Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '10

 
Kategori
Futbol
 

Hangisi Laz takımı; Fenerbahçe mi yoksa Trabzonspor mu? Yoksa ben mi “laz”ım?

Hangisi Laz takımı; Fenerbahçe mi yoksa Trabzonspor mu? Yoksa ben mi “laz”ım?
 

Ölüdeniz toplantımızın, ikinci gününün gecesinde ayrılmak zorundaydım. Bu yüzden akşam yemeğine katılamayıp esas kardeşimin ki esas dediğime göre kendisinin erkek kardeşim olduğunu anlamışsınızdır, evine gittim. Yani gelip beni kız kardeşimin evinden aldı ve “biricik hala”sı olduğum iki veledin yanına götürdü.

Yolda giderken bir telefon trafiği döndü ama ne olduğunu anlamadım. Anladığım tek şey önemli birkaç maç olduğuydu da, neden bu kadar önemliydi, hiç farkında değildim. Ta kiiiii :), kardeşim: “Abla dua et de Fenerbahçe şampiyon olmasın yoksa garaja gidemeyiz.” diyene kadar. Bütün Fenerbahçeliler bayraklarıyla hatta vinç ucuna taktıkları bayraklarıyla hazırlanmışlar, sokağa dökülmek için doksan artı uzatma dakikalarının bitmesini bekliyorlarmış. “Olmadı, Pamukkale Turizm’i arar, evin yakınındaki benzinlikten bindiririm seni.” dedi kardeşim. Ne de olsa demokrasilerde çare tükenmezmiş. Böylece ben de Fenerbahçe şampiyonluğuna hazırlanmış oldum.

Yukarı çıkar çıkmaz, kardeşim televizyon başına oturup zapa başladı ben de veletler arasında zap yaptım. Biri ısırılmaktan hiç hoşlanmıyor, öbürü kıkır kıkır gülüyor. İkisi de kardeşimin oğlu ama!.. Koşturduk biraz evin içinde. Sonra yorgunluk çayı içmeye geldi sıra. Eh onu da gelin hanım yapacaktı değil mi? Çayın yanında, her ne kadar hamurunu kendisi açıp yapmasa da ki gelin dediğin bunu yapmalı, saç böreği yedim. Bu arada belini dik tutmaya çalışıyor, “Ne oldu belinde bir şey mi var?” dedim. On gün önce safra kesesini aldırdığını unutmuşum. Nasıl unutmayım, kayınvalidesi safra kesesini aldırdı diye, o da aldırdı, iyi mi? Yok taş varmış da!.. Konu dağıldı, toparlayayım. “Top”arlayayım dedim de aklıma geldi, konu top maçıydı değil mi?

Evet efendim bir yandan çay içerken, bir yandan kardeşime kırk soru sorarak sonunda Galatasaray’ın oynamadığı maçlarla niye bu kadar ilgilendiğini anladım!.. Anlayınca da uzatmaları ben de izledim. Ve sonunda Fenerbahçe-Trabzonspor maçı 1-1’ken Bursaspor- Beşiktaş maçı 2-1 bitince anladım ki, bir Anadolu takımı; Bursaspor şampiyon oldu. Ama bir baktım Fenerbahçeliler: “Şampiyonnnnn!!!!” diyerek sahayı doldurdu. “Ne olacak ben ancak bu kadar anlarım” diyerek Fenerbahçeli yeğenimi; Hazar’ı kutlamak için arayacaktım kiiiiii; meğer yanlış anlayan ben değilmişim.

Birinci lige çıkan* Bursaspor’u kutluyor çok klişe olacak ama bundan daha doğru bir cümle olamaz: “Başarılarının devamını diliyorum” O gece anladığım kadarıyla Trabzonspor’un da başarılarının devamını diliyorum. Ne de olsa her ikisi de Anadolu takımı. Bir ana olarak “baba” takımları tutacak değildim ya:)

Sevgiler, tutulan takım başarısızken bile futbol toplarından yansıyan mavilerle.

Not: Kırk yıl düşünsem futbol kategorisinde yazı yazacağım aklıma gelmezdi.

*Yani şampiyon olan:)

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..