Hasta Çorbası

Leyla anneannesine ayrı bir düşkündür. Zonguldak’ta yaşar anaannesi, anlattığına göre tam bir Osmanlı kadınıdır. Kocası öldükten sonra tüm sülaleyi çekip çeviren, tüm çocuklarını bir araya toplamayı başarabilen bir kadındır.

Leyla önce yurt dışı, sonra da evlenerek başka bir şehirde yaşama durumu nedeniyle anneannesinden ayrı düşer. Sık sık gidip gelemez. Mutsuz evliliği, eşinden ayrılışı ve başından geçenlere anneannesinin üzülmemesi için bugüne kadar söylediği yalanlar Leyla’yı anneannesini görmekten de alı koyar.

Yaşadığı şehirde yalnızlığının yanı sıra, sağlık problemleri de olunca en çok ihtiyaç duyduğu omuz, onu şefkatle saracak tek insan anneannesi burnunda tüter Leyla’nın.

Diğer sağlık problemleri nedeniyle vücudu sürekli hasta düşer ve sık sık grip olur. Soğuk algınlığına yakalandığı bir gün bana anneannesinin hasta çorbasını anlatmıştı. O gün Leyla’yı iyileştirecek tek şey anneannesinin çorbasıydı. Onun elinden içemeyeceği için, tarifinden anladığım kadarıyla, elimin yettiğince ben yaptım çorbasını.

Unu kavurdum. Tereyağında kavuruyormuş anneannesi, o gün evimizde tereyağı yoktu. Sonra süt ekledim ve karışımı fokurdayana kadar karıştırmaya devam ettim. Sonra tuz ve karabiber ekledim. Hasta çorbası bu kadar basitti. Yaptım. İçirdim bir güzel.

Her ne kadar aynısı olmasa da, andırdığı haliyle içirdiğim çorba ile mutlu etmiştim hastamı.

Bazı insanlar var, yokluğu dert oluyor içimize. Hangi hastalığımız neden, şifası kimden bilmiyoruz, karıştırıp karıştırıp içiyoruz hayat çorbasını. Eh bazen acı oluyor, bazen ekşi, bazen tatlı..

Sevdiklerinizle yan yana, huzurlu günleriniz olsun.