güce eriştiğini sanmasının ya da “yol göründüğü”nün yansımasıydı.

Hamza Hamzaoğlu’nun Galatasaray’a geliş serüvenine bakınca, futbolumuzun “acıklı hali” ortada. Her şey o kadar net ki, çözünürlük derecesi en yüksek kameraların çekimi bile, bu geliş sürecinde yaşananlar yanında “solda sıfır” kalır. (http://www.milliyet.com.tr/turgut-celik-fatih-terim--futbolun-cumhurbaskani-mi--1977171-skorer-yazar-yazisi/)

*****

Her şey, HD kalitesinde...

Hamza Hamzaoğlu’nun gelişiyle gidişi arasında bir fark yoktur!

Öteki “Büyük” örneklerde gördüğümüz gibi...

Uçarak gitmek, hüsranla dönmek!..

(Rıza Çalımbay, Rizespor Teknik Direktörü sıfatı taşırken koşar adım Beşiktaş'ın yolunu tuttu. O hafta Fenerbahçe-Rizespor maçı maç vardı. Görevi bırakmıştı ama,  Rizespor’a, Fenerbahçe’ye karşı taktik verdi. “Bizim evladımız” diye alınan, “Yuvama gidiyorum” diyen Rıza Çalımbay’ın Beşiktaş serüveni kısa sürdü, hüsranla bitti.

Ya Bülent Korkmaz’ın “boş mukaveleye imza atarak” Galatasaray’a koşması...

Ya Fenerbahçe'de?

İsmail Kartal ve Aykut Kocaman’ın gelişi, gidişi.. Onların arkasında gerçekten “dik duran” bir başkan vardı. Gitmek istedikleri zaman, “Gidemezsin” diyen, sezon sonunu bekleyen... İşte, farkın farkı.)

İyi insan, iyi/ yetenekli futbolcu olmak, zamanında takımının başarılarında katkısı olmak yetmiyor. Futbolculuk başka, futbolcuları yönetmek, yönlendirmek, eğitmek başkadır.

Yöneticilerin, özellikle eski futbolcularına sarılmaları, “geçici çözüm”leri; göz boyamak, taraftara selam göndermek, “evlatlarımız baş tacımızdır” hikayesiyle günü kurtarmaktır...

Günü kurtarmanın öteki adı, bizim koltuklar altımızdan çekilmesin!.

Son söz:

Hamza Hamzaoğlu’nun değişen tavrı ve söylemleri ya her şeyi yapacak güce eriştiğini sanmasının ya da “yol göründüğü”nün yansımasıydı.

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara