Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '11

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Hastanelerin dramı

Hastanelerin dramı
 

Sigaranın dozunu ayarlayamayınca, nefes alış verişlerim değişmeye başladı. Doktora gitmek artık farz oldu düşüncesiyle en yakın devlet hastanesine gittim. Gitmez olaydım!  

Eksikliğini göstermesin ama gördüm ki hala sağlık hizmetleri düzelmiş değil. Hükümet her şey yolunda diyorsa da gördüğüm çarpıklık karşısında çelişkiye düştüm. Ümraniye Devlet Hastanesine gidince bunu bir kez daha anladım. Bu gidişle biz asla Avrupa ülkelerindeki standartları yakalayamayacağız.  

Yakın aile dostumun önerisi ile internetten numara aldım. Amacım sıra beklemeden doktora süratle ulaşmaktı. Doktorun kapısında beklerken, vatandaşın biri, ağabey sen kayıt numarası aldın mı diye sorunca cehaletimi farkına vardım? İnternetten numara almakta yeterli değilmiş. Delikanlı tarif etti araya sora zoraki buldum. Doktor Halep- de numara alacağın yer Şam da misali!  

Halbuki böyle mi olmalı? Her branşın kapısında bir sekreter olsa hizmet daha düzgün verilecek. Baktım kuyruk almış başını gidiyor. Bekle babam bekle! Tek bir sekreter onca kişiye yardımcı olmaya çalışıyor. Diğer bölümler kendi aralarında dedikodu yapmakla meşguller. Bir yöneticide olaya müdahale etmiyor. Başıboşluk hemen göze çarpıyor. Nihayet numarayı onaylattırıyorum ve tekrar birçok merdivenle boğuşarak doktorun kapısına geliyorum. Zaten nefes almakta zorlanıyorum, nerdeyse kalpten yığılıp kalacağım.  

Başlıyorum beklemeye. İnternetteki randevu saatimi çoktan aşmışım. Hala sıra bana gelmiyor. Doktorun kapısının üzerinde ekran var ama çalışmıyor. İşi olanda giriyor, olmayan da ! En sonunda isyan ediyorum ve doktorun kapısını çalıyorum. Saatimin çok geçtiğini hala bana sıra gelmediğini soruyorum. Sert bir ses tonu ile irkiliyorum. Çık dışarı sıranı bekle. İyi de Allahın kulu sıramda saatim de geçti. Yeter yahu, bir hışımla doktorun masasına yaklaşıyorum. Bak şu numaraya saatim geçmiş, benden önce birçok insanı muayene etmişsin masanın üzerinde numaralar benim numaramın çok üstünde. Neden numarama bakma zahmetinde değilsin? İlla şikâyet mi etmemiz lazım diyorum.  

Tabii nefesim kesik bir ses tonu ile konuşuyorum. Doktor Hanımın bakışları değişiyor. Ben onu çift görmeye başlıyorum. Siz iyi misiniz? Renginiz kötüleşti, hemen sedyeye uzanın diyor. Tansiyon tavan yapmış. Nabız çan sesi gibi kulaklarımı tırmalıyor. Siz galiba kalp krizi geçiriyorsunuz diyor. Ama ben doktorun diğer sözlerini duymuyorum. Gözümü açtığımda başımda üç tane doktor…  

Kalp spaz mı geçirdin diyorlar. Doktor diyorum, ben o merdivenleri inip çıkmaktan bu hale geldim. Anlatıyorum, doktor gülümseyerek haklısınız diyor.  

Haklıyım ya !  

 
Toplam blog
: 5
: 1940
Kayıt tarihi
: 11.01.11
 
 

Adım DAVUT, soyadım DOĞRUCU... Yazılarımın doğruyu söyleyeceğinden şüpheniz olmasın. Söz uçar, yazı ..