Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '18

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

HAYAL

 insan tuttuğu eli yolda yürürken anlıyor...
Bağışlanmış özgürlük nasıl tutsaklıksa, insanın nefesi,  oksijene sabit kalışı,
Dünyanın düşleyenlere de ihtiyacı var da, bu dünyanın deliyede ihtiyacı var..
Gerçekte düşlediğini yapanlara daha çok ihtiyacı var...İnsanlarda bu hayalleri fark ettiğimde, Düşüncelerinden utandığın için aynı sofraya oturamamak gibi gözlerini kaçırmak çok fazla gülerken konuşmayı karıştırmak gibi mesela çok heycanlıymışın yerinde duramamak diğer gözünle göz kırptığını gösteriyorsan gibi etrafında ki insanlara belli etmemeğe uğraşırken yüzünün kızarması gibi seviyormuş gibi seni heycanlandıracak birisi yanına geldiğinde sevgiyi kül bastı yapar gibi yada ahlaksız düşünüldüğü için düşüncelerinden kaçması gibi bunlar aynı anda çakışıyorsa aynı anda iki karekteri seyrediyorsan yapacak hiç yoktur. Bundan sonrası hızlı çöküş... ve orayı terk etmek zamanı geldiğini, kendinin olmadığı sahneyi seyretme diyorum...Sözleri laylon torbalardan çıkar. Saklanan gerçeği yerine ulaşaktır diyorum. Kendime, gerceği açık biliyorum diyorum ve hemen aklıma orman geliyor." Yedisinde neysen yetmişinde o olursun"dur. Hayaller insanı çürüte biliyor birde bakmışınki kendi düşümcelerin tutsağı olmuşun. Bazende hiç bilemezsin mücizeler senden yana, Hayal edersen elide tuttuğun kır çiceklerinin kokusunu hissetmek, çıkamayacağın dağları, uçacağın kanatları düşlemek mesala, erkeksen genç bir kadını arzulamak, kadınsan romantik sevgi dolu erkek düşünmek, yaşlı isen etrafında çocuklarınla dolu bir yaşamı arzulamak. Sakat kalmış koşamıyorsan yarışlara katılmak. konuşamıyorsan bülbül gibi şarkı söylediği hayel etmek vs 
 Hayal üzüm bağları, üzümlerin oluşundan renklerine kadar onları seyretmek hepsinin tadına bakmak ellerimle onları ezmek renkli sularını içmek. Tatların en güzelini anlamak ve işte bu demek.  hayal  gerçekliği,

Zamanımı geçti hüzün çöktü,
Bazı geceler endişelerinden söz eder dururdu hayel filmi
Ya müziği zırıldardı, ya da şiirleri, Ay gıcıklık ya 
Susmayan canlı bir ölüyü andırırdı çektikleri
Sıkılınca kapıdan giysileriyle çıkardı 
Sandıklar dolusu sırrı vardı anlatıp tutunmak istediği 
Geceye haykırırdı, sonra gerisin geri, susardı Of ne yorgunluktu,
Kendine önayak olurken, takılıp düştüğü hayal filmin sırrını konuşmak istiyordu
Bozuk plakların başa sarılmaması gerektiğini nasıl biliyorsa,
Eksik sistemle de haşir neşir olunmayacağını öyle biliyordu.
Bir gün evden, işten çırılçıplak çıkıvermişti hayal ettiği filmin sırrını çekmek için. Artık filim hazırdı oyuncular dan habersiz..Hayalinin sonunda,
Birdaha kestane ağaçların altında dolaşmıyacağım. Kestane ağaçlarının altında dolaşırken hayal bile edmiyeceğim düşüncelerdeyken o yaşadıklarım hep hatırlatma kalaçak....? Ve hayalim üzüm bağları, ...
Bu şehirde hayatıma onu şunu bunu ekleyerek yokluğumu sevmeye başladım. Güzler arıyor cılgın beni, bilirimki değişmeyecek terk ettiğim şehrin geceleri gibi yalnızlığıma sığdımğım da bu şehir bir daha beni görmeyecek...
Kaç kişi seni tanıyor? Gerçekten tanımaktan bahsediyorum. En sevdiğin renk, kitap veya müzik; bunların dışında. Kaç kişi aklının derinliklerinde neyin gizlendiğini biliyor. Kaç kişi ruhunu neyin ve niçin büyülediğini biliyor? Kim senin hayallerin ne diye soruyor? Kim ihtiraslarını, korkularını, arzularını biliyor? Kim tüm bunları biliyor ve her halükarda senin olduğun gibi kabul ediyor? Hiç kim? Kabul etmiş gibi gözüküyor istekler oluşmayınca  yol ayrımı na geliyoruz.. İnsanlar neden yalan boş mahanalar üretir.. her zaman söylüyorum çok yakınızda olsa anladığınız zaman uzaklaşın çünkü o insan egoist olduğu için duygularını kullanıyordur buda senin kendi hayellerine yürümeni engeller.

Zaman geçecek elbette; Her şey ama her şey gelip geçecek; yakacak, yıkacak, acıtacak ama geçecek; Bazen kırmızı ışıkta bekleme anı gibi saniyelere dahi tahammülümüz olmayacak, bazen; bugün de geçmiş hızla; diyeceğiz akrep ve yelkovanın bu amansız yarışına hayret ederek; Biz, bir sabırsızlık hapsinde; gelsin artık; dediğimiz zamanları bekleyeceğiz, kaygıyla, merakla; Beklesek'de gelecek, beklemesek’de şüphesiz; Ama her kışın sonudur; bahar ve her gecenin sonu; sabah; Biz umutla barışık olacağız ve bizden umutlarımızı, inançlarımızı çalan zamana inat güneşin batışını değil doğuşunu izlemeyi hayal edeceğiz ve asla unutmayacağız; ışığı kaybettiğimizde siyah gördüğümüzü ve tüm renklerin aslında beyazda gizli olduğunu... Biz ışığa doğru yürümeyi seçerek ,"siyah" olduğu için sırf, gölgemizi bile geride bırakacağız... Zaman gelip geçecek elbette; Her şey ama her şey gelip geçecek; Bir gün o beklenen zaman geldiğinde, anlayacağız ki; yaşamak ve beklemek kavuşunca güzel; sustuğum şeyler var hiç konuşmadıklarım ve içimde kaybolup giden insanlar..Eskisi kadar kafama takmasam bazı şeyleri, bazen yenide içimin alamadığı haksızlıklar. Ben solumu sevdiklerime, yolumu ise Allaha bıraktım..O ki varacağım yeri benden iyi bilir..Ve biliyorumki sabreden kullarına en hayırlısını verir..

 
Toplam blog
: 101
: 3501
Kayıt tarihi
: 17.11.13
 
 

Ucunu göremediğim kadar  Özgürlük, Aldırmadan hiç birşeye,  bütün kuralları kırıyorum Ne olursa o..