Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '07

 
Kategori
Siyaset
 

Hassas dengeler

Hassas dengeler
 

11. Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci tur oylaması dün gerçekleşti. Ak Parti'nin adayı olan Abdulah Gül 357 oy aldı. Birinci tur oylama için yeterli sayı bulunamadı. Buna sevinenler arasında ben de vardım. Muhalefet partisi CHP de seçimi Anayasa Mahkemesine taşıdı ve bence doğru olanı yaptı. Şu anda Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar büyük önem taşıyor. Diğer önem taşıyan gelişme ise, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklama. Genelkurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidar tarafından aday gösterilen kişinin uygun bir kişi olmadığını, son günlerde yaşanan tüm gelişmelerin Türkiye'nin aleyhine gerçekleşen olaylar olduğunu ifade etti bir anlamda. Ve Genelkurmay Başkanlığından bazılarının durup düşünmesi gereken bir mesaj daha: "TSK gerektiğinde tavrını açık bir şekilde ortaya koyacaktır."

Cumhurbaşkanlığı İçin Yanlış Aday
Eşi türbanlı olan ve 1992 yılındaki bir konuşmasında laikliği bir tehlike olarak gördüğünü ifade eden bir kişi Türkiye Cumhuriyetine asla Cumhurbaşkanı olamaz. Türkiye zaten hassas dengeler üzerinde varlığını devam ettiren bir devlet olarak, bu yanlış kararla bu hassas dengeler daha da zorlanmaktadır.

İktidarın oldukça planlı bir şekilde devleti ele geçirme amacının son aşaması olarak bakabileceğimiz bu durum; ileride telafisi mümkün olmayan hataları da beraberinde getirecektir. Nitekim, bu kaygıyı duyan Türk Silahlı Kuvvetleri yerinde bir açıklama yaparak adeta bir muhtıra verdi. Şimdi bu açıklama üzerine Başbakanlıkta toplantı üzerine toplantı yapılıyor. Ya erken seçime gidilecek ya da iktidar partisinin Cumhurbaşkanı adayını değiştirmesi gerekecek.

Bana kalırsa, burada yapılması gereken en önemli şey, erken seçime gidilmesi. Ancak erken seçimin de bazı sakıncaları var. Çünkü, bazı kesimler tarafından şu anda mağdur olarak algılanan ancak mağdurlukla bir bağı olmayan iktidar partisi bu seçimde milletin vicdani duygularını sömürerek daha fazla oy alabilir. Bunun olmasını benim gibi birçok Atatürkçü ve Laik Cumhuriyet taraftarı istemiyor.

Bundan Sonra Ne Olacak?
Bu duruma gelmemek için, DYP, CHP VE ANAP'ın topluca istifa etmesini beklerdim. Böylece hükümet düşmüş olacaktı. Yani seçim kaçınılmazdı. Ya da biraz önce de söylediğim gibi ana muhalefet partisi konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaktı. Bu gelişme açısından oldukça umutluyum. Şu anda önemli olan Anayasa Mahkemesi'nin seçimlerle ilgili vereceği karar. Eğer Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verirse, ilk tur seçim iptal edilecek ve yapılacak diğer tur seçimlerde 367 oy şartı aranacak. Anayasa Mahkemesi'nden çıkmasını umut ettiğim karar bu yönde. Herkes şu anda Anayasa Mahkemesi siyasi mi hukuki bir karar mı verecek diye bekliyor. Ancak, karar ne siyasi ne de hukuki olacak. Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar ülkenin aydınlık geleceğine yönelik bir karar olacaktır diye umut ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde eşi türbanlı bir kişinin aday olarak gösterilmesi ve Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı herşey planlanmış olan şeylerdir. İktidarda bulunan parti yıllardır sessiz ve derinden ilerledi. Yavaş yavaş herşeyi ellerine geçirmeye başladılar. Sadece Cumhurbaşkanlığı kalmıştı. Onun için de Cumhurbaşkanlığıyla yakından uzaktan başdaşmayan ve bu özelliklere sahip olmayan bir kişi aday gösterildi. İktidar partisinin amacı, Cumhurbaşkanlığına da Ak Parti'den bir kişiyi çıkararak, köşke gönderecekleri toplum için olumsuz; ancak kendileri için olumlu kararlara meşru bir zemin yaratmaktı. Siz Abdullah Gül'ün Ak Parti'den bağımsız bir aday olarak Cumhurbaşkanı olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Böyle bir şeyi düşünmek çok büyük bir hata olur.

Herşey ortada. Ak Parti kendi içinden güçlü olan ve partililer tarafından tutulan, ayrıca kamuoyu tarafından bilinen bu kişiyi aday göstermek zorundaydı. Aksi halde 357 oy bile alamazdı. Bunların hepsi biraz önce de söylediğim gibi hesaplı, planlı işlerdir. Ancak bu davranışa, Genelkurmay daha fazla suskun kalamadı ve o tarihi açıklamayı yaptı. Görünen o ki, Ak Parti'nin hesapları alt üst oldu. Şu an ikitidarın ne yapacağı merak konusu. Önemli olan laik, demokratik, Atatürkçü Türkiye Cumhuriyetini kaosa, gerilime sürüklemeyecek girişimlerde bulunmak. Çoğu kesimin iktidar partisinden beklediği davranış budur.

29 Nisan Pazar Günü Neler Olacak?
Bu arada, 29 Nisan Pazar günü, Ankara'da 14 Nisan'da yapılan yürüyüşün bir benzeri İstanbul'da da yapılacak. İkitdar partisinin bugüne kadar laik, demokratik ve Atatürkçü Türkiye Cumhuryetini hiçe sayarak yaptıklarının cevabını bu yürüyüşe katılanların vereceğini düşünüyorum. 14 Nisan'daki yürüyüşün ardından Başbakan Cumhurbaşkanlığına aday olmaktan vazgeçti. Bakalım 29 Nisan'da İstanbul'da yapılacak bu yürüyüşten sonra Türkiye'de siyasi dengeler açısından neler değişecek?

 
Toplam blog
: 14
: 6889
Kayıt tarihi
: 23.06.06
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Lisans eğitimi sırasında çalı..