Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayal dediğin kağıttan bir gemi

Hayal dediğin kağıttan bir gemi
 

Ünlü yazar Ursula LeGuin'e göre çocukluk 30 yaşında bitermiş. En azından onda o şekilde olmuş. Çocukluğun bitişini kutlanacak bir durum olarak anlattığını hatırlıyorum. Yapamayacağın şeylerin peşinden koşmayı bırakmak, kendini daha iyi tanımak, özgür olmak ve güçlü olmak gibi açılımları vardı. Elbette ki bu 30 yaş durumu göreceli bir kavram. Kimilerinin ömür boyu bu ruh halinden çıkamadığını düşünüyorum. Ben Le Guin'in sözlerini olduğumda daha 30 yaşıma çok vardı ve anlattığı dünyadan o kadar etkilenmiştim ki, 18 olduğunda aniden büyüyeceğini düşünen çocuklar gibi heyecanlanmıştım. Büyümek istiyordum ve büyüyemiyor olmanın sıkıntısını hissediyordum.

O sözleri okuduğum çok oldu, hala 30 değilim fakat bir kaç gün içinde 30'a tam bir yıl kalmış olacak. Eğer her seneyi yarış pistinde bir tura benzetirsek bu -ara hedefte diyelim hadi- son turu koşmaya hazırlanırken yavaş yavaş o büyüme etkisini hissetmeye başladım.

Artık hayal kurmayı neredeyse tamamen bıraktım. Çocukken çok hayal kurardım, özellikle de yatağa yattığım zamanlar. Benim için o dünya çok renkli ve zengin bir dünyaydı. Kimlerin yerine geçtim, kimlerle tanıştım, ne işler becerdim, kimlerle aşk yaşadım şimdi anlatmaya başlasam yerim yetmez eminim bundan.

Yaş yavaşça ilerledikçe hayal sayısı azalıyor. Son bir-kaç sene sadece 3-4 tanesini ısıtıp ısıtıp tekrardan kuruyordum. Aklıma pek yeni bir şeyler gelemiyorsa da bu kadarı bile fazlasıyla tatmin ediciydi. Çoğunlukla uykuya gülerek dalardım ki sanırım bu da iyi bir şeydir. Zaman geçtikçe özellikle son bir sene içinde hayallerim bitti. Artık yattığımda aklıma bir şey gelmiyor. Aklıma gelen tek şey ki o da silik bir görüntü artık, Bülent Korkmaz ile GS defansında harika bir ikili oluşturduğum. Artık Bülent mi kaldı sanki zaten ben bile kendine bakmayan futbolcunun işi bırakacağı yaşa gelmişim.

Nietzche kadar kötümser değilim. Ne demişti o da, tam hatırlayamıyorum ama "Ümit kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır" mı? Bu anlama gelen bir şey olmalı. Tümden ümitsiz değilsem de artık hayal kuramıyor olmak da pek o kadar iyi bir şey gibi gelmiyor kulağa.

Her ne kadar "kuracak düşüm kalmadı" demek olumsuz bir durumu işaret ediyor gibi dursa da, kendinizi düşlere bırakıp da sonra arkasından gidip en azından bazılarını gerçekleştiremiyorsanız eğer, düşler hayatı güzelleştiren renkler olmaktan çıkıp sırtınızda yük olabiliyorlar. Akıl karıştırıp gitmeniz gereken yön konusunda türlü yanılsamalara da neden olabiliyorlar. En azından benim hep bu şekilde oldu.

İşte bu sebepten ötürü artık bu devrin bittiği hissi bende bir rahatlamaya sebep oluyor. Hep olmaktan korktuğum hatta küçük gördüğüm bir durum olan sıradanlaşmaya doğru giderken renkler biraz soluyor olsa da kendimi artık daha az kaygılı hissediyorum ve içinde daha çok insanın yaşadığı bir dünyanın kapılarını çalıyormuşum gibi geliyor. Bu duruma gelmek benim için hep çok korkutucuydu fakat artık biraz da hani "tecavüzü önleyemiyorsan zevk alacaksın" sözünü de hatırlamak durumunda olarak bir gözüm yürüdüğüm yoldayken bir diğeri hala biraz arkada yani yaklaşan Kilyos baharında ötecek olan kuşlarda ve yeni biçilmiş çim kokusunda ve elbette Romeo'nun kendi bahçesinde benim evime dönmemi bekleyen somurtkan bakışlarında.

Hayal kurmak da kağıttan gemi yapmaya benziyor biraz. Gemileri yapmak güzeldi, onları suya bırakmakta. Bazı gemilerin battığını izlemek üzücüydü, bazılarının biraz açılıp bir yere varacakmış gibi bir heyecan yarattıklarını da izlemeyi çok sevdim. Artık sanırım o gemileri orada bırakıp gerçek bir gemiye binmenin vakti geldi. İstemeyeceğim bir yer bile olsa, bir geminin beni bir yerlere götürmesi gerekiyor artık.

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..