Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '09

 
Kategori
Mizah
 

Hani derler ya...

Hani derler ya...
 

Derler, derler...


Hani televizyonlara çıkıp da, 'her gün mutlaka yemeniz veya içmeniz lazım' derler ya...
Hani ölçüsünü de vererek; 'bir avuç ondan', 'bir tutam bundan', 'bir fiske de şundan' derler ya...
Ne işe yaradığını da anlatılırlar, hem de 'mevsimine göre' derler ya...
Konu bu...

Mesela:
"Portakal kabuğu gibi olmamak için" derler.
"Cildinizi gerer, yukarı doğru kaldırır" derler.
"Şekli aynı 'şey' gibi, bu 'şeye' mutlaka iyi gelir" derler.
Derler...

Bu denenlerin miktarını kabataslak hesapladığınızda kamyon almaz.
Ama bize 'her gün mutlaka' derler...

Bize 'ye' denilen 'şey'leri önerenlerin suratlarındaki ifadeden; kişi gitmiş, geri gelmek için çabalıyor, öte taraftan sesleniyor dersiniz.
Bir de acır, 'sen de ye' dersiniz...

Aşağıdaki örnek de ise yeme içme yok. Üstelik tamamen ithal.
Okunması tavsiye olunur:

Ev işlerini boşvermek: Hamileyken yapılan ev işleri doğacak bebeğin astıma yakalanma riskini yüzde 41 oranında artırıyormuş.

Bilgisayar oyunları: Ne kadar çok bilgisayar oyunu, o kadar çok kilo kaybıymış.

Gazlı içecekler: Alzheimer riskini günde iki bardak gazlı içecek yüzde 20 oranında azaltıyormuş.

Yüksek sesli müzik dinlemek: Haz duyularak yapılan şeyler beyni harekete geçirdiğinden insan kendini mutlu hissediyormuş.

Tembellik: Stresi ve allerjiyi önleyip, sağlıklı olmayı sağlıyor, ömrü uzatıyormuş.

Yerinde duramamak: yerinde duramayan, koşuşturan kişi ekstradan 350 kalori yakıyormuş.

Sinirlenmek: Yüzdeki korku ve endişeyi kaldırıyor, tansiyona iyi geliyormuş.

Stres: Öğrenme yeteneğini harekete geçiriyor, hafızayı güçlendiriyor ve vücudu kötü etkilerden koruyormuş.

Küfretmek: Kişilerin acılarını hafifletiyormuş...

Şimdi bu önerileri harfi harfine uygulayalım, bakalım ne ve neler olacak:

<ı>Hamilesiniz.
Doğacak çocuğunuz astıma yakalanmasın diye ev işlerini astınız.
Evi ... götürüyor...

Formda kalabilmek uğruna bir yandan bilgisayarda oyun oynuyor, bir yandan da ileri yaşlarda bunamamak için kolanın en asitlisinden, en gazlısından içiyorsunuz.
Dilediğiniz müziği de açmışsınız sonuna kadar; mutlusunuz...
Ne yan daireler, ne alt, ne üst kat, umrunuzda değil.
Allerjik tedavi ve sağlıklı yaşam adına tembelliğiniz de diz boyu.
Gün boyu...

<ı>Bir ara aklınıza geliyor.
<ı>Akşama sofraya koyacak azık da yok, katık da.
Daha fazla kalori harcamak için yerinizde durmuyor, koşuşturmaya başlıyorsunuz.
Tabii ki, o saatten sonra hiçbir şey yapamıyorsunuz.
Yüzünüzdeki korku ve endişeyi kaldırmak için önünüze gelene sinirleniyor, eşinizi de sinirlendiriyorsunuz...

Artık ikiniz de stres içindesiniz.
Birden öğrenme yeteneğinizi devreye sokarak vücudunuzu kötü etkilerden korumaya çalışıyorsunuz. Becerebildiğiniz kadar.
Her ikinizde de küfürün bini bir para.
Karşılıklı acılarınızı hafifletiyorsunuz...

Karar sizin.
İster yerli, ister yabancı...
 
Toplam blog
: 660
: 862
Kayıt tarihi
: 15.04.08
 
 

Atatürk, cumhuriyet ve Türkçe sevdalısıyım. Hayatımda hiçbir konu veya olay karşısında 'keşke' de..