- Kategori
- Gündelik Yaşam
Harici Çocuklarım

Sosyal Yardımlaşma Dayanışmayla Olur.
Benim kendi çocuklarımdan başka çocuklarımda var. Onların çoğu kendi şehrimdeler. Bazısının yaşı benden bile büyüktür. Ancak sevgi dolu yürekleri küçük birer çocuktur.
Onlar kimler mi? Rencide olmasınlar diye isimlerini veremem. Şu kadarını söyleyebilirim: Yürekleri temiz, bakışları masum, güvenilir, topluma zararı dokunmayan insanlardır.
Şehrimin yerel televizyon kanalında ve ilimin belediyesinde basın müşaviri olarak çalıştığım dönemlerde, maddi manevi sorunlarının çözülmesine yardımcı olduğum garibanlardan bazılarıdır.
"Emekli oldum, o günler geride kaldı" diyemem. Hâlâ görüşürüm kendileriyle...
Bir ara yoktum bizim yörede, İstanbul'da yaşadım. Nereden öğrendilerse yerimi, arayıp buldular beni. Dertlerini ilettiler, dermanını dilediler. Allah'a bolca dua etmelerini önerirdim. Sıkıntılarına sabretmelerini öğütlerdim. İstanbul'dan şehrime döndüğümü öğrenseler ziyaretime gelirler, yada yolda görseler durdurup dakikalarca sorunlarını anlatırlardı.
Çoğu haklı olarak hayat şartlarından dolayı garibanlıktan kurtulamayıştan yakınır. Bazısı odun, kömür alamaz, üzerine giyecek kalın urba bulamaz. Garibanlıktan çıkış yolu sorar, çare arar, yardımcı olmamı ister. Hiç biri benimde mağdur olabileceğimi düşünmez. Onların gözünde ben, onlar için elimden ne geliyorsa yaparım. Kimi hastadır hastaneye gidecek para bulamaz, kiminin hastaneye yattığında ziyaretçisi olmaz. Paradan çok ilgiye, sevgiye muhtaçtırlar. Bir tatlı sözle gönülleri alınırlar. Bütçeleri bungun, yaşamları yorgun olsa da, insan gibi insanlardır.
Bazısı ailevi durumlarından söz eder. Karısının dırdırından yakınan adam, çocuğunun haylazlığından bıktığını söyleyen kadın, sorun saydığı ufak durumlarına bile çözüm bulmamı ister. Öyle içten bakarlar ki o süreçte, içim acır. Hayır diyemem hiç birine, bende benimsemişim onları; sevmişim, yürekleri pırıl pırıldır.
İstanbul'dan son gelişimde, sabahın erken saatlerinde otobüsten indim. Yol yorgunuyum, evime gideceğim. Bisikletli biri yoluma çıktı. Ben uyku sersemliği içinde kişinin kim olduğunu düşünüyorum. İsmini birden anımsayamadım. Şöyle bir kendisini süzdüm ve hatırladım. Çok önceden bir fabrikaya işe girmesine yardımcı olduğum biri. İşi kendisi bulmuş, ben götürüp katmadım. Torpil falan yapmadım. (Tasvip etmediğimi tavsiye etmem.) Kendisi fabrika sahibiyle konuşmaya çekiniyormuş. Ben işvereni aradım, her haline kefil oldum. Çalışma hayatının yolunu yöntemini gösterdim, kimsenin karşısında ezik durmamasını önerdim. "Herkesler senin gibi kul, kimsenin önünde iki büklüm olma, ama saygıdan da geri durma dedim.
Dediğimi yapmış, işe alınmış. Sevinci iki kat artmış. Evvelden konuşkandı, hepten çenebaz olmuş. Sözünü ettiğim kişi, 40 yaşlarında zayıfça bir adam. Beni görür görmez gayet içten:
-"Aba, nediyon gı. Epeydir arayom yoksun. Bizi unuttun gari sandım" dedi.
Sabah karşılaşınca "Günaydın" demeyi ya bilmiyor, yada beni uzun süre sonra görmenin heyecanıyla aklına getiremiyor.Konuşmasını duyunca ismi hemen aklıma geldi. İsmen seslendikten sonra:
-"İyiyim. Sen nasılsın, hanımın, çocukların nasıl, kız büyüdü mü," dedim.
Çocuklar faslını duymadı bile, hanımından yana dertliymiş. Dinleyen beni bulunca derdini dökmeye başladı.
-"Aba gı, n'olur benim garıyla bi gonuş. Azdı gudurdu garı."
-"Hayrola, ne oldu ki?"
-"Daha ne osun aba gı, evin idaresini heç bilmeyo. İkide bir Rus bazarından esbap alıyo, sabahtan akşama gapı önünde çekirdek yeyo. Para nasıl gazanılıyo, bilmeyo. Aba gafam çok gızıyo, ben bu garıyı boşecem gari."
-"Dur hele, sinirlenme. Bu sebepten hiç karı boşanır mı? Sen de işin yokken evde oturmuyor muydun, o seni boşadı mı?"
-"Sade ondan değil gı aba, çocuklara da doğru dürüst bakmeyo. Evi de hiç temizlemeyo, ye, gez başka bi şey bilmeyo. Evin her tarafını b.. götürüyo, inan eve gidesim gelmeyo."
Elimde valizle yolun kenarında sonu gelmeyen şikayetler dinliyorum. Yorgun ve bitkinim. Karşımdakinin benim halimden anlayacağı yok. Bir açtı ağzını, konuşmalarını kesmeye niyeti yok. Karısından yakınmalarına nokta koyamıyor. Çok dertliymiş, ama derdinin dahasını dinleyecek mecalim yok. Evime varsam da bir dinlensem telaşındayım.
-"Meraklanma, ben karınla konuşurum, kendini düzeltir. Sen işine git şimdi, kafana bir şey takmadan çalış" dedim. O:
-"Aba n'olur gı, bugün gonuşuve" dedi.
-"Bugün olmaz, bak henüz yoldan geldim. Uykusuzum ve yol yorgunuyum. Bugün dinleneyim, yarın evinize gelirim. Sen işteyken ben bir çay içme bahanesiyle, karınla güzel bir konuşma yaparım" dedim.
"N'olur aba be, gırma beni. Ha bugün gidive, erinme n'olur gidive" deyince, içim sızladı. Öyle içten, öyle masumca israr ediyordu ki, yüreğim dayanmadı. Onun melül melül bakan gözleri karşısında kendime yönelik dinlenme menfaatlerine boş ver, deyip uykuya el salladım.
-"Tamam bugün konuşacağım, söz. Sen şimdi işine git, akşam karınla konuştuğumu anlarsın" dedim. Sözüme çok güvendiği için işine gönül rahatlığıyla gitti.
Ve ben evime çantalarımı bırakıp, hiç dinlenmeden sözümü tutmak için evlerine gittim. Karısı hanım kadınmış, beni saygıyla karşıladı. Nasihatlerimi dinledi. Biraz o da kocasının aksiliğinden, umursamaz oluşundan, ilgisizliğinden yakındı. Ama kadın olarak kendi üzerine düşeni yapacağına söz verdi. Evini temiz tutacağına, kocasına, çocuklarına iyi bakacağına, israf yapmayacağına dair güler yüzüyle güvence verdi. Ben de böylece bir yuvayı çatırdama aşamasındayken kurtardım, düşüncesiyle evime mutlu döndüm. Ve iç huzuruyla çokça dinlendim...
Yıllar öncesinden tanıdığım bu insanlara karşı sorumluluk hissediyorum. Kendim zordayım, dardayım, diye onları yadsıyamam. Dedim ya, onlar benim harici çocuklarım. Ben onların anneleri, ya da ablaları gibiysem, sıkıntılarında da elimden geldiğince yanlarında olmak zorundayım. Böyle hissediyorum.
Hepimiz birbirimizle gücümüz oranında yardımlaşabilsek, dinimizin emrettiği gibi zorda olanın yanında olabilsek, kimsesiz bir hastayı ziyaret edip, moral verebilsek inanın manen mutlu oluruz. Yardımlaşma ve dayanışma içinde olursak sorunlu insan sayımız yok denecek kadar azalacak, insanlar daha huzurlu ve gariplikten korkmadan yaşayacak.
Bugün düşen yarın kalkabilir, bugün yükseklerde olan yarın yerlerde burnunu sürtebilir. Her şey insanlar için demeyi bilmek kadar, insana insan olduğu için değer vermekte önemlidir. Yardımlaşma, karşılık beklemeden paylaşma, hepimizin iç huzuru için çok önemlidir.
Unutmayalım, sosyal yardımlaşma dayanışmayla olur.
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com