Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '09

 
Kategori
Deneme
 

Hava soğuktu, mevsim yaz idi

Hava soğuktu, mevsim yaz idi
 

İlkbaharlardır aşkın mevsimi bazen, bazen kışın içinizi ısıtır. Öyle ki ürpertir o sıcaklık içimizi. Misal; eksinin altını gösterirken dereceler o an bile sıcaklıktan ürpermek. Ne tezat anlardır, aşkın habercisi o saniyeler. Bizleri deli gibi göstermek için elinden geleni yapan o saniyeler ve bizlerde elimizden geldiğince deliymişiz, akıl sağlığımız bozukmuş gibi davranırız. Güleriz kendi kendimize uzaklara dalıp veya yalnız başımıza bir çay bahçesinde oturup sanki hiçbir efkarımız yokmuş gibi çay içeriz, ama bir yandan sırıtır, hatta kendimizi kaybeder kahkaha atarız ve farkına vardığımızda, etrafa bakar “Aman tanrım rezil oldum!” dercesine kaygılanırız, ve birde bu duruma tebessüm ederiz. Derinlerimizde manası olmayan kahkahaları zamanında neden attığımız düşünür, ve kendimize de alaycı bir gülüş armağan ederiz.

Öyle bir kahkahası ile irkildim oturduğum; bambudan örülü masanın, cam yüzeyine bir kolumu dayamış, bir elimde kahvem, karşımdaki çocukluk arkadaşımın müzik ve ses üretimi hakkındaki kariyer planlarını, hevessizce dinlerken. Arkamı dönüp baktığımda kahkahasının, edalı hıçkırıkları daha yeni yeni dinerken, o kusursuz kahverengiden saçlarını; esmer tenine, özenle serilmiş ve yüzüne yerleştirilmiş gözlerinin önünden sıyırdı, ve o kahkahadan yorulmuş olsa gerek, aynı eda ile derin bir nefes aldı. Bir an ifadelerimi kontrol edemediğimden olsa gerek, göz göze geldik ve bir masa öteden o elâ bakışlardan azarlayıcı bir tokat yedim. Azar yediğimi anlamamak zor değildi, o kadar kapılmıştı ki o an bedenim , o senfonik kahkaha ve notaların sese akar gibi , pürüzsüz salınmaya; yüzümdeki ifadeyi ancak o görebilmişti .Önüme döndüğümde arkadaşım çoktan susmuş ve benim baktığım yere doğru bakıyordu, yüzümü kendisine dönünce bana dikkatini çevirerek; “O nasıl bir güzelliktir yahu?” diye bir cümle kuruverdi, ona da bir ifade yolladığımdandır, ardından “Ne yani değil mi?” diye ekledi. Aslında arka masamda oturan insan güzeli varlığa o soruyu yakıştıramadığımdan içimden o saniye geçen yorum “Yahu mu? O mu?”olmuştu. Sığı idi, çok ucuzdu bu işaretlemeler, ünlemler. Kendime gelmem için arkadaşımın omzunun üstünden, caddeden geçen birkaç arabaya bakmam gerektiğini düşündüm, ama içimden arkama tekrar dönüp, “O anı yaşamak için birçok şeyi karşılık olarak verebilirim…! dedim. Silkinmeliydim ama ne idi bu ürperiş? Bu üşüme ne idi Ağustos’un tam ortasında öğlen vakti, o tepesi açık çay bahçesinde? Ne aktı içime bu kadar büyülü?

 
Toplam blog
: 14
: 555
Kayıt tarihi
: 15.04.07
 
 

1983 İstanbul, Emirgân doğumluyum. "Asli mesleğim Aşçılık olup, sektöründe lider bir firmada ..