Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hanzo!!!

Hanzo!!!
 

"vay hanzo vay"


Hanzo sözcüğünün (internetten bulduğum kadarı ile) anlamı;

Kaba saba görgüsüz kimse. Giyimi davranışları uygunsuz kimse. Aptal.

İçinde bu kadar olumsuzluk barındıran bir sözcüğü Kemal Sunal sayesinde toplumumuzun büyük bir kısmı öğrendi. Öğrendiği ile kalmadı benimsedi.

Aslında sözcük anlamına göre hakaret içeriyor olması gereken Hanzo benzetmesi, bazen yanlışlıkla bir iltifat bir övme gibi de kullanılır. Bu kullanım tarzına Hanzo’lar hiç itiraz etmezler ve kendilerine bir övgü gibi görürler. Çünkü Hanzo’durlar.

İnsanlar daha çok iri yarı (Kemal Sunal’ın Hanzo tiplemesini çağrıştıran) kaba ve hantal insanların kırdıkları potları, yaptıkları sakarlıkları, ya da garip ve uygunsuz davranışları eleştirirken “vay Hanzo vay” taşlamasını yaparlar çoğu kez. Çevremizde bu tür Hanzo’ları çok görürüz. Ya da onlar Hanzo’lukları ile kendilerini gözlerimizin içine sokarlar.

Bilerek ya da bilmeyerek insanlara zararlı olur bu Hanzo’lar. Aptallıkları hiç umulmadık anlarda kırar döker etrafı.

Sözcük anlamında olduğu gibi kaba saba olmaları “Züccaciye dükkanındaki fil” durumuna düşmelerine neden olur genelde.

Bunlardan bazıları Kemal Sunal tiplemesindeki (orijinal) Hanzo’dan farklı olarak kendilerini akıllı zannederler. İşte Hanzo’ların bu türleri daha tehlikelidir.

Orijinal Hanzo hem kendisine hem de çevresine karşı daha az tehlikelidir. Ama kendisini akıllı sanan Hanzo çevresine karşı çok daha tehlikelidir ve dikkat edilmesi gereken yaratıkların başında gelir.

Yine sözcük anlamına dönersek; Hanzo’luk sadece bu anlamıyla bir olumsuzluk örneği olarak değil, ve fakat bu anlamın özüne uygun olarak bir çok tehlikeleri de barındırır içinde. Bu tarife uygun Hanzo’lardan çok daha zararlı ve kırıcı eylemler bekleyebilirsiniz.

Mesela:

Araştırıcı değillerdir. Hanzo’luğun vermiş olduğu içgüdü ile duyduklarına inanırlar.

Komik şekillerde yargısız infazlarda bulunduklarını görürsünüz.

Suçlayıcıdırlar, şüphecidirler, güvensizdirler. İticidirler, istenmezler.

Doğal olarak çevrelerine de güven vermezler. Hanzo’luklarının yarattığı kırılmalardan rahatsız olmazlar. A nın B ya da B nin A olabileceğini hesap etmezler. Felsefe yoksunudurlar.

Özellikle karşı cinse yaptıkları ya da başkalarının yaptıkları her türlü hareketi belden aşağı düşünerek yorumlarlar. Karşı cinsten birisine yapılan bir tokalaşmayı, bir seni seviyorum cümlesini, bir dokunmayı, bir seni sevmeyen ölsün cümlesini hemen belden aşağı çeker ve “ahlaksızlık” olarak yorumlarlar. Pişman olmazlar. Çünkü pişmanlık gerektirecek bir durum olup olmadığını yargılayacak bir beyin yoktur kafalarında. Bir de yakın çevrelerinde bir hanzo daha varsa (ki bu zeka özürlü ya da akıllı, bayan bir hanzo’da olabilir) daha da büyük ve potansiyel bir tehlike oluştururlar çevreye karşı.

Bu tür Hanzo’lara ülkemizi yönetenlerin içinde, çevremizde, işyerimizde sık sık rastlarız. Önemli olan bu tür Hanzo’lukları denetleme yetkisi olanların (ki bu bir patron olur, öğretmen olur, kardeş olur, abi olur) bu tür durumlarda duruma el koyup çevreyi ve toplumu bu Hanzo’lardan arındırma ve Hanzo'ları ehlileştirme çalışmalarına daha aktif şekilde katılması ve hele hele hiç yetki vermemesidir.

Yeni Yılda çevrenizde hiç Hanzo olmaması ve varsa zararlarından korunmanız dileği ile.

Saygılar.

30.12.2009

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..