- Kategori
- Etkinlikler / Festivaller
Hasat bayramı

Tarihte ilk olarak milattan önce (M.Ö) Romalılar tarafından kurbanlar kesilerek kutlandığı söylenen hasat bayramı günümüzde, her yılın Mayıs veya Haziran aylarında Tarım İşletmeleri (TİGEM), Ziraat Fakülteleri ve Ticaret Odaları gibi farklı kurum ve kuruluşlar tarafından geleneksel olarak kutlanmaktadır. Adı üstünde hem hasat hem de bayramdır yaşanmak istenen. Ancak, hasat yapılır yapılmasına ama gerçekten bayram mıdır yaşanan!!!
Ürün kaldırma veya ekin biçme işlemi olarak bilinen hasat, tarımsal üretimde yatırımın, emeğin ve alın terinin harmanlandığı toprakta filizlenerek karşılık bulduğu zamandır aslında. Türk Dil Kurumu, Bayramı; “Milli veya dini bakımdan özel olan ve kutlanan gün veya günler” olarak tanımlar. Herkesin “nerde o eski bayramlar” diyerek geçmişe olan özlemlerini tekrarladığı dini bayramlarımızda olduğu gibi çiftçi ve köylümüz de her yıl emeğinin karşılığını alamamanın verdiği üzüntüyle “nerde o eski hasatlarımız” diyecek duruma gelmiştir. İyimserlik ve beklentinin rüzgâra karışarak ekilen tarlanın sınırını geçmeden tarihe karıştığını gören çiftçimiz, umutlarını her zamanki gibi bir sonraki hasada saklamanın kederindedir.
Genelde bir yıllık bazen de yılların emeğinin günlere sığdırıldığı b hasat günleri, her seferinde bayram havasında kutlanmak istense de bir türlü bayrama dönüşmez harman yeri. Çünkü ya kuraklık hasadı bayramdan ayırmış, ya da vakitsiz yağmurlar engel olmuştur hasatla bayramın bir araya gelmesini. İkisinin bir araya geldiği nadir yıllarda ise yetkililerimiz devreye girmiştir. Çiftçi ve köylümüzün korunması ve desteklenmesi gerektiğini her hasat döneminde yineleyen yetkililer, “en yüksek maliyetli tarımı bizim çiftçilerimiz yapıyor” telkininde bulunarak hasat bayramlarını kutlarlar. Ya kendilerine biçilmiş “Efendi” rolünden çıkmamak içindir tutumlarındaki sessiz ve tepkisiz duruş, ya da yılların omuzlarına yüklediği yorgunluğun bir sonucudur gözlerindeki solgun bakışlar. Üretimin yaşamın kaynağı, emeğin de kutsal sayıldığı günlerin sonumudur yoksa yaşananlar! Tamda o noktada “çiftçiye destek verilmeli ve onların bilinçlendirilmesi gerekir” diyerek çözüm üretilir! Hasat bayramındaki konuşmalarda.
Toprakla özdeşlemesinden olsa gerek yine de vazgeçmez işlemekten ve üretmekten Anadolu çiftçisi. Çünkü sadık yâridir toprak ve çoğu zaman aldığını katlayıp vererek göstermiştir vefakârlığını. Sorun toprakla değil emeğin karşılık bulamamasıdır karamsarlaştıran onu.
Beklenen yarınlar dün olmuş, yine bayram olmamıştır harman yeri. Hasat olmuştur ama bayram olması bir sonraki seneye kalmıştır. Alın teri ve emek bir kez daha gömülmüş toprağa geriye ağızlarda ünlü ozanımız Aşık Mahzuni’nin dizeleri kalmıştır;
Geçen yılın firezi
Yerde kaldı birazı,
Böyle olur bazı bazı
Bu senede böyle oldu
Emekçiyim sinede
Öfke yatar gene de
Umut gelen senede
Bu senede böyle oldu
Hasat bayramınız kutlu ürününüz bereketli olsun.