Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '11

 
Kategori
Sinema
 

Hanna : On altı yaşında ve çok tehlikeli

Hanna : On altı yaşında ve çok tehlikeli
 

Saoirse Ronan


“Hanna” aksiyonu on altı yaşında bir kız çocuğunun hayalleri ile harmanlayan tuhaf bir film. Profesyonel katil gibi eğitilmiş olan, ergenlik yaşındaki Hanna, soğukkanlılıkla geçmişte yarım kalmış bir hesaplaşmanın izini sürüyor. Hayallerini ise Grimm Kardeşlerin masal kitabından hafızasına kazınmış, Hansel ve Gretel’in şeker evi süslüyor. Bu sıra dışı öykünün, en çarpıcı yönü ise yönetmen Joe Wright’ın anlatımda kullandığı sinema dili. Aksiyon klişelerinin dışında kalan masalımsı, naif bir atmosfer yaratmaya çalışıyor. Hanna ne kadar dünya dışı gözüküyorsa, kötüler de o denli masal dünyasından fırlamış karakterler gibi yansıyorlar . Wright gerçek dünyada geçen öyküsünde, bir masalın görsel ve şematik yapısını kurmaya çalışıyor. Beyaz tenli, sarışın, mavi gözlü Hanna’nın gerçek dünyaya uyumsuzluğunu vurgulayan soluk, metalik, soğuk renkler tüm karelere hakim. Eric Bana ve Cate Blanchett gibi zirvedeki oyuncuların silik kalmış varlığı karşısında, Hanna’yı canlandıran Saoirse Ronan’ın fiziksel ve psikolojik bağlamdaki olağanüstü performansı, filmin en önemli artısı oluyor. Soğukkanlı bir katile dönüştüğü anlarda boş ve duygusuz bakışları, yaşıtları ile konuşurken yerini masum ve çocuksu bir ifadeye terk ediyor. 

Hanna’nın dramı Finlandiya’nın insan ayağı basmayan karlı doğasında başlıyor. İzini kaybettirmiş eski bir CIA ajanı babası Erik (Eric Bana) ile medeniyetin tüm nimetlerinden uzakta, bir oduncu kulübesinde yaşamaktadır. Burada babası tarafından küçük yaşlardan itibaren profesyonel bir katil gibi yetiştirilir. Olağan üstü fizik gücü ve çabukluğu onu mükemmel bir ölüm makinesine dönüştürür. Hanna, artık yaşadığı çevreyi terk ederek, gücünü sınayacağı gerçek dünyaya açılacağı günü beklemektedir. Babasının öğrettiği altı dil yanında, bir ansiklopedi ve Grimm kardeşlerin masal kitabı eğitiminin diğer kaynakları olur. Babasının ezeli düşmanı Marissa Wiegler (Cate Blanchett) CIA teşkilatında çalışan kıdemli bir ajandır ve Hanna’ya söylediği gibi “ölmeden ve öldürmeden durmayacak bir savaşın” tarafıdır. 

“Aşk ve Gurur”, “Kefaret” gibi duygusal, epik filmlere imza atmış olan Wright, ilk kez denediği aksiyon türünde, kullandığı masalımsı öğeler yanında, hareketli sahnelerdeki plan sekanslar ile dikkat çekiyor. Çok sevdiği karakterini farklı özellikler ile donatmış. Bekaretin ve genç kızlığın sembolü tanrıça Artemis gibi vahşi doğada ok ve yay ile avlanıyor, dünyaya düşmüş kutsal bir beden gibi normal yaşama girdiğinde ilk kez gördüğü elektrikle çalışan aletler onu şaşırtıyor. Hanna tüm mücadelesini Grimm masallarındaki kötü cadının yerini alan Wiegler’i öldürme üzerine veriyor. Masal dünyasında hep anlatılan iyinin ve kötünün savaşı bu kez günümüz dünyasında, on altı yaşındaki bir kızın penceresinden anlatılıyor. Av ve avlanan durumundaki, Hanna sınırsız şiddetin hem mağduru, hem de uygulayıcısı olur. Kendi var oluş gerçeğini öğrenmesi onu yaşama karşı daha agresif yapar.İçinde bulunduğu ruh durumunun efsanevi karakter "Nikita" ile özdeşleşmesi Hanna'yı asla bir Nikita yapmaya yetmiyor. Masalsı kurgunun öyküye verdiği şematik hava inandırıcılığı önemli ölçüde zedeliyor. Başta yazdığımız tuhaf tanımlaması filmin önünü kesen bir unsur oluyor. Geriye kalan Saoirse'nin başarılı performansı oluyor.  

Aksiyonun hareketin değil dramın bir parçası olduğu farklı bir film. Chemical Brothers’ın mükemmel tekno müziği filmin ritmini ayarlayan bir metronom gibi çalışıyor. 

HANNA 

YÖNETMEN:JOE WRIGHT  

OYUNCULAR: SAOIRSE RONAN, ERIC BANA, CATE BLANCHETT  

 
Toplam blog
: 223
: 1093
Kayıt tarihi
: 12.01.11
 
 

İzmir’de doğdu. Viyana Tıp fakültesini bitirip doktor ünvanını aldıktan sonra Genel Cerrahi ihtis..