- Kategori
- Deneme
Hani şairin dediği gibi; ''keşkeler olmasaydı, keşke.''

Bunu ben sana yazıyorum ama sen bunu bilmiyorsun. Belki de hiçbir zaman bilmeyeceksin. Belki de bilmemen en hayırlısıdır; kim bilir...
İçimde patlamaya elverişli, o kadar cümleler var ki. Söylesem mi, söylemesem mi ikilemin tam ortasındayım. Hani der ya şair; ''konuşsam tesiri yok, konuşmasam gönül razı değil.'' İşte benim ki de biraz öyle, yazsam tesiri yok, yazmasam gönül razı değil...
Sana adıyorum, bütün kelimelerimi, cümlelerimi.
Sana adıyorum, bu mübarek geceyi..
Ha unutmadan bugün Kadir Gecesi...
Diyorum ki bazen, bir nefes kadar yakın iken bir insana, bu kadar uzak olmayı nasıl beceriyor insan. En nihayetinde, aynı havayı soluyoruz. Bir nefes kadar yakınsın bana ve bir yıldız kadar da uzaksın. İnsanın elinden gelen bir şey değil bu, kader.
Kader, insanın bütün yaşam iplerini elinde bulunduran Yaradanın, insana çizdiği çember.
Dönüp dolaşıyoruz bu çemberin içinde ve hep O'nun dediği oluyor. Şikayetçi miyiz? Hayır değiliz, şikayet etmek bize göre değil. Ama diyorum bazen ama, keşke farklı olabilseydi her şey.
Mesela deniz gözlerinde bir ömür boyu yüzebilseydim. Mesela her akşam iş çıkışı kapımı açan, sen olabilseydin keşke. Bana yapsaydın sadece keşke güzel yemeklerini. Aynı seccadeye yüz sürebilseydik keşke, aynı ezan ile oruç açabilseydik...
Keşke diyorum işte, keşke.
Keşke; üç yudumda su içer gibi, yaşayabilseydim seni. Büyüyebilseydik beraber, bir çocuğun büyüşünü beraber izleyebilseydik. Okul çağına gelen bir çocuğun, ödevlerine beraber yardım edebilseydik.
Ama işte ama, nasip değilmiş. İnsan nasibinde ne varsa onu yaşarmış. Ve benim de kaderimde de, uzayıp giden keşkeler varmış. Her çekişimde, yüreğime bir hançer gibi saplanan keşkeler.
İşte veda ederken bir kere daha sana, yüreğime saplanan keşkelerin yarattığı bir ses yankılanıyor.
Hani şairin dediği gibi; ''keşkeler olmasaydı, keşke.''