Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

19 Kasım '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Hareketsiz Ama Değişken Sular

Hareketsiz Ama Değişken Sular
 


İtalya'da, Napoli yakınlarındaki Pouzzolles'te bulunan bir Roma tapınağı, deniz seviyesinin ne kadar değişken olduğunu ilginç bir şekilde ortaya koyarmış... Bu tapınaktaki sütunlarda, taşları aşındıran kabuklu hayvanların kazdıkları minik oyuklar varmış... Tapınağın yapıldığı senelerde, sütunların temeli su seviyesinin en az 2 metre yukarısında bulunuyormuş... Sütunların en üzerindeki oyukların izleri, sonraları o bölgedeki toprakların 7-8 metre civarında çöktüğünü göstermiş!..


Bu bölge Vezüv Yanardağı'nın, dolayısıyla ateş, kükürt, kızgın kül saçan yakıcı bir kaynağın yakınlarındadır. Toprağın bu şekilde bir alçalıp bir yükselmesi, insanın aklına buna yanardağın neden olabileceğini getiriyor. Lâkin dünyanın başka yerlerinde, başka eski yapıların da bugün sular altında kaldığı görülmektedir.


Dağlara, "tabiatın hiç eskimeyen anıtları" derler... Halbuki dağlar, yavaşça ama kesin bir şekilde eskimekte, ölmektedir. En yalçın dağlar bile en küçük parçalara ayrılarak yok olmaktadır. Yağmur, fırtına, otlarla örtülü yamaçtan birkaç kum zerresini alır götürür; bazen bir dağ keçisi, zirvede dolaşırken irice bir kaya parçasını düşürür. Bir ot demetinin durdurduğu kum zerrecikleri, zirvenin yamacına yuvarlanan kaya parçası bir daha asla yukarı çıkamaz. Yarın başka kumlar, başka kaya parçaları da onların yanını boylayacaktır. Sonra er ya da geç, sırası gelince hepsi ister istemez daha aşağılara, daima daha aşağılara ineceklerdir. Böylelikle dağlar aşınır, yamaçların eğimi azalır, en sivri doruklar dahi aşınarak yuvarlaklaşır.


Hepimiz büyük jeolojik hareketlerin artık son bulduğunu, her şeyin yerli yerine oturup kesin ve son biçimini aldığı bir gezegene, geç geldiğimizi zannederiz. Yaşadığımız devirde hâlâ yerin yarılıp yeni dağlar yaratacağı ya da denizleri yutacağı düşüncesi bizlere akıl almaz gibi gelmektedir.


Fakat bu şekilde düşünmek, sadece 50-60 sene yaşayan ve her şeyi kendine göre ölçen bir yaratık gibi yargılamak demektir. Her şeyi kendi küçük dünyamıza indirgemek, yerkürenin büyüklüğü yanında minicik bir mikroptan başka bir şey olmayan bizler için ne büyük bir gurur sayılır! Üstelik tarih dediğimiz süre 2.000 ya da 3.000 yıl kadardır ve çoğunluk değil, sadece bazı halk kitleleri bu kadar eskiye dayanır. Bu durumda, on milyonlarca yıldız yeryüzünün dış görüntüsüne şekil veren Yer hareketleri hakkında, biz hangi ölçülere göre ve nasıl fikir yürütebiliriz?..


Alp Dağları'nın çok genç dağlar sayılması, bundan 28-40 milyon sene evvel büyümelerine dayanır. Evet, onlar tıpkı bir bitki gibi büyümüşlerdir. Bundan 12 milyon sene evvel yine bu dağlarda yeni kayalar fışkırmıştır. Dünya tarihi ölçülerine göre bu olay için, daha dün oldu diyebiliriz.


En gelişmiş ölçü aletleri de kullanılsa, yılda bir milimetrelik bir yükselişi ölçmek olanaksızdır. Bu derece yavaş bir hareketi farketmeye insan ömrü yeterli değildir. Çünkü bu süre sonundaki yükseliş farkı 6-7 santimetre eder. Bu yükseliş hızı eğer ölçü olarak alınırsa Romalılar'dan bu yana bir dağın yükselişi 2 metreyi bulur. Bu yükselme 2 milyon yıllık bir dönem içerisinde 2.000 metreye ulaşır!.. 40 milyon yılda da, yâni Alp Dağları'nın adeta çiçek gibi açtıkları devirden bu yana yükseliş 40.000 metreyi bulmuş olmalıdır. Oysa Alp Dağları'nın en yüksek noktası 4.000 metre civarındadır. Demek ki bu dağların yükseliş hızı, senede bir milimetreden de az olmuştur. Tabii ki bunu da ölçmek kesinlikle olanaksızdır!
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..