İstanbul'a Ne Zaman Kar Yağacak, Yağar mı, Geliyor mu, Geldi mi, Yağdı mı?

Geçen hafta bir haberde "İstanbul'a yağan kar gökyüzünde kaldı" başlığını görünce haberi dikkatle okumaya başladım. Bakın bu çok ilginç haberdeki satır arasında şöyle diyordu "yerden birkaç yüz metre yukarıda kar taneleri ısıyla birlikte yağmur damlalarına döndü" işte bunu okuduktan sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim. 

İstanbul'a ne zaman kar yağar diye bekleyen milyonlarca İstanbul'lu günlerdir gazetelerde arama yapıyor. Herkes gökyüzünden yağacak soğuk beyaz pamuk tanelerini bekliyor fakat gökyüzüne bakarken kimse gök yüzünü kapatan binaları, plazaları, gökdelenleri görmek istemiyor veya dikkat etmiyor.

Değerli İstanbullu'lar, aynı şehri paylaşan bir hemşeriniz olarak maalesef bu betonlaşma sonucu konuya pek umut dolu bakamıyorum. Bugün televizyonda yayınlanan haberleri dikkatle izlediyseniz, eminim İstanbul dışındaki diğer şehirlerde yoğun kar yağışları olduğunu ve hatta kar sebebiyle birçok trafik kazasının dahi olduğunu görmüşsünüzdür. Bu haberlere bakarak şunu net olarak kabul etmemiz gerekiyor; betonlaşmış, asfaltlarla çevrelenmiş, şehircilik adına içler acısı olan bu şehri istanbul maalesef yeşilden iyice yoksun hale gelmiştir. Elinizin altında internet var, açın arama motorlarını ve eski ile yeni İstanbul'un tepeden çekilmiş uydu görüntülerini dikkatle bir inceleyin. Yeşil alan günden güne yerini betona bırakıyor, toprak iyice azalmış. Bunun sonucu olarak ne yağmur ne kar yağmasını beklemek doğru olmaz. Bilakis ilerleyen zamanlarda, toprak azaldığı için suya doymayan toprağa bağlı olarak ciddi kuraklıklarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.

Bugün gökyüzünden damlayan birkaç kar tanesi gördüm ve sonrasında o soğuk pamukların yerine yağmur damlaları görünce yine burada yazdıklarım aklıma geldi. Şimdi hava güneşli, elbette soğuk bir güneş. Yarın veya öbür gün kar yağabilir fakat asıl yağmayanları düşünüp, yarınları, sonraki yılları bir göz önüne getirmek lazım. Bu kadar soğuk bir havada dahi kar yağmıyorsa, yağamıyorsa elimizi vicdanımıza koyalım. Nerede hata yapıyoruz diye.

Yakın çevresindeki yeşillerin, dokunulmaz alanların katledildiği bir şehirde yaşıyoruz. Bir an önce özellikle çivi dahi çakılamayacak ormanlık alanlarımızın imara açılmasına engel olmalı ve ormanlarımıza sahip çıkmalıyız. Bugün rant peşinde olanlar yarın o kazandıklarıyla birlikte gelecek nesillere sadece taş yığını bırakacak olduklarını gözlerini bürüyen para hırsından göremiyorlar.
Böyle giderse başımıza taş yağacak sözü doğru olacak gibi görünüyor. Zira böyle giderse taş ve beton yüzünden başımıza yağmur da kar da yağmayacak.