Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Hangi sanatçı?!

Hangi sanatçı?!
 

Başbakan Erdoğan “Kürt açılımı” affedersiniz “demokratik açılım” a destek için sanatçıları kahvaltıya davet etti. Ve beklediğimiz gibi Türkiye’nin neredeyse tüm sanatçıları bu davete “ başüstüne hünkârım…” diyerek koşarak icabet etti.

Davete icabet eden sanatçılar kimlerdi?

Burada isim vermeye gerek yok ama onları bu millet her gün boy gösterdikleri ekranlardan zaten tanıyor.

Merak ettiğimiz eğer bu sanatçılar başbakanın davetine katılmasalardı neler olurdu?

Çoğu TRT ve yandaş medya ekranlarında program yapan bu sanatçılar(!)ın programları öyle ya da böyle sona erer miydi? Kara listeye alınırlar mıydı? Ya da AKP Milletvekili’nin dediği gibi “ fişlenirler” miydi?

Bilemiyoruz…

Ancak davete katılan sanatçılar (!)a sormadan edemiyoruz?

Acaba sizler;

Türk askerinin başına çuval geçirildiği zaman, Türk büyükelçisi İsrail tarafından aşağılandığı zaman, Rusya’da R.T.E. ve Clinton görüşmesi uzayınca ABD büyükelçisi kapıları yumrukladığı zaman, ABD Başkanı Obama bizim başbakanın sırtını sıvazladığı zaman neredeydiniz?

Yürütmenin ordu ile kavgasında, yürütmenin- yüksek yargı ile kavgasında, yürütmenin- Tekel işçileriyle kavgasında, yürütmenin eczacı ile kavgasında ve kısaca yürütmenin tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kuşatması karşısında neredeydiniz?

Onurlarıyla görevlerini yapan ordu mensuplarının, paşaların, Jandarma komutanının, Atatürkçü olduğunu düşündüğümüz ve yıllardır yazılarını, kitaplarını okuduğumuz gazetecilerin, yazarların, dünyaca tanınmış ilim adamlarımızın Silivri’ye atılmaları ve bazılarının aradan bir yıl geçmesine rağmen hâlâ hakim karşısına bile çıkartılmamaları karşısında neredeydiniz?

Ya kuvvet komutanları göz altına alınırken?

Cumhuriyetin eğitim ve aydınlanma neferi, Türkân Saylan’ın evi aranırken neredeydiniz?

Habur’dan davul zurna ve zafer işaretleri eşliğinde üniformaları ile geçen 34 terör örgütü elemanı için; “Müsteşarımı Diyarbakır’a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı, gelen PKK’ lılar geldikleri gibi geçecekler” (gazeteler) diyen İçişleri Bakanı’ na tepki gösterdiniz mi?

İmralı’da kuş sütü kuru üzüm beslenen şahıs Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne “yol haritası” göndermek cüretinde bulunurken; “haydi oradan!” diyebildiniz mi?

YÖK Başkanı’nın Anayasa mahkemesinden dönen katsayı konusunda; “gerekirse hukuku dolanırız” sözlerine ne buyurdunuz? “Hukuka arkadan dolanıldığı” bugünlerde bir gün bu hukukun sizlere de gerekli olabileceğini düşünüp ; “kendinize gelin, burası bir hukuk devletidir, guguk devletine çeviremezsiniz” deme cesaretini gösterebildiniz mi?

Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her geçen gün şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi yolunda hızla ilerlemesi karşısında duyarsız kalamayan bir yüksek savcının (İliç Altın Madeni olayı dâhil) arı kovanlarına çomak sokması sonucunda başına gelenler karşısında neredeydiniz?

Aynı savcının yargıya yapılan hukuksuz müdahale neticesinde (bunu biz söylemiyoruz, HSYK, Yargıtay ve ülkenin neredeyse tüm saygın hukukçuları söylüyor) Erzurum ve Erzincan’da yaşananlar sonucunda bir başka savcı tarafından apar topar içeriye tıkılması karşısında neredeydiniz?

Kuvvetler ayrılığının neredeyse bittiği, yasamanın, yürütmenin hakimiyeti altına girmeye başladığı, başbakanın meclis başkanını azarladığı, bir başbakan yardımcısının kadın meclis başkan vekilinin odasını bastığı zaman neredeydiniz?

Bu ülkede etnik ve mezhep ayrımı yoktur, Türk-Kürt, Laz, Çerkez herkes kardeştir, ayrımcılığı siyasiler körüklemektedir diyebildiniz mi?

Rahmetli Kazım Koyuncu’nun Lazca söylediği şarkıları tüm millet ayakta alkışlarken neden Kürtçe şarkılar tepki alıyor diye sorguladınız mı?

Hadi “akan kanın durmasını istiyoruz, bu nedenle davete icabet ettik” demenize de inandık diyelim…

Peki ya, Memedin tabutu sıra sıra dizilirken neredeydiniz?

Memedin tabutu başında saf tuttunuz mu? Başbakana bir çağrıda bulundunuz mu?

…!!!

Nazım Hikmet ile Ahmet Kaya’yı, Neşet Ertaş ile Şivan Perver’i aynı kefeye koyup… başbakanı ayakta alkışlarken görüntülenen bu anlı şanlı sanatçılar (!) gazetelerde tam sayfa yer alırken, diğer tarafta emeğin yanında yer alan ve Tekel işçilerini ziyaret eden SANATÇILAR önemsiz bir haber olarak çok küçük bir yer kapladı. Buna da hiç şaşırmadık. Ne de olsa basın da kuşatma altında…

***

Başbakan bir sözünde çok haklı:

“Siz olmazsanız, sizin duyarlılığınız olmazsa, sizin öncü rolünüz olmazsa, süreç eksik kalır”

Evet, siz duyarlı olmazsanız Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar devleti olur. Emeğin ayaklar altında ezildiği, kuvvetler ayrılığının olmadığı, denetim mekanizmasına sahip olmayan sözde bir demokrasimiz olur ve bundan da sizler dâhil hiç kimseye yarar gelmez.

Ve buradan hareketle tüm sanatçılarımıza sesleniyoruz:

Eğer samimiyseniz ve cesaretiniz de varsa haydi tekel işçilerini de ziyaret edip, onlara da destek verin!..

Silivri’ye de buyurun!

Ve bizler de sizleri ayakta alkışlayalım…

***

Sanatçı cesur olmalı, duyarlı olmalı, haksızlığa karşı çıkmalı, öncü olmalı ancak;

Hangi sanatçı?!

Tülay HERGÜNLÜ

İstanbul, 22.02.2010

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..